Uzun süre, akılcı ilaç kullanımı için rasyonel ilaç kullanımı sözcük dizisini kullandık. Sonradan, bence, Türkçemizi de doğru yansıtır ve anlaşılır bir biçimde “akılcı ilaç kullanımı” demeye başladık, bu önemli ve anlamlı kavram için. Akılcı ilaç kullanımı kavramına geçmeden önce, “ilaç nedir, hangi aşamalardan geçerek ellerimize, evlerimize ulaşır“, bunun üzerinde durmak gerekir. İlaç, yeri geldiğinde hastalıkların önlenmesinde proflaktik amaçlı, yeri geldiğinde hastalığın teşhis ve tedavisinde kullanılan çok önemli bir sağlık ürünüdür. İlaç, elbette, uzun süren yoğun çabalar sonucu ortaya çıkan bir ürün. Önce laboratuvarda etkin maddeyi / molekülü bulma işi var; sonrasında ise bulunan etkin maddeyi formülasyona dönüştürme uğraşıları. En nihayetinde, doğru ilaç biçimi ve dozaj formuyla piyasaya sürülmesi ve eczane raflarındaki yerini alması, tüketiciye ulaşması…
İki satırda çabucak özetlediğim bu işler aslında 5 aşamadan oluşuyor: Faz 1, Faz 2 a ve b, Faz 3 ve Faz 4 aşamaları sonucu ilaç, kullanıcılarının hizmetine hazır hale geliyor. Yukarıda sayılan fazlar, ağırlıklı olarak laboratuvar ve kliniklerde yürütülüyor. Ayrıca, her bir fazın ortalama süresi var. 1.5-3 yıl arasında değişiyor, bu bir çırpıda sayılan fazlar. Aslına bakarsanız, ilaç hastaların tüketimine hazır hale geldiğinde, 9-10 yıllık bir sürenin geçmiş olduğunu ve ardında büyük bir emeğin olduğu bir süreç görüyorsunuz. Öncelikle, ilacın keşfinde ve izleyen süreçteki takibinde yer alan bir sürü meslek grubu var. Sayacak olursak: Eczacılar, tıp doktorları, kimya mühendisleri, kimyagerler, biyologlar, hemşireler, şehirler arası ve hastane içi lojistiğini sağlayanlar ve teknisyenler. Ve elbette ilacın molekülüyle, formülasyonu, farmasötik dozaj biçimiyle ortaya çıkarılmasının ardında yatan o devasa teknoloji, ekipman, bina, fabrika, üretim tesisleri. Faz 4 ile birlikte lansman çalışmaları, markete / pazara girilmesi, markete girme sürecinde rol oynayan meslek grupları, işletmeciler, ekonomistler, reprezantlar (ürün temsilcileri) vb. İlacın, halka ulaştırılırken devreye giren dağıtım zincirini de unutmamak gerekir: İlaç fabrikası, ecza deposu ve eczane. Kısacası, ilaç olarak elimize aldığımız kutu, pek çok uzun çabalar ve uğraşılar sonucu biz insanlara ulaşmakta ve daha sonra vücudumuza alınmaktadır.
İlacın tüketilme sürecinde de yer alan iki önemli meslek grubu dikkatimizi çekmekte: Hekimler ve eczacılar. Hekimler (bu gruba diş hekimleri de dahil elbette), hastalığı hastalarında teşhis ederken veya ettikten sonra ilacı yazmaktalar. Koruyucu (proflaktik) amaçlı olarak da ilaçları reçete etmekteler. Örneğin çocuk hastalıkları aşıları, grip aşısı, kuduz aşısı vs gibi. Aslında, hastanede yatarak tedavi gören hastalar için bir meslek grubu daha var ki ilaca eli değen, onlar da hemşireler. Peki, bu üç meslek grubu akılcı ilaç kullanımındaki rollerini layıkıyla oynayabiliyorlar mı acaba ülkemizde? Üzerlerine düşen görevlerin ne kadar farkındalar? Ve hastaların sağlık bakım hizmetlerinde onların hiç rolleri yok mu? Tüm sorumluluk sağlık bakım ekibinin mi üzerinde? Ya da sağlık profesyonellerinin mi üzerinde olmalı tüm yükümlülükler, akılcı ilaç kullanımı sürecinde? Siz bunları düşünedurun. Ben de bu arada, ilaç kullanımını ilk başlatan meslek grubu olan doktorlarla işe başlayayım.
