Dünya yeni teknolojiler sayesinde küçülüyor. Okul, tek bilgi kaynağı olmaktan çıkıyor. Bu yeni dünya düzeninde beyin temelli öğrenme ve yeni becerilerin kazanılması önem kazanıyor. 21. Yüzyılda akademik becerilerin yanı sıra sosyal ve duygusal becerilerin de geliştirilmesinin gerekliliği öne çıkıyor.
Tarih boyunca ortaya çıkan çeşitli teknolojiler, organlarımızın uzantısı olarak insanoğluna yardımcı oldu. Yüzyılımızda insanlık tarihinde ilk olarak elektronik teknoloji ile beynin uzantısı oluşturulabildi. Tarım toplumunda kas gücü, sanayi toplumunda motor gücü itici güç iken bilgi toplumunda “beyin gücü” itici güç oldu.
Yüksek teknoloji ağır teknolojinin önüne geçti. Düşünceye teknolojik müdahaleler gündeme geldi. Böyle bir ortamda öğrenme ve öğretme ile ilgili paradigmalar değişmeye başladı. Yüksek teknolojinin hız getirmesi ve bağlanabilirlik özelliği bilgiye ulaşmayı kolaylaştırdı. Bugün 20 yaşında bir gencin doğumuna kadar dünyadaki gelişme hızı doğumundan sonrasının gerisinde kaldı.
Okul tek bilgi kaynağı olmaktan çıktı.
Bilgi bombardımanı içerisinde öğretilmeye değer olanı belirlemek ve bunu en iyi yöntemlerle uygulamak nasıl mümkün olacak? Okul, tek bilgi kaynağı olmaktan çıktı. İnsanlar ve ülkeler arası sınırlar teknoloji sayesinde kalkıyor.
Okul, değişimin başlangıcı olması gerekirken değişimi izleyemez olmuştur. Bu hızlı değişime teknolojik gelişimin gerisinde kalarak geleneksel öğrenme modellerini inatla sürdürmek akılcı değildir. Bugün eğitim hem milli hem küresel bir sorundur. Mili çözümleri üretemezsek küresel çözümler bizi istediği yöne çeker.
Fi-jital eğitimi hayata geçirdik.
Yaklaşık 1,5 yıldır tüm dünyayı etkisi altına alan pandemide eğitim sistemi de dönüştü. Üsküdar Üniversitesi olarak bu döneme büyük bir hızla uyum sağladık. Teknolojik altyapımız sayesinde fiziksel eğitim ile uzaktan eğitimi bir araya getiren fi-jital üniversite anlayışını hayata geçirdik. Böylece üniversitemiz uzaktan eğitimde çığır açtı. Üsküdar’daki yerleşkelerimizde hem fiziki hem de dijital eğitimi en efektif şekilde sentezledik, yükseköğretimde yepyeni bir anlayışın kapılarını araladık.
Uzaktan öğretim olur ama uzaktan eğitim olmaz.
Üsküdar Üniversitesi yönetimi, akademik ve idari kadrosu, yayımladığı “Fi-jitalleşme Manifestosu” ile hem fiziki hem de dijital eğitimin en efektif şekilde sentezleyerek “Uzaktan öğretimin olacağına ama eğitimin uzaktan olmayacağına” yönelik inancını vurguladı.
Sosyal ve duygusal becerilerin de geliştirilmesi gerekiyor.
İnsan beyninin zihinsel becerilerle ilgili olanı yanında sosyal ve duygusal becerilerle ilgili alanları da bulundu. Bu alanların eğitilmesi, şansa bırakılmayacak kadar önemlidir. Akademik başarısı yüksek bir öğrenci, okul bittikten sonra iş ve evlilik istikrarı gösteremiyorsa beyninin sosyal ve duygusal becerilerle ilgili alanını eğitememiş demektir.
Çağdaş eğitimde öğretmen rehberdir.
Geleneksel eğitimde öğretmen öğrenciyi doğal rakibi olarak görür ve öğrenci edilgendir, sadece bilgi alıcıdır. Çağdaş eğitimde öğretmen ve öğrenci her ikisi de ateşli öğrenci gibidir. Bilgi, yeni bilgi edinmek için öğrenilir. Ezberlenmez, hazinenin anahtarı bilgiler öğrenilir.
Geleneksel eğitimde öğrenci ve öğretmen ayrı ve mesafeli bireylerdir. Çağdaş eğitimde takım arkadaşıdırlar. Tek bilgi kaynağı okul değildir. Öğretmenin rehber özelliği ön plana çıkar. Değerlendirme geçti-kaldı yerine öğrenme ve gelişme çabasına göre yapılır. Temel kaynak ders kitabı dışı alanlara kayar. Eğitim okulla birlikte bitmez hayat boyu sürer.
Bunun anahtar bilgileri okulda verilir. Öğretmen bilgi aktaran kişi değil, kişisel gelişime önem veren kişidir. Disiplin yöntemi olarak etkili iletişim, pozitif disiplin, öğretmenden korkmak yerine ona saygı ve takım ruhu oluşturma kaygısı ön plana çıkar. Değişimin izleyicisi değil, öncüsü olarak amaç, yapı, program ve işleyişi, bilgi teknolojisine uyduramamız gerekir. Bunu yapmazsak okul yerine cezaevi yapmak zorunda kalırız.
Beyin temelli eğitim, öğrenmeyi kolaylaştırıyor.
Eğitimde beyin temelli eğitim, beynin nasıl çalıştığını anlayarak öğrenmeyi en üst düzeye çıkarmayı amaçlar. Beyin temelli öğrenmede herkesin öğrenebileceği, beynin normal çalışmasının engellenmemesinin önemi vurgulanır. Bilgi depolamaya dayalı klasik ezberci eğitim sisteminde doğru kabul edileni öğrenmek amaçlanır. Bilgiye ulaşmaya dayalı yeni eğitim anlayışında araştırmayı ve tek doğru olmadığını savunan beyin esnekliği (nöroplastisite) savunulur.
Öğrenme yoluyla hücreler arası bağlantı kuruluyor.
Beynin teorik kapasitesi çok yüksektir. 140 milyara yakın hücre, Samanyolu Galaksisi’ndeki yıldız sayısına denk gelir. Ancak asıl beyni beyin yapan, sinir hücreleri arasındaki bağlantı sayısıdır. Bu bağlantılar da değişkendir. (Noroplastisite) Öğrenme yolu ile hücreler arası bağlantılar oluşturuyoruz. Beyni anlayarak, onun işleyişini ve yapısını aklımızda bulundurarak öğrenmeyi en üst düzeye çıkarabiliriz.
1 yorum
DOĞRU SONSUZDUR. HERKESİN DOĞRUSU KENDİ DOĞRUSUDUR. DOĞRU, DOĞRU DURDUĞU YERDE DOSDOĞRU DEĞİLDİR. DOSDOĞRU HERKESİN DOĞRUSUDUR…