Bu metinde üniversite öğrencilerinin kendini gerçekleştirme sürecinde neler yapmaları gerektiği üzerinde durulmaktadır. Buradaki kendini gerçekleştirme kavramından anlaşılan daha çok kariyer planlaması ve bir anlamda da gündelik yaşamını sürdürecek ahlaki değerlere sahip olma ile ilgilidir. İçinde bulunduğumuz dönemin yerelde yaşanan sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel sorunlara küresel düzeyde yaşanan siyasi ve ekonomik krizler de eklenince bireylerin çok fazla sorunlarla karşı karşıya kaldıkları görülmektedir. Günümüzün kaos (düzenli karmaşıklık) ve karmaşıklık (çetrefillilik hali) halinden dolayı bazı bilimciler günümüz toplumunu geç-modern, bazıları ise post-modern olarak adlandırmaktadırlar. Ben bu metinde geç-modern dönem kavramını kullanmayı tercih ediyorum. Tüm toplum kesimlerini etkileyen bu karmaşıklık gelecekteki sosyal yaşam ve kariyerlerine ilişkin endişe duyan gençler açısından daha problemli olarak algılanmaktadır. Bu metinde üniversite gençlerine yönelik tavsiyede bulunmadan önce geç-modern toplumda yaşanan sorunların neler olduğuna ve bu sorunları aşmak için nasıl bir çözüm yolunun gerekli olduğuna yönelik bilgileri Giddens, Beck ve Bauman’ın görüşleri üzerinden değerlendirerek vermek istiyorum.
Giddens (1991; 1994) ve Beck (2011), geç modern dönemin riskler ve krizlerle varlık gösterdiğini vurgularken Bauman (2017), akışkan hayatın kendisinin belirsizliklerle dolu olduğuna ve bu hayatla mücadele etmenin kaçınılmazlığına işaret eder. Modernitenin bir risk kültürü yarattığı görüşünden hareketle bireylerin karşılaştıkları sorunları aşmak için yeterli düzeyde bilgi ve donanıma sahip olmaları gerekir. Eğer sahip değillerse kendilerine bir gelecek hazırlamakta zorlanacakları kaçınılmazdır. O halde eğitim ve öğretimin kaçınılmaz olduğu günümüzde bireylerin performatif davranışlar gösterebilmeleri için çağın gerektiği bilgi ve donanımın öğrenildiği yer olan üniversitelerde öğrencilerin kendini gerçekleştirme ve geleceğe hazırlama bakımından sorumluluklarını yerine getirmeleri beklenmektedir. Bugün internet ve Google üzerinden istediğimiz bilgiye ulaşmakla üniversitede öğrenim görmek bilgi edinmek arasında farklar bulunmaktadır. Toplum ve kalkınma açısından üniversite eğitiminin önemi açıktır. İnternet üzerinden elde edilen veriler ve bilgiler ne kadar çok olursa olsun öğrencilerin üniversite yaşantılarının farklı bir deneyim kazandırdığı gerçeği göz ardı edilemez. Bu nedenle yapısal anlamda üniversiteler bir bilgi yuvası olarak çağın koşullarına uygun tarzda bir eğitim ve öğretim olanaklarına sahip olmalı ve bu koşullara göre düzenlemelidir. Bu bakımdan üniversite öğrencilerinin geleceğe hazırlanmasında devletin sorumluluğu bulunmaktadır. Öte yandan üniversite gençlerinin de kendi geleceklerine ilişkin hazırlıklar kapsamında akademide edinecekleri bilgi-donanım ve deneyimlerle bir hayat planlaması yapmaları kaçınılmazdır. Artık çağın ihtiyaçlarına göre üniversite gençlerinin gerek akademik yaşamlarında başarılı olmaları gerekse mezuniyet sonrasında akışkan hale gelen kriz kültürünü aşabilmeleri için kendi geleceklerine yön verme kabiliyeti ve gayreti içinde olmaları beklenmektedir. Bu bağlamda hem yapısal olarak hükümetlerin hem de özne olarak üniversite gençlerinin sorumluluk ve beklenti alanlarının ilişkiselliğini gözden kaçırmamak gerekir.
