“Sporu sevmek, sporu yönetmeye yetmemektedir.”
Yönetim, en geniş anlamda amaçların etkili ve verimli bir biçimde gerçekleştirilmesi maksadıyla bir insan grubunda iş birliği ve koordinasyon sağlamaya yönelik faaliyetlerin tümünü ifade eder. Daha geniş bir anlatımla yönetim, örgüt amaçlarının etkili ve verimli olarak gerçekleştirilmesi için planlama, örgütlenme, yürütme, koordinasyon ve kontrol fonksiyonlarına ilişkin kavram, ilke, teori, model ve tekniklerin sistematik ve bilinçli bir biçimde maharetle uygulanması ile ilgili faaliyetlerin tümüdür.
Kamu yönetim sistemi, devletlerin sağlıklı olarak sevk ve idare edilmesinde anahtar rol oynayan en önemli mekanizmadır. Devletin diğer organları sağlıklı işlemese bile, kamu yönetim sisteminin aksak da olsa işlemesi olmazsa olmazdır. Çünkü yönetimde süreklilik ancak kamu yönetim mekanizmasıyla başarılabilir. Şüphesiz, bu mekanizma her alanda olduğu gibi insan gücüne ihtiyaç duymaktadır. Kamu bürokrasisinin sağlıklı işleyebilmesi için de sağlıklı, dinamik, zamanın koşullarına adapte olabilen bir personel rejimine ihtiyaç vardır. Bugün pek çok ülke modernleşmeyle eş zamanlı olarak kamu yönetim sistemini yeniden ele almış ve geçmişte yaşadıkları tecrübelerden ders çıkararak kendi kamu yönetim sistemlerini daha nesnel ve objektif kriterlerle yönetme yolunda önemli mesafeler almışlardır.
Spor yönetimi
Genel yönetimin bir parçası olan spor yönetimini, genel yönetimden ayırmak mümkün değildir. Bir başka ifade ile genel yönetimde kullanılan kavram ve yöntemler spor yönetimi için de aynen geçerlidir. Bu noktadan hareketle spor yönetimi, genel yönetimin ilke, yönetim ve kurallarının spor alanına uygulanması olarak da kabul edilebilir. Temel amacı da, spor faaliyetlerinin akılcı ve bilimsel bir biçimde yürütülmesinin yollarını araştırmak, bulmak ve bunları genel ilkelere dönüştürüp uygulamaktır. Başka bir ifade ile spor yönetimi, spor alanına ilişkin karar ve hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetlerle ilgilenir. Ayrıca, beden eğitimi ve spor programlarının geliştirilmesi, personel sağlanması ve yetiştirilmesi, spor kurum ve tesislerinin sevk ve idare edilmesi, denetlenmesi gibi konuları kapsar.
Spor yönetimi, toplum genelinde kurumlaşmış yöneten-yönetilen ayrımını spor özelinde yönetici-sporcu ayrımı olarak sürdürülen hiyerarşik bir otoriter düzenlemeyle spor yaptıran bir makine (kurum, organizasyon vb.) şeklinde tanımlanabilir.
Spor biliminin önemli bir kolu olan spor yönetimi ve ilkeleri, bilimsel bir anlayış içinde ele alınıp değerlendirilmektedir. Her alanda olduğu gibi spor alanında da hizmet ve faaliyetlerin yaşama geçirilmesi ve ilkeler doğrultusunda amaçlara ulaştırılması spor yönetiminin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Spor yönetiminde üç ayırt edici yön mevcuttur: Sporun pazarlanması, kuruluşun finansal yapısı ve spor sektöründeki kariyer yolları. Spor yönetimindeki bu üç ayırt edici yön, sporu diğer kuruluşlardan farklı kılmakta ve spor yönetiminin gerçekten profesyonel bir hazırlık gerektiren ayrı bir alan olduğunu doğrulamaktadır. Bu üç temel ayırt edici yöne bir yön de bizim eklememiz gerekir ki, o da spor yönetiminde kaliteli bir bilgi yönetim ağının oluşturulmasıdır. Bu ağ sayesinde spor kuruluşları dünya çapında sporla ilgili en son gelişmeleri izleyebilecek, bu sayede sportif açıdan daha iyi bir noktaya gelebilmek adına uygun adımlar atma fırsatı yakalamış olacaktır.
