Uzun zamandır uyuyamıyorum ben. Öyle bir iki günlük mesele değil, yılların uykusuzluğu bendeki. Koyun saydım olmadı, ışık geçirmez perde aldım olmadı, yatmadan süt içtim yine olmadı. Ne yaptım, nasıl aramız bozuldu uykuyla, bilmiyorum. Aslında biliyorum biliyorum da pek hatırlamak istemiyorum. Hastane koridorlarında yitirdim ben uykumu, çalışan hemşire sayısının yetersiz olduğu uzun nöbetlerde bozuldu aramız. Bir gün evde uykuyla buluşsak, ertesi gün yine uzak kaldık birbirimize. Hem sadece o da değil. Uykumun bir kısmı, acil kapısında teselli ettiğim hasta yakınlarının göz yaşlarına karışıp aktı, bir kısmı ölen hastalarımın son nefesiyle buharlaştı, bir kısmını da yoğun bakımda uyuması gereken hastalara ben bağışladım. Derken uykum hepten kaçtı benim.
Aramıza bir soğukluktur girdi işte. Ya hiç uğramaz oldu ya da birkaç saat uğradı fark etmedim bile. Ama o da bilmiyor onunla buluşmadığım gecelerde neler olduğunu. Karın ağrısıyla gelen çocuğun ağrısı böyle bir gecede dindi mesela. Doğum sancısı tutan kadın uyku ile buluşmadığım bir gecede doğurdu nur topu gibi bebeğini. Soğukta kalan tır şoförünün kolunu donmaktan böyle bir gecede kurtardık. Kulağı ağrıyan bebekler, tansiyonu yükselen yaşlılar hep uykuyla buluşmadığımız gecelerde şifa buldular. Üstelik sadece bende değildim uykunun o tatlı randevusuna gidemeyen, temizlikçisinden, hekimine, ebesinden, ambulans şoförüne hiç kimse buluşmadı uykusuyla o gecelerde. Ne bileyim, biz uyusaydık eğer, o insanlar uyuyamazdı sadece onu biliyorum. Bir derdin pençesinde nasıl ezilir, nasıl acı çeker insan onu da öğrendim uykusuz geçen her nöbette.
Biliyorum, şimdi burada olsan “Bu sağlık çalışanları da bir gün çalışıyor, iki gün yatıyor diyorlar ama” derdin. Sanırım, onlar da bilmiyor ya da görmüyorlar kendileri için ne kadar uğraştığımızı. Çocuğu hastayken, hastanedeki çocukların şifası için çalışan hemşireyi, yılbaşı gecesi nöbette annesini aramaya bile fırsat bulamayan hekimi ve evde aile ile değil de hastanede tüm ekiple yapılan bayram kahvaltılarını… Bilseler böyle derler mi hiç.
Yine hiç uykum yok!
İyisi mi bu düşündüklerimi yazayım da vakaya giden ambulans şoförüne, poliklinikte hekime, hastanede hemşireye saldıranların, kötü davrananlarında biraz uykusu kaçsın. Belki sende o sırada gelirsin güzel uyku.
6 yorum
Kaleminize sağlık saygıdeğer hocam. Siz hep yazın lütfen , biz okuyalım 🙂
Umarım okuma ve yazmaya olan aşkımız her zaman bize eşlik eder. Çok teşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim.
Kendini mesleğine adayan kıymetli kardeşim,
Eline sağlık, problemleri bu kadar sade anlatabilmek becerini her zaman devam ettirmeni diliyorum. Sevgi ve selamlarımla.
Hocam yorumunuz yazmaya dair gücümü tazeledi, beğenmenize sevindim. Çok teşekkür ederim.
Tebrik ederim Afitap hocam okurken keyif aldım ne de güzel anlatmışsın, hemşirelerin onca fedakarlığının yanında sadece uykuya değinerek farkındalık kazandırabilir nitelikte bir yazı olmuş, umarım mesajların yerini bulabilir! Buna mesleki olarak ihtiyacımız var… Bir sağlık bakım profesyoneli olarak canımız hemşirelerin işini hakkıyla yapması, sevilip sayılması, emeğe saygılı ve farkında bir topluma bakım sunabilmesi, huzurlu, mutlu, sağlıklı ve başarılı şekilde çalışabilmesi dileklerimle…
Hocam yüreklendirici yorumunuz ve güzel dilekleriniz için teşekkür ederim. Sanıyorum ki sağlık çalışanlarının emeklerinin her platformda daha görülebilir olması gerekiyor, biz akademisyenlerin enstrümanı kalem ve yazı. Bunu kullanarak derdimizi bir nebze olsun anlatabildiysem ne mutlu bana.