Bu konuda yapı-özne ilişkisine dikkat çeken Giddens (1991;1994), modern dönemden farklı olarak geç-modern dönemde ortaya çıkan yeni risklerin başta savaş olmak üzere eko-sisteme yönelik felaketler ve küresel ekonominin krizleri ile totaliter ve baskıcı süper devletlerin boy göstermesini yüksek etkili riskler olarak belirtmektedir. Günümüz yaşantısının temel problemlerini oluşturan insan ve doğanın kaybına ve zayiatına neden olan bu riskler çoğunlukla tehlikeli sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle küresel güçlerin bir oyunu haline gelen savaş, ulus-ötesi göç, yoksulluk, doğal felaketler, iklim değişikliği vb gibi olgular birbirini tetikleyen bir sorun yumağına dönüşürken (Beck, 2011), yarattığı belirsizlik (Bauman, 2017) bireylerin kendilerine sürekli yeni hayat planları yapmalarını gerektirmektedir. Sorun yumağı ve belirsizliklerin üstesinden gelmek için Giddens’in (2010) önerdiği refleksif benlik/kimlik ve yaşam planlaması tasarımları, sadece gençlerin değil aynı zamanda tüm toplum kesimlerine yönelik bir çözüm paketi oluşturma özelliği taşımaktadır. Konumuz üniversite gençliği olduğu için Giddens’ın açıklamalarını üniversite gençliği üzerinden değerlendirerek anlatacağım. Ama önce benlik ve kimlik üzerinden refleksif birey, hayat planlaması ve özgürleşim politikası kavramlarının ne anlama geldiğine kısaca bakalım.
Refleksif benlik tasarımında, birey çeşitli seçenekler içerisinde kendine bir yol açar ve bunu kendince düşünerek dönüştürmeye çalışır. Giddens’a göre (2010), refleksif benlik tasarımı, semboller, değerler, kurumlar vb. gibi soyut sistemlerin süzgecinden geçerek çeşitli seçenekler içerisinde bireyin kendine bir yol haritası oluşturması ve kendini dönüştürmeye çalışmasıdır. Böylece kişinin kendi yaşam deneyimleri, idealleri, algıları yaşam tarzı üzerinde kendi içinden, iç duyu ile düşünüp ileride göstereceği eyleme ilişkin zihinsel-dönüşümsel sonuçlara varma çabasını ifade etmektedir. Bunun için Giddens’e göre kendini gerçekleştirme ve kendine hakim olma kavramlarından hareket ederek birey, modern dünyada kendine bir “yaşam/hayat tarzı” belirleyebilir. Bireylerin bunu nasıl gerçekleştireceklerini üç boyutta değerlendiren Giddens, önce aynı platformlarda etkileşim halinde olan bireylerin konuşmasını ve çevresini gözetim ya da gözlem altında tutabileceğini belirtir. İkinci olarak yaşadıklarını rasyonalleştirme üçüncüsü ise bir davranışta bulunma motivasyonuna sahip olmadır. Bu üç unsurun anlamını şöyle özetlemek mümkündür; insanlar birbirleriyle ilişki kurabilmek için birbirlerinin davranışlarını kontrol eder, konuşmanın seyrini gözetim altında tutar, kendi davranışlarının izlerini takip eder. Gündelik yaşamda yapılan bu rutin eylemlere, davranışlarımızın bir parçası olarak nedenler bulabilir yani kendi eylemlerimizi rasyonelleştirebiliriz. Bir de bizi eyleme sevk eden motivasyonlarımız vardır. Kendimizi güven içinde hissetmek, riskleri aşmak, kısaca bizi tedirgin eden davranışları bertaraf etmek gibi. Böylece birey, refleksif olarak kendini yeniden tasarlamaya çalışırken aynı zamanda bir yaşam tarzını da inşa etmektedir. İşte bu yaşam tarzı bir hayat-planlaması haline gelerek bireysel kimliğin özneleşmesini yani değişen toplumsal kalıplara uyumunu sağlar, çünkü yaşam tarzı tam da bir refleksif olma örneğidir. Bireyin kendini her belirsizlik duruma adapte etme hali olarak yorumlanabilir. Bu ise Bauman’ın akışkan toplum anlayışına denk düşer. Sürekli kaygan bir hayat yaşayan bireylerin belirsizliklerin üstesinden gelmesinin zorlaştığı bir dönemde koşullar olgunlaştığında Giddes’ın refleksif birey anlayışı her yeni duruma uyum yapmayı gerektiren bir yaşam tarzını ön plana çıkarır.