İlacın tüketilmeye başlaması, aslında hekimle başlayıp hasta ile nihayetlenen bir süreç. Her şey hekimin hastasını muayenesi sonucunda eline kalemi alıp (ya da bilgisayar klavyesine geçip), reçete kağıdına (veya bilgisayar ekranına) ilacı yazmasıyla başlar. Dikkatli ve özenli bir muayeneden sonra eline inisiyatifi alır hekim ve yine detaylı ve çok yönlü düşünerek hastaya şifa ve sağlık verecek ilaç / ilaçları yazmaya başlar. Yazarken de bir taraftan anlatır; kimi zaman da reçeteyi yazıp bitirdikten sonra kullanım tarifini yapar ilacın. Zira 2×1, sadece günde iki defa bir tablet / kapsül, şurup ölçeği almak ya da deriye sürmek değildir. Bu ilaçların aç, tok karnına ya da yemekle birlikte alınması, ilaçtan istenen optimum faydanın sağlanması için çok önemlidir. Doktor aklına ne tür bilgi geliyorsa, hastasına aktarmalıdır akılcı ilaç kullanımı adına; ilacın vücutta etkileri, diğer ilaç(lar), besin, hastalık(lar)la etkileşmeleri, kullanırken dikkat edilmesi gerekenler, sakınılması lazım gelenler… Hepsini hastasının yüzüne bakarak ve sıklıkla göz teması kurarak anlatmalıdır. Ayrıca hastasını dikkatle dinlemelidir. Hastaya değer verdiğini hastasına hissettirmelidir de. Tüm yoğunluğuna karşın, güler yüzle karşıladığı hastasını yine güler yüzle yolcu ederken, sormak istediği, aklına takılan bir nokta olup olmadığını mutlaka yoklamalı, sorgulamalıdır.
Hekimin yanındayken hastaya düşen sorumluluk nedir peki? Bir hasta doktoruna, bir kere tüm samimiyeti ve açıklığıyla hasta hikayesini, önemli kısımları atlamadan vermelidir. Doktoruyla arasındaki güveni kurmak, doktor kadar hastanın da sorumluluğudur ne de olsa. Hasta, hekimine hastalığı, ilacıyla ilgili aklına takılan her konuyu çekinmeden danışmalıdır. Anlamadığı bir yer olursa mutlaka sormalıdır. Hekimin kendisine söylediklerini, yaptığı ilaç kullanım tarifini dikkatle dinlemelidir.
Hasta, hekimin reçetesiyle beraber eczaneden içeri girdiği andan itibaren de, eczacının sorumluluğu başlar. Eczacı öncelikle reçeteyi dikkatle incelemeli, doktorun istemeden gözden kaçırdığı bir nokta varsa (doz aşımı, ilaç etkileşmesi, vb), derhal doktor ile iletişim kurarak durumu bildirmeli ve reçetenin düzeltilmesini sağlamalıdır. Ayrıca, fakültesinden mezun olurken ettiği yemine sadık kalarak, karşısındaki hastanın din, dil, ırk, cinsiyet, sosyal sınıf farkını gözetmeksizin hastasına akılcı ilaç kullanımı adına bildiği tüm bilgileri aktarması elzemdir. Bununla birlikte, akılcı ilaç kullanımı süresince eczacı tarafından kontrol edilmesi gereken 9 doğru, hiçbir zaman unutulmamalı ve atlanmamalıdır:
- Doğru hasta
- Doğru ilaç
- Doğru doz
- Doğru zaman (aralıkları)
- Doğru veriliş biçimi / yolu
- Doğru neden / teşhis
- Doğru dokümantasyon
- Doğru hasta eğitimi
- Doğru yanıt / cevap
Şimdi, bu dokuz doğruyu biraz açacak olursak, doğru hasta başlığı altında eczacı tarafından ilk olarak hastanın kimliği ve reçete eşleştirilmelidir. Yani, reçeteyi getiren aynı zamanda reçete sahibi midir; yoksa sadece asıl reçete sahibinin bir yakını mıdır? Bu aşamada, eczaneye elinde reçete ile gelen kişiden, gerekirse kimlik doğrulaması bile istenebilir.