Spor kurum ve organizasyonlarının etkili ve verimli çalışabilmesi büyük ölçüde yönetimlerine bağlıdır. En küçük spor kuruluşlarından en büyük spor organizasyonlarına kadar başarılı olmak, ancak çağdaş yönetim ilke ve fonksiyonlarının bilinçli ve maharetli bir biçimde spor yönetimine uygulanmasıyla mümkün olabilir.
Sanayi devriminin yönetim düşüncesi bakımından yarattığı en önemli sonuçlardan biri, hiç şüphesiz yöneticiye olan talebi arttırmasıdır. Bunun sonucu olarak da, örgütsel düzeyde yöneticiler grubunun toplumsal düzeyde de yöneticiler sınıfının oluşmasına yol açmıştır. İşletmelerin büyümesi, sermaye ihtiyacının ve çalışan personel sayısının artışı girişimci yöneticilerin işini zorlaştırmış ve böylece girişim, sermayedarlık ve yönetim fonksiyonlarının ayrı kişilerde toplanmasını zorunlu hale gerilmiştir. Bu da profesyonel yöneticiliği doğurmuştur.
Spor yöneticiliği
Spor yönetimi, genel yönetim ilke ve kurallarının spor alanına uygulanması olarak kabul edilir. Özellikle de spor ortamını oluşturan yönetici, sporcu, eğitici, tesis, araç-gereç ve sportif yarışma programları gibi unsurlar, amaçlara uygun olarak bir araya getirilmelidir. Bu açıdan bakıldığında spor yönetimi; sporcu-yönetici, sporcu-spor teşkilatı ve spor teşkilatı ile halk arasındaki ilişkileri düzenleyen bir mekanizma olarak da değerlendirilebilir. Öte yandan spor kulüpleri, milli ve uluslararası spor kuruluşları ile uluslararası spor organizasyonları, spor yönetiminin ne kadar geniş boyutlar ihtiva ettiğini göstermektedir. Anlaşılacağı gibi spor yöneticiliği, kendi içinde ihtisaslaşmayı gerektiren alanlar, çeşitli görev ve sorumluluklar ve bunları gerçekleştirecek bilgi ve becerileri kapsamaktadır.
Buna göre spor yöneticisi; çağdaş yönetim karar ilke ve yöntemlerini bilen, bunları yeni ve özel durumlara uygulayabilen, sporu bilen, spor örgütleri ile toplumsal sorunlara karşı duyarlı ve sorunlara bilimsel yöntemle yaklaşıp çözüm arayabilen, personeli güdülemede ödül ve ceza olanaklarını yerinde ve zamanında kullanma bilgi ve becerisine sahip, örgüt içi ve dışı ilişkilerde alanını ilgilendiren uzmanlarla iletişim kurup onları yönlendirecek kadar bilgili, uluslararası ilişkilerin önemini kavrama, insan ve iş ilişkilerinde etkili bilgi ve beceriye sahip olan kişidir.
Çağın yeniliklerini, teknolojisini ve bilgiyi yönetime uygulayarak teşkilat yapısında, personel düzeninde, kullanılan araç-gereç ve yöntemlerde gerekli değişiklikleri yapmak suretiyle etkili bir spor ortamı oluşturmak spor yöneticilerinin görevleri arasındadır. Spor alanındaki teknolojik gelişmeler, bu gelişmeler sayesinde uluslararası organizasyonlarda gözlenen başarılar ve sporun günümüz toplumlarında kazandığı büyük önem bu alandaki yönetimi önemli kılmaktadır.
Spor yöneticileri; amatör ve profesyonel liglerdeki spor kulüplerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatlarında, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı il ve ilçe müdürlüklerinde, belediyelerde kamu ve özel kuruluşlarla ilgili her türlü spor tesislerinde, sporcu eğitim merkezlerinde, özel spor kurslarında çalışma imkânlarına sahiptir.
