Aralık 2019’un sonunda Çin Hükümeti tarafından açıklanan ilk Covid-19 vakasının ardından, salgın önü alınmaz bir şekilde tüm dünyayı etkisi altına aldı. İnsanlık tarihi boyunca toplumları en çok etkileyen veba, kolera, tifüs, çiçek, ebola ve grip salgınlarında olduğu gibi Covid-19 salgını da yaşamın her alanında köklü değişimleri zorunlu kılan etkiler oluşturdu. Virüsün kaynağı, bulaş yolları, ülkelerin açıkladıkları vaka sayılarının gerçeği yansıtma durumu, tanı, tedavi süreçleri ve seçenekleri, konu hakkında devam eden araştırmalar, hatta kişisel koruyucu malzemelerin üretimi ve temini gibi birçok husus, ülkelerin günlük yaşamlarının ve siyasi ilişkilerinin merkezinde yer alan en önemli gündemler oldu.
Ülkemiz özelinde Sağlık Bakanlığının ocak ayında Koronavirüs Bilim Kurulu’nu kurması ile başlayan önlemler dizisi okulların, üniversitelerin eğitimlerini çevrimiçi/uzaktan eğitim modellerine dönüştürmesi, esnek mesai ve kamuya açık alanlara ilişkin düzenlemelerle devam etti. Tüm bu önlemlerdeki temel amaç, sosyal etkileşimi azaltarak virüsün yayılmasını önlemek, yani toplumun sağlığını öncelemekti. Sağlığı öncelemek çok temel bir ihtiyaç olarak “hayatta kalma, yaşama” amacına yönelikti. Bu önlemler bir anda insanların temel ihtiyaçlarını temin etmekten başlayarak yaşamın çeşitli alanlarına ilişkin alıştıkları tüm davranış, yol, yöntem ve araçlarını değiştirmelerini zorunlu kıldı.
Bu sarsıcı etki, herkes gibi akademisyenleri de öncelikle kendilerinin ve sevdiklerinin güvende olma ve sağlıklı kalabilme gereksinimlerini karşılamaya yönlendirdi. Ancak genel popülasyondan farklı olarak uğraş alanı eğitim ve araştırma yoluyla sorgulama yapma, problem çözme, bilgi ve teknoloji üretme olan akademisyenler, bu süreçten başkaca etkilendiler.
Pandemi ile birlikte eğitim-öğretimin çevrimiçi/uzaktan yöntemlerle verilmesi, akademisyenlerin planlamalarına ara vererek zamanlarını ve enerjilerini bu yeni yaklaşımlarla derslerini tamamlamaya yönlendirdi. Bu durum, akademisyenler için hem bir engel oluşturdu hem de geçmişte olmadığı kadar hızlı bir dönüşümle, kendi alanları için yeni öğretim yöntem ve tekniklerini, ölçme-değerlendirme yöntemlerini keşfetmelerini, eğitim teknolojilerini kullanmayı öğrenmelerini ve bu yeni yöntemleri test etme fırsatı bulmalarını sağladı.
Pandemi; araştırma, proje, yayın yapma ve bilimsel çıktıları paylaşma konularında bazı engeller oluşturmasına rağmen yeni fırsatlar da getirdi ve bir dönüşüm yarattı. Kurumların aldıkları radikal kararlar doğrultusunda üniversitelerin ve araştırma laboratuvarlarının kapatılması, saha araştırmalarının yapılamaması, seyahat kısıtlamalarına bağlı araştırmaların başlatılamaması veya sürdürülememesi, doktora ve doktora sonrası araştırmacıların eğitimlerinin durma noktasına gelmesi, araştırma uygulama izinlerinin durdurulması, kongre, sempozyum gibi etkinliklerin ertelenmesi / iptal edilmesi, belirsizliklerin oluşturduğu zihinsel yorgunluk, pandemi nedeniyle yaşanan stres, anksiyete ve bakıma muhtaç aile üyelerine zaman ayırma bu dönemdeki en önemli engeller ve baş edilmesi gereken zorluklardı.