Bir yaşam tarzı belirli alışkanlıklar ve yönelimler içeren bir bütünlüğe sahiptir. Bu durumda üniversite gençleri için hayat fırsatları yaşam tarzına ilişkin seçimleri şekillendirmede etkili olur. Dolayısı ile yaşam tarzı seçimleri hayatın sunduğu fırsatların azlık veya çokluğu ile anlam kazanır. Yaşam sürecinde bireyin/gencin önüne çıkan fırsatların çeşitliliği yaşam tarzının inşasını etkiler. Örneğin baskıcı bir durumdan özgürleşimci bir duruma geçiş, bazı yaşam tarzı biçimlerinin alanını genişletebilir. Bu bağlamda yaşam tarzı seçimleri ve hayat planlaması yalnızca eyleyenlerin/öznelerin (burada üniversite öğrencilerinin) gündelik hayatı içinde vuku bulmaz, aynı zamanda bireylerin davranışlarını şekillendirmelerine de yardımcı olan kurumsal ortamlarda da etkisini gösterir. Örneğin, üniversiteler, iş yerleri, sanat ve spor kurumları vb.
Üniversite öğrencisi için hayat planlaması, geleceğinin organizasyonunu gerektirdiğinden bireysel kimliğini refleksif olarak inşa ederken geçmişin yorumlanmasını da gerektirir. Birey, geçmiş ile gelecek arasında bağ kurarak geleceğe ilişkin hazırlık yapar. Çünkü gencin/bireyin kendini gerçekleştirme eylemi geçmiş ve gelecek arasında kurduğu bağ ile ilgilidir. Böylece insan kendi yaptığı eylemlerinin koşullarını gözeterek davranışlarını sergiler ve ayrıca Bauman’ın ifadesiyle bundan da sorumludur. Kişinin sorumluluğu başkalarını bağlamaz.
Bireyin gerek bireysel gerekse kolektif olarak kendini gerçekleştirme durumu belirli bir yaşam politikasını gerekli kılmakta ve bunun yolu ise özgürleşimci bir yaklaşımdan geçmektedir. Böylelikle özgürleşim bir yaşam politikası programının gerçekleşebilmesinin temel koşulu olmaktadır. Giddens’a (2010) göre, özgürleşimci politika, bireyleri ve grupları yaşam fırsatlarını olumsuz yönde etkileyen baskı ve kısıtlılıklardan kurtarma yoludur. Bu yaklaşım iki temel unsur içermektedir: Birincisi geçmişte bireyi kısıtlayan bağlarından kurtulmaya çalışmak ve geleceği dönüştürecek bir tutumun yolunu açmaktır. İkincisi ise bazı birey ve grupları, diğerlerinin haksız baskılarından kurtarmaktır (hak savunuculuğu çerçevesinde farklılıkları tanımaktır). Bu bağlamda özgürleşmeci politikalar aslında farklılıkların tanınması politikasıdır ve özü itibarı ile bir şeye ulaşırken, bir şeyden de kurtulmaktır, çözmektir. Bu anlamda özgürleşimeci politika ahlaken adalet, eşitlik ve katılım ilkelerini hayata geçirmeyi içerir ve sorumlulukla bağlantılıdır (Giddens, 2010, s. 262-263; Akt. Görgün-Baran, 2015)). Bu durumda özgürlük ve sorumluluk birbirini gerektirmektedir ve yaşam için iki asli unsur olarak birbiriyle ilişkiseldir. Her ikisinin de kullanımının belli bir dengede tutmak gerekir.
Yaşam planlaması ve politikası akışkan hayatın yeniden düzene sokulması anlamına da gelir. Varoluşsal açıdan yaşamı anlamlandırma böyle bir şeydir. Bu durumda üniversite gençleri için söylenebilecek tavsiyelere gelince, maddi kazanımlar çerçevesinde hem geleceğini inşa etmeyi hem de ahlaken insan olmayı imleyen davranışların kazanılmasına öncelik verilmelidir. Bu bağlamda üniversite öğrencileri ne yapmalıdır?
