İşe birazcık düşünerek başlıyorum
Aylık konu başlığımız fikir/düşünce… Bugün hiç bir şey araştırmadan sadece düşünerek bu yazıyı yazmak istiyorum. Yani sadece kendi düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Düşündüğümde, fikir-düşünce aslında “düş” yani hayalden geliyor. Düş ise büyük ihtimalle “uyumak” “gözlerini kapatmak” gibi bir anlamı olmalı. Hatta düşmekte bu kökten geliyor olabilir. Yada tersi… Birazcık kelimenin kökenini düşündükten sonra… Düşünmeye devam edip; bunu yazıya dökmek istiyorum.
Biraz daha düşünelim
Düşün veya fikir bir somutlaştırım veya eylem öncesi soyut olarak yapılan ve somutlaştırma/eylem öncesi en önemli aşamadır. Düşünmenin insana özgü olduğu gibi bir kanı vardır. Ancak bütün canlıların (bakteri hatta virüslar bile) düşünebildiği ve buna göre karar verdiği birazcık kafa yorulduğunda anlaşılabilir. Bakteri ve virüslar piko veya angstrom seviyesinde molleküler yada nanometrik parçacılar üzerinden düşünürken, insan beyni de benzer bir süreçle düşünür ve düşündüklerini eyleme dökmek veya dökmemek üzere hafızasında tutar. Sosyal hayvanlar (insanları da içerir) bu düşündüklerini eyleme dönüştürerek, bazen vücut hareketleri ile eyleme ve işe dönüştürürler. İnsanın ise fikirlerini eyleme dönüştürmeden önce konuşarak ve tartışarak hatta danışarak şekillendirme, geliştirme ve daha iyi bir fikir ortaya çıkarma özelliği vardır.
Fikir bir kişinin aklında ise o fikir ölüdür
Fikirler bir kişinin zihninde ise yok sayılabilir. Çünkü telepati yeteneğimiz bulunmamaktadır. Aslında bu yetenek var… Yazmak ve okumak… Siz benim yazdıklarımı okuyarak bir nevi telepati yapıyorsunuz. Aslında bazen merak da ediyorum. Acaba düşünürler veya sanatçılar kendileriyle birlikte ne gibi düşüncelerini de alıp gittiler. Keşke bilebilseydik.
Fikirlerin demokratik ortamlarda paylaşılması, teknolojik cihaz, sosyal medya ile yayılması yada yontulması gereklidir. Her güzel fikir aslında güzel olmayabilir. Bazı güzel fikirler ise o şartlarda uygulanabilir de değildir.
Hayvanlar alemine biraz geri dönüp düşünelim
Yani düşündüğüm kadarıyla insanı hayvandan ayıran şey düşünmesi veya sosyal bir hayvan olması değil; fikirlerini kelimelere ve yazıya dökerek başka insanlara iletmesi ve bu fikrini/düşünü, eyleme dökmeden önce, geliştirebilmesidir. Yabancılar buna “brain storm” diyor. Türkçe çevirisi de tam karşılığı “beyin fırtınası” veya “gri madde fırtınası”…
Anatomi olmadan olmaz
Bildiğiniz gibi beynin bütün bölgeleri düşünme ve hayal etme üzerine evrimleşmemiştir. Sadece Frontal/ön-alın lobtaki gri madde bölgesi düşünmeden sorumludur. İşte memeliler arasında çok gelişmiş frontal kortekse sahip canlı insandır. İnsan bu nedenle çok ileri düzeyde düşünebilir, düşündüklerini beyninde somutlaştırabilir ve bunu eyleme, işe ve somut nesnelere dönüştürebilir. Fikrin en güzel somutlaşmış hali sanattır. Bu nedenle bilinçli bir şekilde müzik, resim, opera vb. yapabilen tek hayvan da insandır. İnsanı hayvandan ayıran şeylerden birisi düşünmesi ve bunu sanatlaştırmasıdır.
Frontal bölgede sağlıklı düşünme için serotonine ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanın psikolojik baskı, çevresinde olan kötü olaylar frontal bölgedeki serotonini tüketir ve sağlıklı düşünme olmaz. Bu noktadan sonra artık beynin alt bölgeleri düşünmeden eylemler yapmaya başlar. Gergin gerilmiş, kışkırtılmış toplumlardaki ve insanlardaki şiddete meğil de bu yüzdendir. Toplumu germe-gerilim toplumdaki bireylerin sağlıksız bir şekilde düşünmesine ve eyleme geçmesine buda toplumsal şiddetin artmasına neden olur. Ekonomik buhran dönemleri de bu olumsuz koşulları sağlar.
Biraz daha düşünmek
Düşünme denince akla teorik gelir. Teorik bilgi bir konu hakkında işe veya pratiğe dökülmeden önceki aşamasıdır. Bilimde teorik bilgi çok önemlidir. Hatta pratik kadar önem taşır. Bu konu açıldığında hemen aklımıza Albert Einstein gelir veya Erdal İnönü… Düşünerek evreni çözümlemek…
Düşünme beşeri ve veteriner hekimlikte de büyük öneme sahiptir. Önce herşeyi kafada bitirmek ve bir sonuca bağlamak; düşünürken ortaya çıkan aksaklıkları çözmek için tekrar düşünmek ve bunu somutlaştırmak bir hayvanı veya insanı sağlığına kavuşturmak veya hayata bağlamak anlamına gelir. Hekimlikte tabi ki pratik teoriden çok daha önemlidir. Eğer düşüncenizi veya beyinsel becerilerinizi pratiğe dökemiyorsanız hiç bir önemi yoktur.
Zaten birçok alanda da öyledir. Düşünmek herşeyin başlangıcıdır. Ancak düşündüğünüzü paylaşıp, geliştirip eyleme dökemiyorsanız. Sadece filozofi yapmış olursunuz. Bunun da topluma bir faydası olmaz.
Düşünüyorum öyleyse varım demekle de var olunmaz. Düşünmek ve somutlaştırmakla var olunur. Aynı bir sanatçının yaptığı gibi… Toplumları geliştiren ise düşünmek değil düşündüğünü barışçıl bir şekilde paylaşmak ve eyleme dökmeden önce bunu şekillendirmek ve toplumun yararına dönüştürecek şekilde evrimleştirmektir.
Sürçü lisan ettiysek af ola…
Bilim düşün somutlaşmış halidir.
Bilimle kalın hoşça kalın.