Küreselleşme Olgusuna Dürbünün Tersinden Bakmak
Tarihçi ve yazar Eric Hobsbawm’ın da ifade ettiği gibi küreselleşme, bir lambayı yakmak veya bir otomobili çalıştırmak gibi tek bir eylemin sonucunda gerçekleşen bir olay değildir. Kelime anlamı, “tüm dünyayı ilgilendiren ve dünyayı kuşatan” demek olan küreselleşme, küresel düzeyde gelişen ilişkilerle ilgili bir süreçtir. Bu süreç temel etkisini, farklı milletler arasında kültürel ve ekonomik standardizasyon belirleyerek gösterir.
Küreselleşme ürünlerin, hizmetlerin, sermayenin ve emeğin dünyadaki dolaşımının önündeki engellerin kaldırılmasını içerdiği düşünüldüğünde en çok ekonomiyi etkilemekte olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte kapitalizmin, küreselleşme olgusunun ortaya çıkmasına neden olan en önemli faktör olduğu düşünülür. Çünkü kapitalizm, serbest piyasa ekonomisi kurallarını uygulayan ekonomik bir sistemdir. Öte yandan kapitalizm, ekonomik engellerin büyük bir bölümünün ortadan kaldırılmasına dayanan bir sistemdir. Bu nedenle küreselleşmenin de kapitalizme, dolayısıyla ekonomik engellerin ortadan kaldırılmasına dayandığı düşünülür.
Ancak küreselleşme esas itibariyle teknik engellerin ortadan kaldırılmasına dayanır. Küreselleşme olgusunun ortaya çıkmasına neden olan temel faktör, mesafe (ulaşım) ve süre engellerinin ortadan kaldırılmasıdır. Geçmişte metaların kullanımı yalnızca üretildikleri yerlerle sınırlıydı. Küreselleşmenin başlangıç noktasını, metaların müthiş bir hızla dünyanın her yerine taşınması oluşturdu. Coğrafi keşiflerle birlikte on beşinci yüzyılın sonunda deniz yolu ulaşımı gelişti. Dünyanın çevresi deniz yoluyla kat edilmeden önce yeryüzünü tek bir birim olarak düşünmek imkânsızdı. Bu durum üretimin de ulusötesi bir tarzda organize edilmesini mümkün kıldı (Hobsbawm, 2000).
İngiliz sosyal kuramcı David Harvey de küreselleşmeyi zaman ve mekân sıkışması olarak tanımlar. Harvey mekânın zaman aracılığıyla ortadan kaldırıldığını bu kavramla ifade eder. Ona göre mekânın zaman yoluyla yok edilmesinin birinci nedeni ulaşımdır. Çünkü saatte 16 km hıza sahip atlı arabalardan 1960’lı yıllardan sonra saatte en az 800 km hızla hareket edebilen uçaklara doğru ulaşım büyük bir gelişim gösterdi (Harvey, 2010).
Havayolu taşımacılığının gelişmesi küreselleşme sürecinde dönüm noktası oldu. Günümüzde artık mevsimlere bağlı olmadan tropikal meyveler ithal edilebiliyor. Eskiden de tahıl ticareti yapılabiliyor ancak taze çiçek ve yaş meyve ticareti asla yapılamıyordu. Deniz ve havayolu taşımacılığının ortaya çıkması ve gelişmesi yalnız ticaretin değil, üretimin de ulusötesi bir tarzda organize edilmesini mümkün kıldı. 1970’li yıllara kadar kendi ülkesi yerine bir başka ülkede otomobil üretmek isteyen şirket, bir fabrika inşa etmekle birlikte tüm üretim sürecini o ülkede gerçekleştirmek zorundaydı. Bugün artık parçaları ayrı ayrı ülkelerde üretip daha sonra bunları şirketin belirlediği bir yerde monte etmek mümkün hâle geldi. Teknik engellerin ortadan kalkması nedeniyle üretim artık ana şirketin bulunduğu devletin siyasal sınırları içerisinde organize edilmemektedir (Hobsbawm, 2000). Örneğin 1899’da Fransa’da kurulan Renault motorlu taşıtlar şirketi Latin Amerika ülkelerinden Avrupa’ya, Avrupa’dan Uzak Doğu ülkelerine kadar dünyanın dört bir yanında bulunan 38 fabrikada üretim yapmaktadır. Dolayısıyla Renault’un bir Fransız firması olduğunu nasıl söyleyebiliriz? Taşıtların bazı parçalarının fabrikanın bulunduğu yerlerde üretilmesinin mümkün hâle gelmesiyle günümüzde çok sayıda otomotiv şirketi uluslararası şirket hüviyetini kazanmıştır.
Özetle küreselleşme süreci, denizyolu taşımacılığının gelişmesiyle başlamıştır. Havayolu taşımacılığının gelişmesi bu süreci daha da hızlandırdı. Ulaşımın gelişmesiyle yalnız ticaret değil üretim de kıtaları aşan bir faaliyet hâline geldi. Öyleyse küreselleşme sürecinin başlangıç noktasını, mekân ve zaman engellerinin ortadan kaldırılması teşkil eder. Bu çerçevede düşünüldüğünde kapitalizmin küreselleşmeye neden olduğunu , başka bir deyişle küreselleşmeyi doğurduğunu iddia etmek mümkün görünmemektedir. Ancak genel kanı olarak küreselleşme sürecinin, kapitalizmin ortaya çıkıp yaygınlaşmasıyla başlatıldığı düşünülür. Kapitalizmin ortaya çıkıp kökleşmesiyle birlikte ticari engellerin büyük bir bölümünün ortadan kalktığı bilinmektedir. Ancak bu küreselleşmeyi başlatan değil hızlandıran bir neden olarak ileri sürülebilir. Zira küreselleşme başladığında kapitalizm henüz emekleme dönemindeydi.
Kaynakça
Hobsbawm, E. (2020). Yeni yüzyılın eşiğinde (Çev: İbrahim Yıldız). İstanbul: Yordam Kitap.
Harvey, D. (2010). Postmodernliğin durumu. (Çev: Sungur Savran). İstanbul: Metis Yayınları.
1 yorum
Yazı içeriği ile başlık uyumlu şekilde olmuş bu yönüyle okuyucuya bilgilendiriyor. Sonuç bölümüne gelindiğinde küreselleşmeyi kapitalizmin emekleme dönemine rastladığını belirtmek bana göre Bilimsel açıdan desteklenmesi gerekirdi. Çünkü küreselleşme kapitalizmin emekleme dönemi demek ne kadar doğru tartışılabilir, olgunlaşma döneminin başında ortaya çıkan bir sosyo-ekonomik gerçekliktir. Bu durum Fordizm ile küreselleşmenin ilişkisi kurulduğunda anlaşılacaktır.