Evvela seçim meydanlarında söylediklerimi unuturum. Zaten edep dışı laflar hiç etmezdim, bunlar nasıl oldu diye hayıflanır, milletin bunları unutmayıp, ağzımıza biber gibi süreceğinden artık emin olurdum. Söylediklerimi bir kez daha dinler, kimsenin görmeyeceği yerde yüzümün kızarıklığı geçene kadar bekler, aynen bir Japon başbakanının yaptığı gibi halk ve diğer siyasilerden özür ve helallik dileme erdemini gösterirdim.
Hep seçimi kaybediyorum, millet bana daima ‘ana muhalefet’ görevi veriyor ve ‘zaman zaman da meclis dışı kalıyorum’ sonucunu, çok ama çok iyi tahlil ederdim. Millet’i asla küçümsemez, zekasıyla hiç alay etmezdim. Göbeğini kaşıması, kafasını açması-kapaması, teke yada düz sakal bırakması, hangi kıyafetle hangi okulda okuduğu hiç işim olmaz, üniversite girişlerinde ‘ikna odaları’ kurmaz ve oraya girenleri “..terbiye ediyorum, zulüm yapmıyorum..” diyen, sözde akademisyenleri de asla ‘milletin meclislerine’ ne sokmazdım.
Türk halkının, sosyolojik yapısını çok iyi tahlil eder, hiçbir şey bilmiyorsam bile, ‘Türkiye halkı’nın muhafazakar, milliyetçi, ahlaki değerlere önem veren ve dahi en az %70’inin sağcı diye tanımlanan kesim’ olduğunu hiç aklımdan çıkarmaz, onları devşirmek yerine titrer ve kendime gelir, onlar gibi olmaya çalışır ya da onların istekleri doğrultusunda siyasi projeler üretirdim.
Her insan gibi Türk Halkı’nın da gelişmelere açık olduğunu modernizmden ve ülke kalkınmasının yansıması olan refah seviyesinin artmasından hoşlandığını, arzu ettiğini ve beklentilerinin bu yönde olduğunu da not ederdim.
Siyasetçi her ne kadar hitap ettiği seçmenin hafızasının dumura uğradığına! İnansa da, artık bilmeli ki durum öyle değil. Onların hafızası iyi durumda ve artık onlarda not ediyor. Bunu da kaydederdim.
Siyasi rakiplerim ‘çılgın projeler’ üretirken, onlardan daha çılgınını üretemez ve gösteremez isem, meydanlarda milletin gözünün içine baka baka ‘bunlar çıldırmış’ diyerek, vizyonsuz ve hayalsiz biri gibi gözüküp, temel atmama törenleri asla yapmaz, başkasının bitmek üzere olan projelerini hırsızlamaz, bunlar ancak poşetten anlar! diyenlerden biri, hiç olmazdım.
Dünya küçük bir köy gibi olmuşken, bu ülke halkını halen 1960’lı yılların halkı gibi düşünme ve algılama yanılgısına düşmezdim. Milleti tepelemekten bahseden, ülke insanını katletmeyi hedefleyen, kardeşi kardeşe kırdırma planları yaparak, ‘kaos-darbe-iktidar’ üçlemesi sonucu meclise girmeyi çağdışı, zalimce, acımasız bir üçleme bilir; bu şekilde plan yapan ve yargılanan kim olursa olsun sahip çıkmaz, siyasi partimi turuva atı gibi kullandırıp, vekil/başkan adayı bile etmezdim.
Siyasi reklam ve söylemlerde asla ‘Atatürk’ü kullanmaz, ‘ben gerçek Atatürkçüyüm, bana oy verin’ deyip, sonra da sıfıra yakın oy aldığında herkesin atasını, Atatürk’ü ne hale düşürdüğümü, çıkarım için ne manevralar yaptığımı ve bunların hiç ‘Atatürk’ü sevmek’ ile ilgisi olmadığını acı da olsa itiraf eder, kalan ömrümü bu ülkede geçireceksem yüzümün karasını temizlemeye çalışır, birazcık aklandığında halkın arasına karışırdım.
