Doç.Dr. Feramuz Aydoğan bir makalesinde bireyin gelişimi üzerine “teşebbüs-i şahsi” üzerine Prens Sebahattin’in 5 kavramını açıklarken, İngiliz toplumunun deneysel tecrübelerinin daha erken yaşlarda geliştirildiğini örneklerle açıklamaktadır. Geldiğimiz toplumsal değişimin ve gelişiminin teknoloji esaslı cihazlarla daha hızlı olduğu gerçeği ile toplumu oluşturan bireylerin aynı zamanda girişken ve kendi ayakları üzerine durabilen özelliklerde olması neticesinde kalkınmışlık seviyesi o derece ilerletilmiş olacağı dikkati çekmektedir. 1980 sonralarında Osmanlı Devleti hakimiyeti coğrafyasında farklı ölçekli yerel yönetimler kendini göstermiş bunlardan bazıları hayatta kalma mücadelesi verirken bir hayli zorluklarla başa çıkamamakta ve yabancı unsurların yardımları sayesinde günü kurtarmaya devam etmektedir. Halen Osmanlı Coğrafyasında toplumsal barış sağlanamamış, bireylerin huzur, güvenlik, sağlık, ekonomik ve eğitim sorunları bu coğrafyadan göç dalgasını hızlandırmış, inşa edilen İslam Kültür ve Medeniyeti harici unsurlarca tahrip edilme aşamasına girmiştir. Cumhuriyetimizin kazanımları ve sahip olduğu potansiyel sayesinde, Osmanlı coğrafyasında meydana gelen kaos, kargaşa, huzursuzluk dahili sosyal hayatımızda Diyanet İşleri Kurumu’nun sahip olduğu birleştirici, paylaşımcı değerler üzerinden toplumsal barış sağlanmış, harici zararlı unsurların faaliyetleri kendilerine zemin bulamamıştır. Dolayısıyla ülkemizde var olan barış, huzur ve güvenlik için gerekli manevi destek “Diyanet Kurumu Başkanlığı” tarafından ülkenin her bir kösesindeki bireye kadar bu bilincin oluşmasını sağlamıştır.
05 Eylül 2024 günü %87’isi 242 milyon Müslüman nüfuslu olan Endonezya’yı ziyaret eden Papa Francis, Endonezya İstiklal Camii Yüksek İmamı Nasaruddin Umar’ın elini öpüyor, bu kapsamda Endonezya ile “Çevre Kirliliği” ve “İklim Değişikliği”, “İnançlar arasındaki birlik”, papanın gezisinin ana temasını oluştururken, “insanlık uğruna dini uyum” üzerine fikir alış verişlerinde bulunuyor.
Günümüz tüm insanlığın ekmek, su ve gıda kadar önemli bir ihtiyacı haline gelen toplumsal barışın felsefi ve manevi boyutunu yukarda bahsettiğimiz “Diyanet Modeli” uygulaması ile çözüme kavuşturulacağı bariz kendini göstermektedir. Diyanet İşleri Başkanlığın görevi, “İslâm dininin inanç, ibadet ve ahlâk esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek” şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin, komşu coğrafyalarımızda Irak, Suriye, Yemen, vb. gibi yerlerde devam eden kaos ve huzursuzluğun başlıca nedenlerinden birisi, Osmanlı Devleti Hakimiyetine müteakip böyle bir Diyanet Modellerinin olmamasından müntesip toplumun bireylerini kaynaştırıcı bağ oluşmamış ve harici zararlı unsurların oyunlarına açık alan halin gelmişler ve sonunda huzur ortamını kaybetmişlerdir. Kısaca Diyanet Modeli, Azerbaycan, Türkmenistan, Kosova, Tunus, Yemen, Cezayir vb. tüm ülkelerde uygulanırsa geleceğin yeni nesillerini en iyi şekilde kardeşçe eğitmiş olacağız ve güçlü yarınlara kapıları açmış olacağız. Elbette uygulanacak Diyanet Modeli için gerekli alt yapılar (Yeni Nesil İmam Hatip Liseleri, her Mahalle ve beldeye Camii inşaatları, Kur’an Kursları vb.) hazırlanmalıdır.
Toplumsal barışın inşasında ülkemizde “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın toplumun bütünlük ve sağlıklı iletişiminin sağlanmasına yönelik yapmış olduğu kuvvetlendirici bağ sayesinde ülkemiz tüm dünya coğrafyalarına örnek birer sosyal düzen timsali haline gelmiştir. Sahip olduğumuz bu timsal uygulama diğer Türki Cumhuriyetlere, Osmanlı Devleti Coğrafyasındaki kültürlere, Afrika, Asya ve diğer tüm uluslara uygulanabilir bir “özgün model” olarak tanıtılarak dünyadaki bütün sorunlara çözüm bulma imkanını vereceği öngörülmektedir. “Diyanet Modeli” günümüz Osmanlı Devleti Coğrafyasındaki birey ve toplumlarının yaşam kalitelerinin özünü oluşturan ruh ve psikolojik iyileştirmelerini de peşinden sağlayacaktır, tüm olası fitne, fesat, kaos ve yabancı unsurların ve dahili art niyetli provokasyonların önünün kesilmesini sağlayacaktır.
1 yorum
Kaleminize kuvvet sayın hocam. Çok yerinde bir tespit olmuş. İslamı temsil eden (Diyanet Modeli) kurum olmayınca, özellikle islam dini ve müntesiplerini karalamak maksatlı islamiyete ayakırı davranışlar sergileyen gruplar kurdurulmaktadır. İşid ve benzeri gruplar gibi.