İkinci aşama olan doğru ilaçta, reçetenin kontrolü yapılmalı, hastaya alerjisi / alerjileri bulunup bulunmadığı sorulmalıdır.
Doğru doz aşaması ise doz kontrolü, gerekirse doz hesaplama ve ilacın dilüe edilmesi gibi işlemlerden oluşur.
Dördüncü aşamada, yani doğru zamanda, ilacın gün içinde ne sıklıkla kullanılacağı üzerinde durulmalıdır.
Beşinci aşama, ilacın biçimi (farmasötik biçim) ve kullanılış yoludur (oral, iv, im, vb). Hastalar her zaman aynı eğitim düzeyi ve aynı bilgi düzeyine sahip olmadıklarından, ilacın doğru kullanılış biçimini onlara anlatmak, ilaçtan istenen / beklenen fayda düzeyinin sağlanması için son derece önemlidir. Zira hastaların kimi zaman inhalerleri boğazdaki hedeflenen yerden çok dışarıya sıktıkları, makattan kullanılması gereken bazı ilaçları oral yolla, yutarak aldıkları bilinen bir gerçektir. Bu yanlış kullanım biçimlerinde ilaç elbette boşa harcanmakta olup hastaya etkisi sıfırlanmaktadır. Ayrıca, hastanın kimi zaman ilaçlarını ağızdan kullanırken nötr bir madde olan su yerine alkollü içkiyle, maden suyu, çay, süt, kahve ve bazen greyfurt suyuyla da aldıklarını biliyoruz. Bunların son derece yanlış ilaç kullanımı biçimleri olduğu, olası besin – ilaç etkileşmelerinin yanı sıra hastaya yeri geldiğinde, ilaç-ilaç, ilaç – hastalık etkileşmeleri de onun anlayacağı biçimde anlatılmalıdır.
Altıncı aşama, hastanın aldığı teşhis doğrultusunda, reçeteye yazılmış olan ilaca ihtiyacının saptanmasıdır. Hastanın bu aşamada, tüm geçirmiş olduğu hastalıklarının ve kulanmış olduğu ilaçlarının hikayesini doğru biçimde almak gereklidir.
Doğru dokümantasyon yedinci aşamadır; doğru ilaç kullanımında ve bu aşama hastaya verilen ilacın, ne tür bilgiler ve kullanım tarifleriyle sunulduğunun kaydedilmesidir.
Sekizinci aşama doğru hasta eğitimi olup, hastanın kendine özgü gereksinimlerine göre hastaya ilaç kullanımı eğitiminin verilmesini içerir. Ayrıca, hastanın ilaç kullanımını doğru biçimde anlayıp anlamadığının kontrol edilmesi, kendinde ilacın etkilerini nasıl gözleyeceği ve gerekirse bildireceğinin benimsetilmesi de bu aşamada eczacı tarafından sağlanmalıdır.
Sonuncu aşama, doğru yanıttır. Bu aşamada, eczacıya yine şöyle önemli görevler düşmektedir: İlacın terapötik etkilerinin olası yan ve advers etkilerinin / etkileşmelerinin kontrol edilmesi, etkilerin hem hasta açısından hem de eczane personeli tarafından izlenmesi için planlama yapılması.