Nitekim, günümüzde bilim ve teknolojide kaydedilen büyük gelişmelere rağmen insan unsurunun, özellikle spor yöneticilerinin spor organizasyonlarında taşıdığı önem derecesinde herhangi bir azalma olmamış, aksine bu önem giderek artmıştır.
Spor yönetiminde meritokrasi
Meritokrasi kavramı toplumun erdemli ve yetenekli insanlar tarafından yönetilmesini, toplumsal kaynakların da “liyakat” ve “başarı” esasına göre değerlendirme sistemiyle paylaşılmasını ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle meritokrasi, kişinin kendi gayret ve çalışmasının sonucunda toplumsal konumunu liyakatiyle elde edebileceğini ve statüsünü yükseltebileceği düşüncesini vaat eder. Bu yaklaşıma göre, toplumda yükselmenin yolu kişinin ırk, dil, din, cinsiyet ve geldiği sosyal çevreye bakılmaksızın yetenekleri ve başarısı ile hak ettiği yere ulaşabileceğini varsayar. Sosyal bir ideal olarak meritokrasi, “en yetenekli, çalışkan ve erdemli kişilerin en iyi ödülleri aldığı ve alması gerektiği inancı”nı ifade eder. Başarı, bireysel liyakate ve çalışmaya bağlıdır. Ortaya çıkabilecek fırsatlara en çok layık olanlar ise en saygıdeğer insanlardır.
Meritokrasi mesleki kıdem ve yükselmelerde gayret, beceri ve liyakatın ölçüt olarak değerlendirildiği bir sistem olarak kabul edilmektedir. Liyakat kavramı geniş bir kavram olup yetenek, eğitim ve deneyimi kapsamaktadır. Meritokrasi, birçok kişi tarafından ideal bir adalet prensibi olarak kabul görmektedir. Çünkü sadece yetenek, başarı gibi ilgili girdiler dikkate alınırken; etnik köken, cinsiyet gibi alakasız faktörler sonuçları dağıtırken göz ardı edilmektedir. Mesleki başarının odak noktasını oluşturduğu meritokraside, temel olarak yetenek artı çaba kilit konumdadır.
Meritokrasi; zenginlik, aile ilişkileri, sınıf ayrıcalığı, popülerlik gibi sosyal konum veya politik güç gibi özellikler yerine işle ilgili yetenek ve vasıflara, başka bir deyişle liyakata göre atama ve yerleştirmelerin yapıldığı ve sorumlulukların verildiği bir yönetim ve örgütlenme sistemidir. Liyakat ilkesine yeterlik sistemi de denilir. Liyakat ve layık sözcükleri, günlük konuşmada sık kullanılan terimlerdendir. Liyakat kısaca, bir kimsenin kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim olarak tanımlanabilir. Yeterlik, iş niteliğinin kapsamında belirlenen rolün vasfına sahip olma veya bu rolü oynayabilme yetisini engelleyen durumun kişide yoksun olma durumudur. Yeterli olmak belli talepleri yerine getirebilecek bilgi ve beceriye sahip olmaktır, makamın gerektirdiği görevleri karşılayabilmektir.
Meritokratik anlayışın herkese eşit eğitim fırsatları oluşturularak âdil bir eleme sistemi geliştirmesi ve bunun toplumsal adalete katkı sağlayacağı iddiası da tartışmalıdır.
Günümüzde spor yöneticiliği bir meslek olarak kabul edilmekte ve sporun amatörce, sadece heves ya da sevgiyle yönetileceğinin mümkün olmayacağı ileri sürülmektedir. Ne var ki ülkemizde, gerek kamu gerekse özel kurum ve kuruluşlarda yöneticilik yapan kişiler spor yöneticiliği alanında eğitim almadığı, bu alandaki yöneticilerin önemli bir kısmında spor geçmişlerinin olmadığı görülmektedir.
Spor yönetimi de liyakat temelli yetenek ve özellikler gerektirmektedir. Spor yöneticilerinin uluslararası düzeyde bilgi ve beceriye sahip kişilerden oluşma zorunluğu bulunmaktadır.
