“Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS), TYT puan türünde Türkiye birincisi olan Hüseyin Kağan Özdemir’in tercihi Tıp Fakültesi oldu” (1).
Aslında bu tür haberler, yıllardır her üniversiteye giriş sınavı yerleştirme sonuçları açıklandıktan sonra medyada yer alır. Genellikle dereceye girenlerin büyük çoğunluğunun tercihi tıp fakültesidir. Bundan tam 38 yıl önce, üniversite imtihanlarına girdiğim zamanlarda da durum bundan farklı değildi. Muhtemelen ondan önce, hatta baştan beri de öyle idi. Aradan geçen onca seneye rağmen tıp fakültesi tercih sıralamasında ilk sıra(lar)da yer almayı sürdürdü.
Yine, YÖK 2020 Yılı YKS Yerleştirme Sonuçları Raporu’na göre; “Tıp programında 2019 yılında toplam 15.398 kontenjanın 15.309’u dolmuştu. Dolmayan kontenjanların KKTC üniversitelerinde olduğu görülmüştü. 2020 yılında ise 16.818 kontenjanın 16.771’i dolmuştur. Dolmayan kontenjanlar vakıf ve KKTC üniversitelerindedir” (2).
Tıp fakültelerinin öncelikli tercih edilmesinin elbette asli ve tâli birçok sebepleri olsa da, kanaatimce en önde gelen sebebi, üniversite mezunları arasındaki gün geçtikçe artan işsizlik dikkate alındığında, hala iş bulma garantisi olan tek meslek olmasıdır. Ve bu durum ülkede, hekim sayısı açısından doygunluk hatta taşma noktasına gelinceye kadar da sürecektir. Ne zaman ki, Sağlık Bakanlığı’nın zorunlu hizmet adı altında tıp fakültelerinden mezun olan her hekimi devlet memuriyetine alma işlemi sona erer, işte o zaman hekim işsizliği de başlar; öğretmenlik, mühendislik gibi birçok alanda yaşanan durum söz konusu olur. Hekimler de devlet memuru olabilmek ve atanabilmek için KPSS’ye girmek zorunda kalabilirler. İşte o zaman tıp fakültesinin tercih edilme oranı düşer, hatta belki diğerlerine göre daha da fazla düşebilir. Serbest piyasanın arz talep dengesi ve kuralı da böylece işlemiş olur. Zira tıp fakültesi eğitim olarak daha uzun, yorucu ve daha maliyetlidir.
Tıp fakültesi mezunları arasında işsizlik konusunun gündeme gelmesi, ister devlet ister vakıf olsun, son yıllarda çok sayıda yeni tıp fakültesi açılması hasebiyle oldukça yakın bir zamanda muhtemelen üç beş yıl içinde gerçekleşecektir. Son on yılda ülkemizdeki tıp fakültesi sayısı %50 artışla 112’ye, öğrenci sayısı da aynı şekilde %50 artışla 16 000’e ulaşmıştır (3). Tıp fakültesi sayısının ve beraberinde kontenjanların da artış seyri ve hızına bakarsak, önümüzdeki yıllar hatta aylar içinde bu artışın hızla ve katlanarak artabileceğini tahmin edebiliriz. Nitekim bir önceki yazımın yayınladığı gün içerisinde bir tıp fakültesinin daha kurulması kararı alındığını öğrendim ve doğrusunu isterseniz şaşırmadım. Sadece tahminlerimin çok ötesinde hızlı olmasına şaşırdım. Son yazımda demiştim ki, “artık bu saatten sonra herhangi bir il ve ilçede yeni bir tıp fakültesi daha açılmaması için geriye hangi sebep ve kriter kaldı ki?” (4).