Üniversite Gençlerine Tavsiyeler
1)Kendimizi iyi tanımayı bilmek: Kimim, neyim, niteliklerim neler, kendime özgüven duymayı ve saygılı olmayı biliyor muyum? Ben kimim, sorusu kimliklere göndermede bulunur. Sosyal sınıf ve statü çerçevesinde kendini tanımlamayı gerektirir. Niteliklerinin (kitap okumak, disiplinli olmak vb.) ve yeteneklerinin (müzik, resim gibi yaratıcı eylemlilik halleri) farkında olmaktır. Kısacası farkındalık, kendine saygılı olmayı ve başkalarına saygı duymayı bilmek, anlamına gelir. Tüm bunlar refkelsif birey bağlamında kendine hakim olmanın göstergeleridir. Ne istediğini bilmek/ne yapmak istediğini bilmek demek, üniversite öğrencisinin kendisini tanıması demektir. Bunu Cooley ayna benlik olarak kavramsallaştırmıştır. Genç/birey toplumu kendine tutulan bir ayna olarak görür ve toplum tarafından nasıl değerlendirildiğini anlamlandırmaya çalışır. Kendini tanımada önemli bir kilometre taşıdır. Toplumla uyumun yolu bu davranışları göstermekten geçmektedir.
2)Hedef piramidi oluşturabilmek: Sosyal hayatı ve kariyer hayatı açısından nerede olmak istiyorum? Niteliklerim, yeteneklerim, bilgi ve donanımım bakımından hedef koyabiliyor muyum? Pramitsel olarak üniversiteden mezun olduktan sonra 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl sonrasında nerede olacağım ve ne iş yapmak istiyorum? Güçlü ve zayıf yönlerim nelerdir? Bu sorulardan yola çıkarak geçmiş ile gelecek arasında bağ kurup neye sahibim, neye sahip değilim, müzakeresini yaparak özgürleşimci bir hayat planı ve politikası geliştirilmelidir. Refleksif benlik ve hayat planlaması tasarımı, ahlaken bize, yapacağımız iş, her ne ise, onu en iyi biçimde yapmayı ilke edinmeyi gerektirmektedir.
3)Hobiler Geliştirebilmek: Yaratıcı yeteneklerimi ortaya çıkarmak için; kitap okuma, resim (boyama), heykel, müzik-tiyatro (bir müzik aleti çalma ve şarkı söyleme, oyunculuk vb), spor (satranç, basketbol, yüzme, masa tenisi, vb.), el becerileri geliştirme, gibi hobiler kendimi gerçekleştirmemde ne ölçüde bana yardımcı olur ve bu hobileri kendimde alışkanlık haline getirebilir miyim? Sorularını sorarak yeteneği ve niteliği ölçüsünde yapabileceklerinden asla vaz geçmemeli ve bunu yaşam boyu sürdürmeyi planlamalıdır. Hobilerimiz sağlıklı olmamızı sağladığı gibi yaşam kalitemizin de yükselmesine neden olur.
4.Tanıma-Hoşgörü ve Empati : Bu unsur, farklı kültürlerle birlikte yaşamaktan kaynaklanan bir özgürleşim politikasını gündeme almayı gerektirir. Bunun için adalet, eşitlik ve katılım ilkelerini ön plana çıkaran sorumlu birey olma halini kendime ilke edinmeliyim. Farklı kültürleri tanıma ve saygılı olma konusunda empati kurmayı becerebilmeliyim. Karşımdakinin yaşadığı ayrımcılık ve nefret söylemine ilişkin bir duygu durumunu hissedebiliyor muyum, sorusunu hayat planlamasını yapan gençler kendilerine sıklıkla sormalıdırlar. Böylece özgürleşim politikası bakımından baskıcı bağları ve kısıtlılıkları aşmayı dikkate alan bir hayat planlaması yapılmalıdır.