Bu bağlamda da, sporun günümüzde daha profesyonel yönetilme gereği ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda spor yönetimi her açıdan önemle ele alınması gereken bir konu haline gelmiştir. Spor örgütlerinin hedeflerine ulaşabilmesi yönetim biliminin kural, ilke ve metotlarının spora doğru şekilde uygulanmasına bağlıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için de sporu yönetenlerin performansı önem arz etmektedir.
Bu doğrultuda, her geçen gün büyüyen spor endüstrisi içerisindeki işletmeciler, kulüpler, federasyonlar ve devletin spor kurumları gibi birçok kuruluş maksimum fayda sağlayacak nitelikli spor yöneticilerine ihtiyaç duymuştur. Bugünkü potansiyeli, önemi ve fonksiyonları göz önüne alındığında, tarihinin büyük bir kısmında gönüllülük ve bir amatör ruhla yönetilmiş spor hizmetlerindeki hızlı değişim ve gelişmeler, spor olaylarına artan ilgi, teknolojik gelişmelerin spor hizmetlerinde kullanılması, spor bilimlerine yönelik araştırmaların artması, sporda iş bölümü ve ihtisaslaşmayı kaçınılmaz hale getirmiştir.
Spor kurumu ve organizasyonlarını meydana getiren unsurların kuruluş ve işleyişini, spor hizmet ve faaliyetlerinin en iyi şekilde yürütülmesini sağlamaya çalışan spor yönetiminde de liderlik özellikli bir öneme sahiptir. Spor yöneticiliği sporun genel amaç ve ilkeleri doğrultusunda çok önemli vasıfları gerektiren bir meslektir. Bu vasıflardan bir tanesi ve en önemlisi, emrindeki ve çevresindeki insanlara örnek ve lider olmasıdır.
Sonuç
Günümüzde bilgi çağının ekonomik, teknik ve kültürel alanlarda büyük değişimler yaratması ile beraber yönetici ihtiyacında da birtakım değişiklikler meydana gelmiştir. Böyle bir çağda bilgiye en kısa zamanda ulaşabilen, ulaştığı bilgileri sistemin ihtiyaçlarına uyarlayabilen, elde ettiği sonuçları uygulamaya sokabilen, tam donanımlı, eğitimli ve profesyonel yöneticilere ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitilmiş insan unsuru, her alanda olduğu gibi spor alanında da önemli bir yer tutar. Spor kurum ya da organizasyonlarının amaçlarını başarı ile yerine getirebilmeleri, diğer unsurların yanında ancak eğitimli spor yöneticileri ile mümkün olabilir.
Spor yöneticileri; başarılı spor organizasyonları, sağlık kuruluşları ve iş dünyası ile ilgili her türlü spor endüstrisini birbirine bağlayan ve tüm bu faaliyetleri organize eden kişilerdir. Spor yöneticilerine gereksinim duyulan organizasyonları sıraladığımızda, hizmet endüstrileri (sağlık kulüpleri, dinlenme yerleri vb.), sağlıkla ilgili endüstriler (iyileştirme programları, spor tipi klinikler vb), spor malzemeleri imalat sektörü, spor yönetimi uzmanlık alanları (spor pazarlama şirketleri, spor organizasyonları şirketleri vb) karşımıza çıkmaktadır.
Bu anlamda spor yöneticiliği, kendi alanında uzmanlaşmayı, kendine özgü çeşitli görev ve sorumlulukları ve bunları gerçekleştirebilecek bilgi ve becerileri gerektirmektedir.