Yurtiçinde ve KKTC’de ÖSYM tarafından yapılan sınavla girilen tıp fakültelerine ilaveten bir de YÖK tarafından denklik verilen, sınavsız puansız girilebilen ve para ile tıp eğitimi yapılan başta Azerbaycan, Bulgaristan, Ukrayna, Makedonya gibi ülkelerde tıp fakültelerini bitirdikten sonra Türkiye’de denklik sınavına girip bu ülkede hekimlik yapanlar da mevcuttur. YÖK, geçen yıl yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından alınan 405 tıp doktoru diplomasına denklik vermiştir (5). Bu oran, 2017’de 1005 imiş (6). Son iki yıl içinde yurtdışında bir üniversitede tıp fakültesini bitirip de Türkiye’de denklik alanların sayısı %60 oranında bir düşüş göstermiş. Bunda son yıllarda devlet ya da vakıf olsun, çok sayıda tıp fakültesinin açılmasının ve kontenjanların arttırılmasının payı ne kadar vardır, bilmiyorum. Yurtdışında bir üniversitenin tıp fakültesine kayıt yaptırıp ilk senenin sonunda ya da diğer senelerin herhangi birinde Türkiye’deki bir üniversitenin tıp fakültesine ve özellikle de vakıf üniversitelerine yatay geçiş yaptıran öğrencilerin sayısı da az değildir ve yurtdışında bir tıp fakültesini bitirip de denklik verilenlerden çok daha fazladır (7). Zira bu konuda her üniversite kendi kontenjanını kendisi belirleyip bu konuda başvuru kabul ve değerlendirme aşamalarını halledip sonuçlandırmakta, karara bağlamaktadır. Bu sebepten olsa gerek, toplam bir sayı ya da orana erişemedim.
Bu noktada akla şöyle bir soru geliyor: Gerek devlet, gerekse vakıf üniversitelerine ait olsun, bu kadar çok yeni tıp fakültesi açılması sadece hekim ihtiyacına binaen midir? Tıp fakültesinden mezun olan herkesin aktif hekimlik yapıp yapmadığını ve ülkedeki hekim dağılımının dengeli olup olmadığını bir kenara bırakırsak, ülkenin hekim ihtiyacı hangi kriterlere göre belirlenmektedir? Belirli bir nüfus, sağlık kurumlarının ihtiyacı veya başka bir kriter var mıdır?
Gerçekçi olmak gerekir ve aslına bakılırsa, tıpkı tıp fakültesi açılma ve kontenjan belirleme kriteri olmadığı gibi, ülkenin hekim ihtiyacı ve sağlık işgücü planlamasında da bir kriter yoktur (8). Bu konuda üç yetkili ismin açıklamalarına göre, hekim ihtiyacının bitmesi 2023, 2024 ve 2030 yıllarına kadar gerçekleşmiş olacağı belirtilmektedir (9-11).
O zamana kadar da devlet ve vakıf üniversitelerinde yeni tıp fakülteleri açılmaya ve kontenjanlar da arttırılmaya devam edecek gözüküyor. Zira, devlet üniversiteleri hem kendi bünyelerinde tıp fakültesi açarak prestij kazanıyorlar, hem de üniversitenin halka dönük yüzü olan tıp fakültesine sahip olmakla döner sermayelerini arttırıp bundan pay alma yoluna gidiyorlar. O ildeki siyasilerin seçim bölgelerine bir tıp fakültesi kazandırma kazançları ise işin politik, yani bir başka nedenidir. Vakıf üniversitelerinde ise durum biraz farklıdır. Özellikle hastanesi / hastane zincirleri olanlar tıp fakültesi açmaktadır. Böylece kendi uzman hekimlerine akademik kadro verebilmekte, tıp öğrencisi kârlı bir yatırım (yıllık öğrenim ücreti 58 bin – 140 bin TL arasında değişiyor) olmakta, ayrıca birtakım cazip olanaklar sağlayarak kendi bünyesinde çalışacak hekim ihtiyaçlarını da giderebilmektedirler (12).
Çok değil, üç beş yıl içinde doktorluk iş garantili bir meslek olmaktan çıkacak gibi duruyor. Şimdilerde mecburi hizmet kurasında Şemdinli, Cizre, Bahçesaray, Diyadin gibi yerler çıkınca üzülüp karalar bağlayan doktorlar, tıpkı öğretmenler gibi sevinç gözyaşları dökecekler. Doktorları ayrıca işsizlik, pazarlık şansını yitirme, ücretlerde hızlı erime, itibar kaybı, sağlıkta şiddet, tıbbi hatalardan ötürü açılan davalarda patlama ve daha birçok sorun bekleyecek. Oluşan doktor fazlasını, enflasyonunu eritmek de on yıllar alacak. Bütün bunların sonucu olarak da yeni tıp fakültesi açılması söz konusu olmayacak ya da çok az olacak, kontenjanlar da düşecek. Nasıl şimdilerde tıp fakültesi kazanılması haberi dışında hiçbir fakülte kazanılması medyada haber yapılmıyorsa, o zaman geldiğinde tıp fakültesi kazanılması da haber değeri taşımayacak (13-17). Ve işin hüzünlü bir yanı da bu yıl tıp fakültesini kazandıklarından dolayı haberleri yapılan bu öğrencilerin bütün bu bahsettiğim olumsuzlukları yaşama olasılıklarının yüksek oluşudur. İnşallah bugün Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezuniyetinin 33. yılına giren ben, tahminimde yanılırım da bu gençlerin heves ve sevinçleri kursaklarında kalmaz, hüsrana uğramazlar, umduklarına nail olurlar.