5.Disiplinli Olmak: Bireyin sorumluluk sahibi olması için gerekli olan temel unsur disiplindir. Üniversiteli gençin, kendi başarısı için kendisini disipline etmesi şarttır. Disiplin öğrenme mekanizmasının kaçınılmaz bir parçası olarak kural koymayı ve ilkeli olmayı gerektirir. Kural koymadan disiplin olmaz. Disiplin ile başka insanların haklarının farkına varılır. Onlara saygı ve empati göstermeyi, duygu ve düşüncelerini dikkate almayı öğrenir. Disiplin olmayan yerde diyalog, anlaşma ve uzlaşma olamaz. Disiplinli olmak ilkeli olmak demektir ve aynı zamanda gencin kendine otokontrol uygulaması anlamına gelmektedir. Bunun yolu refleksif birey olmaktan geçmektedir.
6.Gönüllülük-Gönüllü Çalışmalara Katılım: Üniversite yılları aynı zamanda hayatı tanıma ve deneyim kazanma yıllarıdır. Bu süreçte çeşitli sorunlardan dolayı mağdur oluş dezavantajlı kesimde gönüllü olarak çalışmak hayatın bilmediğimiz öteki yüzlerini görmemize neden olur. Kime yardım edebilirim? Kime, nasıl destek olabilirim? Kamusal yarar açısından topluma katkım ne olabilir? Bu gibi sorularla hiçbir maddi beklenti içinde olmadan yardıma ihtiyacı olan insanların yanında olarak deneyim kazanmak, öğrencilerin geleceklerini planlamada destek olabilir. Yaşamı anlamlandırmanın bir başka yolu insanı ve hayatı tanımaktan geçmektedir. Bu bakımından gönüllülük, dezavantajlı grupların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak bireyde önemli bir deneyim kazandırır ve yaşamdan tatmin duymayı sağlar. Bunun için üniversite topluluklarına üye olmak ya da yakın ilişki kurmak, sivil örgütlerle ve yerel yönetimlerle iş birliği girişiminde bulunmak, hayatın akışına bir katkı sunmak bireyin motivasyonunu artıran hususlar arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak; Her ne kadar yaşam plan ve politikası geliştirmek gencin inisiyatifinde bulunsa bile bunu gerçekleştirmenin kolay olmadığını unutmamak gerekir. Bu süreçte her zaman dikenli yollar olacaktır. Ama mücadeleden yılmamak, kaçınmamak gerekir. Çünkü üniversite sürecinde karşılaştığı olaylar gencin olgunlaşmasını ve ne yapacağını, nasıl karar vereceğini öğretirken aynı zamanda refleksif birey olarak hayat planlamasını geliştirmesine yardımcı olur. Yaşam politikasında önemli olan bir husus da gencin yaşam politikasını inşa ederken yapısal düzenlemelerin de uygun bir şekilde hayata geçirilmiş olmasıdır. Diğer bir ifade ile gerekli olan yatırımların devlet tarafından yapılmasıdır. Öte yandan gencin de kolektif sorumluluk duygusunu kaybetmeden bu uygulamalara yenilikler ekleyebilmesidir. Bu durum hem yapının hem de bireyin ilişkisel olarak birbirini inşa etmesi anlamına gelir. Bireysel anlamdaki eylemlilik hallerimizin kamusal olarak bizi bağladığını düşünmek ve sorumluluklarımızın bilincinde olarak akışkan hayata uyumluluk gösteren yaşam plan ve politikaları geliştirmek dileğiyle…
Yaralanılan Kaynaklar
Bauman; Z. (2017). Akışkan Modernite, (Çev. Sinan Okan Çavuş), İstanbul: Can Yayınları
Beck, U. (2011). Risk Toplumu, Başka Bir Modernliğe Doğru, (Çev. Kazım Özdoğan&Bülen Doğan), İstanbul: İthaki Yayınları.
Giddens, A. (2010). Modernite ve Bireysel Kimlik, Geç Modern Çağda Benlik ve Toplum, (Çev. Ümit Tatlıcan), İstanbul: SayYayınları:
Giddens, A. (1994). Modernliğin Sonuçları, (Çev. Ersin Kuşdil), İstanbul: AyrıntıYayınları:
Giddens A. (1991). Structuration Theory: Past, Present and Future, B.C.&D.J. (Eds.) Giddens’ Theory of Structuration: A Critical Approach,London:Routledge.
Görgün-Baran, A. (2016). Yaşam Politikası Bağlamında Gençliğin Yeniden İnşası, T.C.Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Araştırmaları Dergisi, 9(4), s.5-30.