Spor yöneticisinin bedensel gelişime katkıda bulunabilmesi için genel kültür, spor eğitimi alan bilgisi çerçevesinde hareket ve antrenman, spor sağlık ve sporda psiko-sosyal alanlar konularıyla spor yöneticiliği meslek bilgisi bağlamında bilgi, beceri ve tutuma sahip olması gerekir. Bu alanlarda yer alan ders ya da ders gruplarının spor yöneticisine kazandırdığı nitelikler, anadilini iyi bilen ve konuşan, bilgisayar kullanan, yabancı dil bilen, çevresiyle iletişim kurup imkan ve kaynaklardan yararlanabilen, sporun tanımı ve tarihsel gelişimini bilen, sporla ilgili araştırmaları izleyen ve değerlendiren, insan hareketlerini analiz edebilen, spor mevzuatını bilen, çevreye karşı tutarlı davranan, güvenilir, disiplinli, toplumun spor derslerindeki beklenti ve ihtiyaçlarını bilme şeklinde özetlenebilir.
Spor yönetimi, spor sektöründe faaliyet gösteren bir kuruluşun yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeylerinde, meritokrasi anlayışı çerçevesinde yönetilmesine ilişkin süreçleri ve faaliyetleri içerir. Hem ücretli personelin hem de gönüllülerin, organizasyonun amacına ve yönüne göre sporu koordine etmesini, yönetmesini, pazarlamasını, düzenlemesini ve sunmasını sağlayan beceri ve yetkinlikleri içerir. Günümüzde sporu sevmek sporu yönetmeye artık yetmemektedir.
KAYNAKLAR
- Azmi YETİM, Spor Yönetiminde Liderlik, Bed. Egt. Spor Bil. Der. I (1996), 3: 85-94
- Azmi YETİM, Ömer ŞENEL, “Türkiye’de Spor Yöneticisi Yetiştirme Faaliyetlerinin Görünümü”, Milli Eğitim Dergisi, Sayı 150: Mart,Nisan, Mayıs,2001
- Alperen HALICI, Özgün PARASIZ, A. Azmi YETİM, Sayılarla Türkiye’de Spor Yöneticiliği Eğitimi Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi 2020, 25(4), 299-312-
- Faik İMAMOĞLU, “Fonksiyonel Açıdan Spor Yönetiminin Anlam ve Önemi”, Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 1, (22,32) Ankara 1992.
- Ferhat GÜNDOĞDU, Hakan SUNAY, Spor Yöneticisinde Olması Gereken Nitelikler Üzerine Bir Araştırma Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi (Gazi BESBD), XI (2006), 2: 53-68
- Hakan SUNAY. (1998) Spor Yöneticilerinin Nitelikleri ve Eğitimi, Gazi Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi Say:1,s:63, Ankara
- Hakan SUNAY, M.Murat BOZ, Pembe GÜRBÜZ Türkiye’de Spor Yöneticisi Yetiştiren Üniversitelerin Lisans Programlarının Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi, Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi (Gazi BESBD), VII (2002), 1: 56 – 66
- Hakan SUNAY, (2002). Türkiye’de Sporun Yaygınlaştırılması Kapsamında Çağdaş Spor Yöneticilerinin Rolü ve Önemi, 7. Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi, Kongre Kitabı, s.263–271).
- Kurthan FİŞEK, Spor Yönetimi, Yazı Görüntü Ses Yayınları,1983, İstanbul, 84.
- Mutlu YILDIRIM, “Kamu Yönetiminin Kadim Paradoksu: Nepotizm ve Meritokrasi” Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı:2, Ağustos 2013
- Mustafa BAYTER, Erdinç ALACA, Spor Yöneticiliğinde Bilgi Yönetiminin Önemi, Turkish Studies – Volume 9/2 Winter 2014, p. 1781-1791, Ankara-Turke
- Ömer Okan FETTAHLIOĞLU, Sevda DEMİR, İşletme Yönetiminde Yönetsel Pandora: Meritokrasi ve Yetenek Yönetimi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015
- Ramazan GÖK, Türk Eğitim Sisteminde Liyakat (Meritokrasi) Esaslı Eğitim Yöneticiliği, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi E-ISSN:2146-5983 Yıl: 2019 Sayı: 52 Sayfa: 39-64.
- Sebahattin DEVECİOĞLU, Spor Yöneticisi Aranıyor, Erişim http://www.futbolekonomi.com/index.php/haberler-makaleler/genel/125-sebahattin-devecioglu/2463-spor-yoeneticisi-aranyor.html, 19 Kasım 2012