Daha acı ve vahimi de, eskiden hocalarımızın söylediği meşhur bir veciz söz vardı: “Tıp fakültesinden her şey çıkar, ara sıra da doktor çıkar”. Bu söz eski hekimlerin sadece tıp değil; felsefe, sanat, sosyoloji, edebiyat, siyaset velhasıl hayatın bütün alanlarında donanımlı ve başarılı olduğuna bir gönderme idi. Zira en zeki, çalışkan ve parlak talebeler, öncelikle tıp fakültelerini tercih eder, iyi bir eğitim alırlar ve yönetim ve halk arasında saygın, itibarlı bir mevkide olurlardı. Fakat korkarım bu hâl ve gidişat böyle devam ederse, bu deyiş olumlu bir mânâ ifade etmekten ziyade olumsuz bir anlam ihtiva edecek. Kantite (nicelik, kemiyet) önceliklidir, her şeydir denilip kaliteye (nitelik, keyfiyet, içerik) önem verilip dikkat edilmezse “Tıp fakültesinden her şey çıkacak, ara sıra da doktor çıkacak”.
KAYNAKLAR
- https://www.haberso.com/haber/5151770/yks-turkiye-birincisi-huseyin-kagan-ozdemir-tobb-universitesi-tip-fakultesini-kazandi
- https://www.yok.gov.tr/HaberBelgeleri/BasinAciklamasi/2020/yks-yerlestirme-sonuclari-raporu-2020.pdf
- https://www.akademikakil.com/tip-fakultesi-acilma-ve-kontenjan-belirleme-kriterleri/irfanyalcinkaya/
- https://www.akademikakil.com/tip-fakultelerinde-kalite-ve-kantite/irfanyalcinkaya/
- https://www.milliyet.com.tr/gundem/yok-4-bin-122-diplomaya-denklik-verdi-6135177
- https://www.hurriyet.com.tr/egitim/yok-baskani-acikladi-2017de-en-fazla-denklik-verilen-alan-tip-40733299
- https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2020/2020-2021-yatay-gecis-web-site.aspx
- https://www.milliyet.com.tr/gundem/135-bin-hekim-ihtiyaci-var-2413697
- https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/bakan-demircan-2023-yilinda-pratisyen-hekim-acigimiz-kalmayacak/1169588
- https://www.medimagazin.com.tr/hekim/tip-egitimi-tus/tr-yok-baskani-hekim-ve-hemsire-ihtiyaci-2024te-bitecek-kontenjanlar-tekrar-degerlendirilecek-2-22-75817.html
- https://www.medimagazin.com.tr/hekim/saglik-bak/tr-saglik-bakani-hekim-ihtiyaci-10-yil-icinde-cozulecek-2-13-84141.html
- https://www.egitimsistem.com/ozel-tip-fakulteleri-ucretleri-ve-basari-siralamalari-66381h.htm
- http://www.pusulagazetesi.com.tr/tip-fakultesini-kazandi-sonucu-koyunde-ogrendi-153948-haberler.html
- https://t24.com.tr/video/tip-fakultesini-kazandigini-pazarci-tezgahinda-ogrendi,31817
- https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tip-fakultesini-kazandi-bravo-sana-cocuk-dagda-cobanlik-yaparken-ders-calisti-demek–297782h.htm
- https://www.memurlar.net/haber/923863/tip-fakultesi-kazanan-ucuzleri-vali-odullendirdi.html
- https://www.denizlihaber.com/yasam/gundem/denizlili-ucuzlerin-tip-fakultesi-basarisi/
12 yorum
Valla bu ülkede tıp fakültesi açma/açılma hızına ve takibine ben yetişemiyorum. 113. sayıya ulaştık. Hayırlı olsun, Allah sonumuzu hayr eylesin.
