“Kaşıkla besleme uzun vadede bize kaşığın şeklinden başka bir şey öğretmez.” – E.M. Forster
Akademikakil.com’un bu ayın konusu olan “Sağlık Sistemimizin Değerlendirilmesi” başlıklı konuda görüşlerimi siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Sağlık sistemi denince sadece ilk kademe aile hekimliği, ikinci kademe şehir hastaneleri akla gelmektedir. Konuya adı üstünde sağlık sisteminin tüm yönleriyle bakmaya çalışacağım.
2 Mayıs 1920 tarih ve 3 sayılı kanunla kurulmuş olan Sıhhıye ve Muavenet-i İçtimaiyye Vekaletinden Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığına, nihayet Sağlık Bakanlığına, 1920’de 3 devlet hastanesi ve 950 yataktan şehir hastanelerine binlerce yatak sayısına ulaşan ve evde sağlık hizmetine kadar sağlığın öyküsünü anlatmak isterdim ama bu ayın konusunu aşağıdaki özgün veri ve önerilerle bitireceğim.
Dünyadaki sağlık sistemleri: Beveridge modeli, Bismarck modeli, ulusal sağlık sigortası modeli, cepten ödeme modeli, ABD modeli bulunurken son yıllarda Türkiye modeli olarak yer alan model de vardır. Şu anda uygulanan 6 sağlık sistemi modeli bulunmaktadır. Sağlık politikaları ve uygulamaları Türkiye modeli çerçevesinde mütalaa edilebilir.
OECD Health Data (OECD Sağlık Verilerine) göre 2012’de Türkiye de sağlık harcamaları kişi başına 984 Dolar iken Fransa’da 4288 dolar olmaktadır. İsviçre de bu rakam 6180 dolardır. Bu rakamları OECD ülkelerinden ayrı ayrı incelemek mümkün. Burada önemli olan Türkiye’nin diğer OECD ülkelerine oranla parasal olarak son sıralarda harcama yaparken gösterdiği başarının fazla olmasıdır. Uygulanan sağlık politikası iyi olmakla birlikte sürdürülebilir olmasının önündeki engelleri tartıştım. Yine OECD verilerine göre GSYİH’dan sağlıka ayrılan pay 5.8 iken bu oran Fransa’da 7.8’dir. Fransa temel sağlığa ayırırken, Türkiye cari harcamalara ve göçmenlere sağlık harcamalarına pay ayırmıştır.
Sistem sözcüğü akademik literatürde birbirini etkileyen ögeler topluluğu diye tanılanmaktadır. Sinir sistemi, güneş sistemi, eğitim sistemi, ekonomik sistem gibi. Yaklaşık hepsinde birbirini etkileyen değişkenler bulunmaktadır. Ülkemizde sağlık sisteminin değişkenleri bana göre söyle sıralanabilir:
1.Personel: Uzman hekiminden güvenlik görevlisine kadar.
2.Sağlık Mekânı: Şehir hastanelerinden, üniversite hastanelerinden, semt polikliniklerinin tamamına kadar.
3.Diğer Üniteler: Adli tıp kurumu, Sahil güvenlik sağlık birimleri.
4.Özel Sağlık Kurumları: Sağlık Poliklinikleri, özel muayenehaneler, özel hastaneler.
5.Sgk: Buraya kayıtlı kişilerin sağlık harcamasının işlemlerinin yapıldığı birim.
6.Tamamlayıcı Sigorta uygulaması: Kamu görevlilerinin ek tamamlayıcı sigorta yaptırarak özel sağlık birimlerinden yaralanabilme imkânının oluşu
7.Dişhekimleri ve özel diş klinikleri ve diş hastaneleri,
8.İlaç tedarik zinciri, ithalatçı firmalar, depolar, ilaç üreticileri ve eczaneler.
9.Kronik hastalar için tamamlayıcı ekipmanlar, diyaliz (merkezleri) ve maddi yardımı aletler.
10.Sağlığın yönetimi ve denetimi.
11.Sağlık Politikaları: Sağlık giderlerinin devletçe karşılanması. Prim karşılığı yararlanma gibi, klasik devlet tanımlı veya liberal devlet liberal kapitalist devlet tanımlı hizmetten yararlanabilmektir.
12.Gsmh’dan sağlık harcamalarına ayrılan pay (tl)
13.Fert başına düşen sağlık harcamaları (tl)
14.Katma bütçeden ayrılan pay (%)
15.Genel bütçeden ayrılan pay (%)
Dünyada OECD ülkelerinde, G20 ülkelerinde, AB ülkelerinde, Uzakdoğu Asya ve diğer ülkelerde sağlık politikaları farklı zeminlerde yürütülmektedir. Bunların ortak noktası sağlık sigortasının yaptırılması ve primlerini ödenmesi sonucu sağlık hizmetlerinden yararlanma imkânının olmasıdır. Örneğin kısa süreli 6 gün yurtdışına bilimsel bir etkinliğe gidilecekse organizasyon firmaları Belçika merkezli bir sağlık sigortasından 6 günlük prim yatırarak bu belgeyi istemektedirler. Burada gittiğiniz ülkede kaza olması veya sağlık hizmeti sunulacaksa bununla ilgili masrafın sigorta tarafından karşılanması amaçlanmaktadır.