Öte yandan pandemi ile mücadele etmede sağlıktan ekonomiye tüm bilim alanlarında yeni bilgi, yöntem, teknik ve teknoloji üretme ihtiyacı belirgin hale geldi. Hükümetler, uluslararası ve TUBİTAK gibi ulusal fon kaynakları, il kalkınma ajansları gibi bölgesel otoriteler, sivil toplum kuruluşları bu alanda yapılacak çalışmalara kaynak ayırdı, yeni çağrılar açtı. Bu çalışmalar arasında özellikle güvenli tanılama, aşı ve en etkili tedaviyi bulma, adeta ülkeler arasında “kim erken bulacak” yarışmasına dönüştü. Bu da konu alanındaki bilim çalışanlarını ulusal ya da evrensel düzeyde birlikte çalışmaya, işbirliği yapmaya teşvik etti. Yeni proje çağrılarının prosedürlerinin normal zamanlara göre daha az olması araştırmacıları cezbetti ve proje başvuru sayıları arttı. Dergiler Covid-19 yazılarına öncelik verdi, özel sayılar basıldı ve bu alandaki bilimsel bilgilerin yayımlanması daha hızlı oldu. Meslek örgütleri güvenli uygulamalara ilişkin rehberler, protokoller ve standartlar geliştirerek hizmete sundular.
Bilimsel kongre, sempozyum, kurs gibi programlar başarılı bir şekilde sanal ortama taşındı. Bu da kongre merkezlerinde yapıldığında çeşitli kısıtlar nedeni ile (yüksek maliyet, vize, zaman, seyahat engelleri vb) katılamayan akademisyenlerin kongrelere katılabilmelerine olanak sağladı, böylece daha yüksek sayıda katılımcıya ulaşabilme fırsatı oluştu. Elbette kongre merkezlerinde yapılan kongrelerdeki insan insana etkileşimin tadı sanal kongrelerde hiçbir zaman olmayacaktır. Ancak bu sanal kongreler bilgiyi bugün olduğundan daha hızlı, daha ekonomik ve daha fazla kişiye ulaştırmak bakımından iyi bir seçenek olacaktır. Kanımca, yaşam normale dönse de bu tarz bilimsel etkinlikler hibrid modellerle devam edecektir.
Pandeminin oluşturduğu diğer bir akademik fırsat, akademisyenler için çok zaman alıcı olan seyahatlerin ortadan kalkması oldu. Yıl içerisinde seyahatlerin ve eve kapanma ile birlikte özellikle büyük şehirlerde yolda geçen zamanın oluşturduğu zaman kaybı ve işyerindeki bölünmelerin ortadan kalkması akademisyenlerin makalelerini, raporlarını yoğunlaşarak yazmaları için fırsat oluşturdu. Yeni projeler üzerinde düşünme zamanı sağladı. Örneğin bu süreç, sağlık bilimlerinde uygulamalı araştırmalara getirilen bazı kısıtlamalar nedeniyle derleme, sistematik inceleme ve meta-analiz türü yayınlar yapabilmek için iyi bir dönem oldu.
Özetle, tarihteki diğer örnekler gibi, Covid-19 pandemisi bilim üretmeyi biraz sarstı ancak çok önemli değişimleri ve gelişmeleri beraberinde getirdi. Elbette bu krizden insanlık yararına değer üretenler; buna hazır olan ülkeler, kurumlar ve akademisyenler arasında yukarıda sıraladığım konulara kafaca hazır olanlar olacaktır. Covid-19 konusunda bilimsel araştırmalarına devam eden Dr. McIntosh’un, “Koronavirüslerin araştırmacıları birçok yönden şaşırtmaya devam edeceğine” dikkat çeken cümlesi, bu alanda yapılacak çalışmalar için yürünecek yollar olduğu şeklinde yorumlanmalıdır. Bunun tersi ise akademisyenlerin krizleri fırsata çevirme becerileri, kaynak yaratma potansiyelleri, güçlü işbirlikleri ve motivasyonları ile virüsü şaşırtacak sonuçlar elde etmeleridir.
“Her sorun kendi içinde bir fırsat saklar ve sorun fırsatın yanında cüce kalır.” (Benjamin Franklin)
4 yorumlar
Akademik bakış açısı ile pandemi süreci ancak bu denli güzel özetlenebilirdi.
Çok yerinde bir değerlendirme olmuş. Elinize sağlık.
Kalemine sağlık kıymetli Ayişe.
Hocam çok bu dönemde yaşanılanları çok güzel anlatmışsınız. Emeğinize, kaleminize sağlık.
Saygılar