https://www.memurlar.net/haber/924259/bir-tip-fakultesi-ve-1-enstitu-kuruldu.html
Geçen hafta oğlumu almak için Özel Ege lisesine gittim. 2020 mezunları töreni yapılmış. Okulu ikinci bitiren arkadaşımın kızını gördüm. Odtü endüstriyi kazandı onu da ekleyeyim. Birinci ve üçüncü nereyi kazandı diye sordum, birinci Hacettepe tıp, üçüncü Ege Tıp dedi. Aferin sana onlar köylülük yapıp tıp yazmışlar en akıllıların sensin dedim. Tabii ki tıp yazmamasında en büyük faktör anne babasının doktor olmasıydı. Diğer iki çocuğun tahmin ettiğim gibi anne babası doktor değildi. Neyse birinci bitiren kızın yanına gittim önce onu sonra annesini tebrik ettim. Türkiye 109.su olmuş. Tebriği ettim ama şimdi gerçeklere gelelim diyerek söze girdim. Bence tıp yazarak çok büyük hata yapmışsın neden Boğaziçi Bilgisayar ya da Endüstri mühendisliğini düşünmedin dedim. Annesi atladı çok istedi doktor olmayı dedi. Şimdi 109.olup Hacettepe tıbbı kazandın diye çok mutlusun ama Sütçü imam tıp fakültesini kazanan öğrenci ile aynı kefedesin dedim çok şaşırdı. Hacettepe Türkçe tıp niye İngilizce tıp değil diye sordum, tıp Türkçe olarak daha iyi öğrenilir dedi bende Türkçe olarak daha iyi öğreniliyorsa Ege tıbbı yazmalıydın tıp asıl kendi memleketinde daha kolay okunur dedim. Kişilik gelişimi için aileden ayrılmak kendi ayakları üzerinde durmak istiyorsan ihtisas da Ankara ya da İstanbul yazardın dedim. 1978 in Türkiye birincisi İrfan Töz ün pratisyen hekim olarak Dokuz Eylül Tıp fakültesi faturalamadan emekli olduğunu da ekledim. Bu arkadaş ilginç bir örnektir. Anadolu ve fen lisesi sınavında da Türkiye birincisi olmuş. İTÜ Uçak ya da ODTÜ Elektronik düşünürken aile ve çevre baskısıyla Ege tıbbı yazmış. Sevmeyerek okumuş. Aslında MİT den kabul alma aşamasındayken hastalanması dolayısıyla gidememiş. Dünya çapında mühendislik üzerine bilim adamı olma şansı elden kaçmış. 4 kez TUS a girmiş maalesef başarılı olamamış. Böyle bir adam resmen sürü içinde harcanmıştır. Doktorluk mesleği aslında dünyanın en önemli mesleği çünkü sağlıktan öte köy yok. Kamilciğim sana 10 milyon lira para ama yanında pankreas kanseri olacaksın deseler kabul eder miyim? Tabii ki hayır. Hiç birimiz kabul etmeyiz. Ama mesleğimiz son yıllarda o kadar örselendi o kadar değersizleştirildi ki tıp kazandığı için sevinen çocuklara acıyarak bakıyorum. Geçen yılın Türkiye birincisi Mehmet Berke medimagazindeki yazılarımı görüp bana ulaştı sakın tıp yazma Boğaziçi Bilgisayarı ya da Elektrik Elektronik i yaz dememe rağmen tıp yazdı üstelik Medipol tıp!!! Tıp yazacaksan Koç tıp ya da Cerrahpaşa İngilizce tıp yaz demiştim ama 5000 lira cep harçlığına maalesef tav olmuş. Bir de çocuğu tıp ve elektronik mühendisliği çift ana dal yapacaksın diye kandırmışlar. Böyle bir şey yok dedim. Neyse sonuç olarak tıp mesleği açılan bu kadar tıp fakültesi ve 16.000 kontenjanlarla bitirilmiştir tekrar ayağa kalkması da çok zordur.
Düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler, benzer kaygıları paylaşıyoruz, zaten tıp fakülteleri ile ilgili bu hafta 7.’ni paylaşmayı düşündüğüm yazı dizisinde içerden biri olarak yani 33 yıla yaklaşan meslek hayatımda tespit edebildiğim sorunları ve çözüm önerilerini paylaşmaya, konuya dikkat çekip üzerinde düşünülmesine çabalıyorum. Eğer bugünkü plansız programsız, kaliteden ve eğitimden ödün vererek tıp fakülteleri açılmaya devam edilirse, her sene bir öncekinden daha kötü olacak ve maalesef tıp mesleği saygınlığını büyük ölçüde kaybedip hepimiz birer tıp işçisi konumuna indirgeneceğiz, işin acı tarafı mesleği doktor olan yönetici ve karar vericiler eliyle
hocam selamlar çok değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim.ben tıp 1. sınıf öğrencisiyim. tercih döneminde öve öve bitiremedikleri tıpın öyle olmadığını öğrendim araştırma yaparak. ama kimse kabul etmiyor hala bağnazlar gibi savunuyorlar birşey bilmedikleri halde.Ben şuan itü makine mühendisliğine geçmek istiyorum yatay geçişle ama başta babam olmak üzere kimse istemiyor,karşı çıkıyorlar.
