Doğrusu bugüne kadar hemen hiç kullanmadığım bir kelime ile ilgili yazı yazmak isteği biraz da kelimenin farklı dillerdeki karşılıklarından birinin “TIP” la çok ilgili olması nedeniyle oldu. Arapça’ dan dilimize girmiş olan “istişare”, “yol gösteren” anlamına gelen “şara” sözcüğünden türemiş olup, Türk Dili Kurumu sözlüğünde anlamı “ danışma” olarak geçiyor. “İstişare etmek” ise “danışmak” olarak anlamlandırılmış. Buradan hareketle “istişare eden” “danışan”, “istişare edilinen”, “danışılan” kelimelerini de türetmek mümkün. Bu türetmelerden görüldüğü gibi “istişare” en az iki kişi arasında olmakta, danışılan kişi danışana yol göstermektedir.
“İstişare” nin “TIP” ile ilgisi Fransızca “consultation” dan okunduğu şekliyle dilimize girmiş olan “konsültasyon” kelimesi ile eş anlamlı olmasıdır. Sözlük anlamı fikir alışverişinde bulunma, danışma ve istişare olan “konsültasyon” bir doktorun kendi branşı dışında teşhis etmekte zorlandığı hastalıklar için konunun uzmanı hekimlere danışması, yardım almasıdır. Örneğin şeker hastalığı olan bir hastayı takip ve tedavi eden bir iç hastalıkları veya endokrin hastalıkları uzmanının; şeker hastalığında sıkça görülen göz problemini göz hastalıkları uzmanına, sinir sistemi ile ilgili problemleri nöroloji uzmanına danışması; ya da safra taşı ve şeker hastalığı olan hastayı ameliyat edecek olan genel cerrahın hastanın şekerinin düzenlenmesi için iç hastalıkları ya da endokrin uzmanına danışması gibi.
Altı yıllık Tıp Fakültesi eğitimini tamamlayıp mezun olan doktor “pratisyen” doktordur. Tıp konusunda vücudun anatomisi, fizyolojisi, koruyucu hekimlik ilkeleri, tanı yöntemleri, genel tedavi prensipleri ile donatılmış olarak okulu bitirir. Canlıların en karmaşık ve çoklu organ sistemine sahip olan insanlığın bir o kadar da çok hastalığı ve bunlardan korunma ve tanı yöntemleri, tedavi prensipleri vardır. İşte bu karmaşıklığın çözümü tıpta uzmanlaşma ile sağlanmaya çalışılmıştır. Günümüzde halk sağlığı, aile hekimliği, acil tıp, spor hekimliği, iç hastalıkları, genel cerrahi, çocuk hastalıkları ve sağlığı, kadın hastalıkları ve doğum, enfeksiyon hastalıkları ve klinik mikrobiyoloji, göz hastalıkları, kulak burun boğaz hastalıkları, kalp ve damar hastalıkları ve cerrahisi, göğüs hastalıkları ve cerrahisi, cilt hastalıkları (dermatoloji), fizik tedavi ve rehabilitasyon, nöroloji, beyin cerrahisi, psikiyatri, ortopedi ve travmatoloji, radyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji gibi çok sayıda ana dal ve gastroenteroloji, endokrinoloji, hematoloji, onkoloji, gastroenteroloji cerrahisi, çocuk cerrahisi, radyasyon onkolojisi, gibi yan dallarda uzmanlık eğitimi veren yan dal uzmanlık alanı mevcuttur. Doğaldır ki bu kadar geniş alanda hizmet veren bir bilim dalında Tıp Fakültesi’nden yeni mezun olmuş bir pratisyen doktorun bilgisi genel bilgiler ile sınırlı olacaktır. Daha detaylı bilgi; süresi branşlara göre 3-5 yıl arasında değişen uzmanlık eğitimi ile elde edilir. Bu eğitim boyunca pratisyen doktorun unvanı “uzmanlık öğrencisi” veya “asistan” olur. Uzmanlık eğitimini tamamlayıp tezini yazan ve uzmanlık sınavını başaran uzmanlık öğrencisi veya asistan, iç hastalıkları uzmanı (dahiliye uzmanı veya dahiliyeci), genel cerrah, kardiyolog, radyolog, nörolog, psikiyatrist, gastroenterolog, endokrinolog, hematolog, onkolog gibi eğitim gördüğü uzmanlık alanının uzmanlık unvanı ile anılmaya hak kazanır. Tıpta konsültasyon ancak yukarıda bir kısmının isminden bahsedilmiş olan uzmanlık alanlarından birinde uzmanlık eğitimini tamamlamış olan “uzman doktor” ile yapılır. Bazen de hastanın durumu daha karmaşık olup birden fazla doktor aynı anda konsültasyon yaparak hasta için en doğru tanı ve tedavinin yapılması (hastalığın yönetimi) sağlanır. Bazı hastalıklar ve branşlarda ise hasta için en uygun hastalık yönetimi birkaç doktorun ortak kararı ile alınması gerekir ki bu da bir tür “danışma kurulu” olan “tıbbı konsey” lerin ortak kararı ile elde edilir. Örneğin karaciğer kanseri (hepatosellüler kanser) olan bir hastada hastalığın yönetiminin nasıl yapılacağı içinde gastroenterolog, hepatolog, karaciğer nakli yapabilen genel cerrahi veya gastroenteroloji cerrahisi uzmanı, girişimsel radyolog ve onkolog tan oluşan “hepatosellüler kanser konseyi” ile kararlaştırılır. Yine birçok kalp hastasında hastalığın ilaçla mı, anjiografik yöntemlerle mi yoksa ameliyatla mı tedavi edileceği “kardiyoloji ve kardiyovasküler cerrahi konseyi”nde karara bağlanır. Bütün bu danışarak karar almanın (istişare etmenin, konsültasyon yapmanın) amacı hastaya en az zarar vererek en fazla yararı sağlamaktır.
Kuşkusuz kullandığımız her kelimenin öz dilimiz olan “Türkçe” olması hepimizin arzusudur. Karamanoğlu Mehmed Bey‘in 13 Mayıs 1277’de “Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil konuşmayacak” fermanı ile güzel Türkçe’miz “devlet dili” ilân edilmiştir. Ancak zaman içinde dünya üzerindeki bütün dillerde olduğu gibi Türkçeye de birçok dilden girmiş, örneğin “konsültasyon” gibi bazı kelimeler o kadar benimsenmiş ve kanıksanmış ki bunları Türkçe karşılığı ile veya başka bir kelime ile değiştirmenin pratik bir yararı yoktur. Bu nedenle tıpta yıllardır kullanılan “konsültasyon” kelimesinin “danışma” ile değiştirilmesi çok olası görünmediği gibi “istişare” kelimesi de tutkunları tarafından kullanılmaya devam edecektir.