Yukarıda sayılan bu dokuz doğru ilaç kullanımı kavramının eczacı tarafından harfiyen yerine getirilmesi, “akılcı ilaç kullanımı”nda hasta için beklenen rehber olması açısından son derece önemlidir.
Tabi tüm bunları yaparken, eczacı, hastayla yakından ilgilendiğini belli etmeli, hastasına hissettirmeli, onun aklına takılan ya da anlamadığı soruları sormasına zemin hazırlayan ortamı sağlamalıdır. Hastasını, akılcı ilaç kullanımında çok önemli bir konu olan etkin dinleme teknikleriyle dinlemelidir. Çünkü, hastayı iyice dinlemeden onun derdine çare olmak mümkün değildir. Hastaya verdiği bilgilerden sonra aklına takılan bir konu olup olmadığını sormalıdır. Eczacı hastası (ve hasta yakını) eczanesinde olduğu sürece güler yüzünü de eksik etmemelidir. Çünkü, hasta eczaneye ulaşana kadar kim bilir ne zorluklarla (rahatsızlık veren semptomlar, hastaneye / doktora ulaşmada zorluklar, uzun kuyruklar, beklemeler, muayene sonucu konulan teşhis, kalabalık bir toplu taşıma aracıyla en nihayet eczaneye ulaşım) karşılaşmıştır. Hastasını eczanesinden yolcu ederken, ilk karşıladığındaki nezaket ve güler yüzü tekrar göstermelidir.
Akılcı ilaç kullanımında üçüncü bir taraf olan hasta, her ne kadar pasif rolde görünse de, bir doktor ve eczacı kadar önemli roldedir. Doktor ve eczacının hastayı başta kazanması lazımdır ki, ilaç hasta tarafından akılcı biçimde kullanılsın ve istenen tedavi çıktılarına ulaşmak mümkün olsun. Hasta, eğitim düzeyinden bağımsız, hem doktorunu hem de eczacısını tedavisinin her aşamasında can kulağıyla dinlemelidir. İlacını doğru dozda, doğru kullanılış ve saklanış biçimiyle tüketmek tamamen hastanın sorumluluğundadır. İlaç kullanımı sürecinde anlamadığı, aklına yatmayan her türlü konuyu hekimine, eczacısına sormalı ve danışmalıdır. Hasta, çekingen davranmadan ve tedirgin olmadan ilacını, ne işe yaradığını, vücudunda nasıl etki gösterdiğini, ilaca ilişkin ne tür yan veya advers etkiler gözlemleyebileceğini en iyi şekilde öğrenmeli, bilmelidir. İlk bilgi kaynağı internet, sağlık personelleri tarafından doğrulanmamış veya önerilmemiş web sayfaları asla olmamalıdır. Akılcı ilaç kullanımına ilişkin en doğru bilginin, her zaman hekim ve eczacısında bulunacağını daima hafızasında tutmalıdır.
Herkese ilaçlarını akılcı kullanması ve sağlıklı günler yaşaması dileklerimle.
19 yorum
Güzel bir konu…
Çok güzel ve anlaşılır bir yazı olmuş sevgili hocam. Ek olarak Hastanın üzerine düşen bir görevin de yan etki bildirimi olduğunu düşünüyorum. Yaşadığı yan etkiyi eczacıya bildirmeli, eczacı da ilgili formu doldurup bakanlığa ve firmaya iletmeli. Böylece yan etki kontrolü daha düzenli yapılabilir ve öngörülmeyen yan etkiler de tespit edilmiş olur. Buradaki en önemli pay hastaya, ikinci olarak da eczacıya aittir.
Sayın Uzm. Ecz. Zahide Merve Öndül, benim gözden kaçırmış olduğum, ilacın yan etkisinin hasta tarafından gözlemlendiğinde, sağlık personeline (eczacı, doktor, hemşire) ve sağlık personelinin de konuyla ilgili kurum, kuruluşlara bildirim yapma yükümlülüğüne değindiğiniz için çok teşekkürler.