Erkan merhaba, hekimlik öteden beri devam edegelen, bilinen bir meslek, bir uğraş ve bilim dalı. Bence bugün ülkedeki şartlar ne olursa olsun bütün mesleklerde olduğu gibi bu mesleği de ilgi duyan ve sevenler yapmalı. Belki aldığın karar erken bir karar, belki zamanla alışır ve seversin ama özellikle istediğin ve sevdiğin bir mesleği yapmalısın. Toplum ne düşünürse düşünsün, ailen ve etrafındakiler ne isterse istesin bu senin hayatın, senin kararın, senin geleceğin. İnsan sevdiği işte mutlu, huzurlu ve başarılı olabilir. Hakkında hayırlı ne ise o olsun inşallah
İrfan hoca maalesef durum çok acı verici. Ben 30 yıllık hekimim. Genel cerrahi uzmanıyım. Kamil ömür ile Medimagazinde yorumcu olarak ortak sorunlara çözüm arıyoruz, önerilerde bulunuyoruz ama bizi takan yok. En son Bandırma’ya tıp fakültesi açma kararını duyduğumda neredeyse kafayı yedim. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bîzarım demiş ya şair. Bu Tıp fakültesini açma iradesi ve kararını alanlar ne vahim bir iş yaptıklarının farkında değil. Hadi onlar böyle ya YÖK nasıl bir algı ile bu olayı kabul ediyor? Herhalde olan bitene ses çıkarmayalım, su akarken testimizi dolduralım telaşı içinde o karar vericiler. Düşünsenize öğretim üyesi yetersiz, hasta popülasyonu yetersiz, dersliği, ameliyathanesi yetersiz onlarca Tıp fakültesinden nasıl hekim ya da uzman yetişir? Maalesef son yıllarda Tıp Fakültelerinin bir kısmı sağlık meslek lisesi, öğrencilerin bir kısmı sağlık memuru ayarında. Pratik hayatta bu duruma şahit oluyoruz. Apar topar 10 yılda 150 bin hekim yetiştirme? telaşındayız. Elmasıyla ünlü bir ilimizde 15 yıl çalıştım. Bir sabah hastaneye girerken baktım tabela değişmiş. Eğitim Araştırma Hastanesi olmuşuz bir gecede. Kısa bir süre sonra burası tıp fakültesi olacak dediler, o zaman şehrin merkez nüfusu 90 bin. Mesafe Samsun’a 130 km, Çorum’a 95 km, Tokat 110 km ve bu üç ilde de Tıp Fakültesi var. Onların var da bizim niye yok dercesine nazire yaptılar. O zamanın rektörü hasbelkader yakınen tanıdığım biriydi, burada tıp fakültesi açmak akıl kârı değil diyerek bir sürü eksikliği, bu işin anlamsızlığını vs anlattım ama benim dediğimle iş yapacak değil ya, kervan yolda düzülür diyerek şehrin hakim siyaseti ve üst irade ne istediyse o oldu. Bu arada hastanede biz çalıştık en baba döner alanımızın daha fazlasını tıpla alakası olmayan rektör aldı. Bir gün genel cerrahi kliniğimizin TUK tarafından eğitim kliniği olduğunu öğrendim. Bölümde prof olmak üzere alınmış bir doçent var, uzmanlıktan yrd doç yapılmış, öğrenci yetiştirme eğitimi almamış bir arkadaş var ve bölüme 1 cerrahi asistanı aldılar. Bu arada Ankara’dan ayda 2-3 gün gelip bu yeni fakülte de prof olan birisi daha ilave oldu eğitim kadrosuna. Ben Kayseri’de carrahi ihtisası yaptım 90’lı yıllarda. Benim 3 prof, 3 doçent, 2 yrd doç hocam vardı ve ben bunlardan eğitim aldım. Düşünsenize bu ilde bir buçuk hoca ile cerrahi uzmanı olan hekimin seviyesi ne olabilir? Cerrahide vaka zenginliği iyi bir cerrah için olmazsa olmazdır. Şimdilerde bakan yardımcısı olan, Erciyes Tıp’ta rektörlük yapmış Prof dr Muhammed Güven ile o yıllarda asistandık. Bu arkadaşımızın 2010 yılında Medimagazinde bir söyleşisi yayınlandı ve Tıp Fakültelerine bu kadar öğrenci alınmasına itiraz ediyordu o söyleşide. Bakan yardımcısı olunca o söyleşiyi kendine hatırlattım ama anlıyorum ki köprünün altından çok sular akmış. Bu olan biteni akıl tutulması dışında başka bir şeyle yorumlayamıyorum. Allah karar merciindekilere akıl fikir versin.