Bu ülke insanının yarısının oyunu almış bir partiye ve partililere hakaret etmez, küçük görmez, başarısını küçümsemez saygı duyardım. Ve dahi henüz parti bile olamamışken, aldığım oyları şaibe ve terör örgütü gölgesi altında almışken; tüm ülke seninmiş gibi bu millete ve ordusuna kafa tutmaz, kafam kırılmadan önce aklımı ve sonra kaskımı başıma geçirirdim. Sözlerimde ve etnik sorunlara çözüm önerilerinde varsa eğer sorun; en az Kürt halkı kadar Laz, Çerkez, Abaza, Gürcü ve diğer ‘Türk halkının’ da bu ülkenin asli unsurları olduğunu ebeden aklımdan çıkarmazdım. Ve dahi yine belleğime kazırdım ‘her aç ve yoksul olan niye eline silah alıp dağa çıkmıyor da; elinde silahla dağa çıkıp, asker-polis ve kendi halkını katleden kürt halkı oluyor’ çıkmazının bir gün mutlaka halledileceği inancımı katiyen güçlendirir, belki yarın belki yarından da yakın bir süreçte gün yüzüne çıkacağını düşünürdüm.
Kürt halkının kahır ekseriyeti ezelden beri dindardır. Öyleyse ‘bizim halkımızın liderleri böyle olmalıdır. Komünist, dinsiz, mason ve farmasonlar bizlerin lideri olamaz !..’ diyen kürt akrabalarımın, kardeşlerimin ve dindaşlarımın da yakın bir gelecekte bunları sorgulayacağını hem not defterime, hem hafızama hem de CD’ lere kaydeder; bir gün bu CD’leri bulup eğer beni yargılarlarsa, en temiz sicilimin de bunlar olacağını hiç unutmazdım…
Bir daha seçim zamanı geldiğinde bu söylediklerini yine unutursan ey siyasetçi ! bu milletin hafızası artık tıkır tıkır işliyor, seni kıyamete kadar muhalefete mahkum eder ve gün gelir ebter olur, silinir gidersin! bunu da sen unutma… (Haziran/2011 tarihli yazımdan alıntı)
2 yorum
Sevgili Resul
Yaklaşımların doğru ama koşulların adil, sistemin hukuka uygun olduğu koşullarda dediklerin doğru olabilir. Ama Türkiye’nin demokrasi, adalet ve hukuk kurallarının çalıştırılmadığı bir sistemde muhalefet de yoluna halka doğruları göstererek yoluna devam eder. Tüm kamu kurumlarındaki hırsızlık, adaletsizlik, liyakatsizliğin hakim olduğu, hukuk düzenine uygun kurumların yöneticilerinin tek bir kişi tarafından belirlendiği, bana oy vermezseniz hizmet yok diye açık açık meydanlarda söylemekten çekinmeyen, halkı gruplaştırmayı başaran, Atatürk Cumhuriyeti yerine dini temellere uygun padişahlık sistemini getirenleri, kadının adının olmayacağı bir Türkiye vadedenleri de bu ülke unutmayacaktır.
Sevgiler
Ruhsar Yanmaz
Günün sözü:Olaylara çok yönlü bakmayı başardığımızda birbirimizi anlayabileceğiz.
Bu pencereden bakıldığında da tersi gözüküyor. Siyasi hayatta muhalefet demokrasinin can damarı. Ancak iktidar olabilmek için her yolu mubah gören, gerekirse terör örgütleri ile birlikte olmayı inkar etmeyen, M.Kemalin itleri diyenlerle birlik olup yadirgamayanlar hangi Atatürk Cumhurlyeyinden bahseder. Aponun heykelini dikeceğiz diyenler terörle nasıl mücadele eder. 21 yıldır iktidarda olanlar kimin nesiyle uğraşmış. Daha dün kıyafetinden dolayı özgürlükleri gaspedenler hangi demokrasiden bahsediyor. Öyle bir dinin tebasıyız ki , kız çocukları diri diri toprağa gömülürken onları baştacı ve gözümün nuru yapan bu dine lafetmeyelim. Yanlış insanların yanlışları ile bakmayalım. Diktatör denilenin anasından mikaddesatına hakaret ediliyor ve hukuk yoluyla mücadele ediyor. Bakın putin e sesi çıkanın canına ot tıkıyor. Ecdat larımız hepinizin kıymeti. Siyasete alet etmeyelim. Seçim sonrası milletimizin kararı başımızın tacı. Neyi eksik görüp siyasi tercihi yaptıysak şimdi onların çözümünü bekleyelim. Saygı ile eleştirelim. Ben de sizin gibi diyeyim. Günün sözü:Olaylara çok yönlü bakmayı başardığımızda birbirimizi anlayabileceğiz