Sevgili Selen,
Çok akıcı ,kolay anlaşılır ve çok yararlı olduğuna inandığım bir yazı olmuş.Gönülden kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.Sevgilerimle.Ecz.Hilmi Şener
Sayın Ecz. Hilmi Şener,
Ankara Eczacı Oda’mızın eski başkanlarından biri olarak yazımı okumanız ve dönüt vermeniz beni çok mutlu etti. Sağolun.
Sayın Prof. Dr. Yaşar Bilge,
Sağolunuz.
Saygıdeğer hocam çok akıcı ve herkesin anlayacağı bir yazı olmuş emeğinize kaleminize sağlık.
Sayın Tuğrahan Çil,
Siz eczacı teknisyenlerinin /teknikerlerinin akılcı ilaç kullanımında lojistik bağlamında ve eczacının sağ kolu olarak çok önemli bir konumunuz var. Dolayısıyla yorumunuza en içten teşekkürlerimle.
Bir hasta olarak bana düşen rolü daha iyi anladım. Yazı ve paylaşım için çok teşekkürler…
Sayın Murtaza Demir,
Hastalar, akılcı ilaç kullanımındaki en önemli role sahip kişilerden yazımda değindiğim gibi. Kaldı ki, hepimiz yaşamlarımızın kestiremediğimiz dönemlerinde hasta oluyoruz sağlık personeli olsak bile 🙂 Yorumunuz için çok teşekkür ediyorum.
Ellerinize saglik sayın hocam. Çok doyurucu , güzel bir yazı olmuş. Çok faydalı hepimize. Tebrik ederim. Değerli bilgikerinizden bundan sonra da faydalanmak isteriz. Devamını isteriz. Tkrr tşk ve tebriklerimle sayın hocam
Çok keyifli, akıcı bir yazıydı. Emeklerinize sağlık.
Sayın Uzm. Eczacı Faide Usluer,
Dönütünüz için çok teşekkürler.
Elinize sağlık Hocam. Eminim ki hem öğrencilik hem de meslek hayatımda işime yarayacak bu bilgileri böyle net özet şeklinde bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederim ve bizi hep aydınlatanlardan olmaya devam etmenizi temenni ederim.
Teşekkürler Azize, yazımı okuyup dönüt vermen, ne güzel! Fakültemizin çalışkan bir öğrencisisin. İleride de eczacılığın kendine seçtiğin branşlarından birinde (hangisi olursa olsun), başarı sağlayacağına inancım tam.
İlaç kullanımınım akılcı olması çok önemli bir konu gerçekten. Maalesef bu konuda daha çok yol almak lazım. Bu konuyu gündeme getirmeniz çok değerli bir katkı sunuyor.
Sayın Selen Hocam, yazınız, bir ilacın geliştirilmesinde, AR-GE çalışmalarından başlayıp kullanıcıya kadar ulaşan süreçte yüklediği sorumluluklar yönünden çok değerli.
Konuyla ilgili tüm değerli görüş ve yorumlara ilave olarak, hastalıkların önlenmesi, hafifletilmesi ve tedavi edilmesi açısından daha iyi bir yaşamı sağlamak için ilaç sektöründe kamu ve özel sektör işbirliğinin (PPP) de artırılmasını önemli buluyorum. Bu işbirliğinde hedef, her iki tarafında hasta odaklı bir yaklaşım sergileyerek ilave sorumluluklar üstlenmesi, doğumdan itibaren hemen hemen her konuda, kadın sağlığından erkek sağlığına tüm kullanıcıları kapsayacak şekilde bilgilendirilmesidir.
Bu işbirliği, etkili ve verimli bir şekilde sağlanabilirse akılcı ilaç kullanımına katkı sağlayacak bir konuya daha tik atmış olabiliriz.
Sayın Prof. Dr. Hülya Çekmecelioğlu, değerli yorumlarınız için çok teşekkürler
Sayın Kaya Yurteri, dikkatle okuyup, eksikleri de siz tamamlamışsınız. Çok sağolun.