cevdet bey, düşüncelerinizi samimi, açık yüreklilikle ve cesurca ifade etmeniz ne güzel, oldukça büyük bir katkı yaptınız sahada biri olarak, zaten ben de acizane tıp fakültesi konulu 7 yazımla (ki bu yazıdan sonra 3 yazı daha yazdım) bu konuya dikkat çekip sorunlar konusunda farkındalık oluşturup çözüm önerilerimi ortaya koyup ilerde karşılaşılabilecek mahzurlara dikkat çekmek istemiştim. Bu gidişe bir dur demek ve uyarı vazifemizi bir aydın ve akademisyen olarak bütün tehlikelerine rağmen yapmak durumundaydım. Ha sonuçta bir şey değişmeyebilir, sorumlu mevkilerde olanlar bu şekilde devam edebilirler ama olsun, biz bize düşeni yapalım yeter. Tekrar değerli satırlarınız ve katkınız için teşekkürler.
BEN BU TEHLİKEYE İŞARET ETMİŞTİM, NE YAZIK Kİ YANILMADIM
https://www.turkiyeegitim.com/pandemide-yatay-gecis-skandali-basarisiz-ogrenciler-tip-fakultesine-yerlesti-110778h.htm
Demiştim ki yazımda, “…Yurtdışında bir üniversitenin tıp fakültesine kayıt yaptırıp ilk senenin sonunda ya da diğer senelerin herhangi birinde Türkiye’deki bir üniversitenin tıp fakültesine ve özellikle de vakıf üniversitelerine yatay geçiş yaptıran öğrencilerin sayısı da az değildir ve yurtdışında bir tıp fakültesini bitirip de denklik verilenlerden çok daha fazladır (7). Zira bu konuda her üniversite kendi kontenjanını kendisi belirleyip bu konuda başvuru kabul ve değerlendirme aşamalarını halledip sonuçlandırmakta, karara bağlamaktadır. Bu sebepten olsa gerek, toplam bir sayı ya da orana erişemedim…”
Bir ülkenin en köklü üniversite ve tıp fakültesi haksızlık ve usulsüzlük yaparsa gerisini siz düşünün. Bu iş bitmiştir. YÖK, ben ne yapayım, elimden birşey gelmiyor diyor. Geçmiş olsun.
https://www.aykiri.com.tr/istanbul-universitesi-tip-fakultesi-nde-yatay-gecis-skandali/6992
Mantar biter gibi açılan tıp fakülteleri sayesinde bu komedi skeçleri ileriki yıllarda gerçek olacak maazallah
https://youtu.be/tchfx4avfro
Bu yazıda işaret ettiğim hususlardan biri olan bu ülkede sınav sonucu bir tıp fakültesine giremeyen ama parası olanlar başka ülkelerde bir şekilde tıp diploması alıp denklik sınavına bile girmeden bu ülkede hekim olarak atanıp çalışabilmektedirler. O yüzden tıpta, doktorlukta kalite düşmekte yerlerde sürünmektedir. Adalet ve hakkaniyet mi, o konuya hiç girmeyelim. Alın size yeni ve son bir örnek;
https://dijitalgaste.com/99-dhy-de-skandal-atamalar-sagligimiz-kimlere-emanet/1230/
“BENİM YOLUM – Tababet San’atının İcrası İle Geçen 35 Yıl” KİTABIMIN “GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ VE İLAVELİ 2. BASKI”SI ÇIKTI.
İKİNCİ BASKIYA ÖN SÖZ’Ü OKUMAK İÇİN;
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/09/benim-yolum-tababet-sanatnn-icras-ile.html