(Kaynak: http://www.data.tüik.gov.tr. Erişim tarihi:08.03.2024)
Birim Sağlık bak. Üniversiteler Özel Toplam
Uz.Dr 49 240 16 517 31 720 97 477
Prt.Dr. 67 076 25 131 5 226 97 433
Diş Hk. 11 534 6 178 24 600 42 312
Hemşire ebe 266 325 37 801 39 704 303 830
Diğer 422 487 98 413 296 233 817 506
Toplam 776 662 184 413 317 483 1 358 558
Yaklaşık sektörde 1.400 000 kişi istihdam edilmektedir. Bu rakama 40000’e yakın eczacılar da katılırsa toplam 1 milyon 450 bini geçen kişi sektörde hizmet vermektedir.
(Kaynak: http://www.data.tüik.gov.tr. Erişim tarihi: 08.03.2024)
Yukarıdaki tablolarda da görüldüğü gibi sağlık harcamasıyla ilgili rakamlar verilmiştir. Okuyucularımı rakamlarla yormak istemem. GSMH yani Gayrı Safi Milli Hasıla 2023’te ayrı 2024’te ayrıdır. Doğal olarak da bu rakamlardan sağlık harcamalarının yüzdesi yıldan yıla değişmektedir. Burada vurgulamak istediği rakamları ve değişkenleri vererek sonuçtaki önerilerimi bilimsel şekilde kanıtlamaktır. Yoksa bu rakamlar okuyucularımın ulaşabileceği rakamlardır. Ben hipotezimi doğrulamak için bu değişkenleri ve rakamları verdim.
2020 yılı 250 milyara yakın sağlık harcaması yapılıştır. 2019’a göre yüzde 24.3 artmıştır. Devlet harcamaları yüzde 26.3 arttı. Özel sektör harcaması ise yüzde 17 arttı. 52 milyar özel sektör harcaması oldu. 2020 yılında sağlık harcamaların;
Devlet %80,
Özel sektör %20,
SGK %51,
Merkezi bütçe, %8,
Hane halkı, %16,
Sigorta şirketleri, %2.4,
Kâr amacı gütmeyen kuruluşlar. (Kızılay poliklinikleri gibi %2)
Mahalli idareler belediye sağlık kuruluşları gibi %0.7,
Harcamalarının yüzdesi verilmiştir.
Her sene 7 Nisan’da sağlık çalışanlarının ve sağlık harcamalarının durumu bir kez daha gündeme geliyor. TÜİK verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de sağlık harcamasının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 4,7 oldu. OECD ile AB üyeleri arasında son sırada yer alıyor. 2020 veya 2019 yılı verilerine göre sağlık harcamalarına GSYH’den en fazla pay ayıran ülke yüzde 16,8 ile ABD. Bu ülkeyi İngiltere (yüzde 12,8), Almanya (yüzde 12,5), Fransa (yüzde 12,4) ve Kanada (yüzde 11,6) takip ediyor. OECD’de sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı ise yüzde 8,8. Türkiye 38 ülke içinde 38. sırada. Türkiye’nin hemen üstünde ise sırayla Lüksemburg (yüzde 5,4), Meksika (yüzde 6,2) ve Macaristan (yüzde 6,3) geliyor. Bu oran diğer bazı ülkelerde ise şöyle: Hollanda yüzde 11,2; Belçika yüzde 10,7; Şili yüzde 9,4; Güney Kore yüzde 8,4, Kolombiya yüzde 7,7 ve İsrail yüzde 7,5.TÜİK 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de kişi başı sağlık harcaması 2 bin 997 TL oldu. (Kaynak: euronews.com 05.04.2022 tarihi itibariyle). Türkiye’nin bu kadar kaynak ayırması ve sağlık sektöründe başarılı olması sağlık bürokrasisindeki liyakat ve ehliyetten kaynaklanmaktadır.
TÜİK 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de yapılan 100 liralık genel sağlık harcamasının 78 lirası devletten; 22 lirası ise özel sektörden geldi. Özel sektör demek büyük oranda halk demek. Harcamaların detayına bakıldığında ise yüzde 51,7 ile Sosyal Güvenlik Kurumu ilk sırada. Merkezi devlet harcamalarının payı ise yüzde 25,6. Mahalli idarelerin payı ise yüzde 0,7 ile oldukça sınırlı.100 liralık sağlık harcamasının 16,7 lirası ise hane halklarından geliyor. Sigorta şirketlerinin toplam içindeki payı sadece yüzde 2,9.Öte yandan, Türkiye genel sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı 2020’de yüzde 5 idi. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı yüzde 4,7’de kaldı. Yatırımların toplam sağlık harcamasından çıkarılmasıyla cari sağlık harcaması bulunuyor. OECD verileri yatırımları içermiyor; sadece cari sağlık harcamasını kapsıyor. (Kaynak: TÜİK verileri)
Çin’de ortaya çıkan yeni tip koronavirüsün (Covid-19) görüldüğü ülke sayısı giderek artarken tıp dünyası hastalığa karşı tedavi geliştirmek için büyük bir mücadele veriyor. Peki, yılda kaç defa doktora gidiyorsunuz? Türk vatandaşları senede ortalama 9 defa doktora gidiyor. Doktora gitme sıklığına bakıldığında Türkiye, 29 Avrupa ülkesi içinde 5’inci sırada. Zirvede Macaristan ve Slovakya yer alırken doktora en az gidenler ise Kıbrıs ve İsveç vatandaşları. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Kurumu (Eurostat) doktora gitme sıklığına ilişkin verileri açıkladı. 2017 yılı verilerine göre yıllık ortalama doktora gitme sayısına bakıldığında ilk sırada 10,9 kez ile Macaristan ve Slovakya yer alıyor. Almanlar senede ortalama 9,9 kez; Litvanyalılar da 9,5 kez doktora muayeneye gidiyor. Beşinci sıradaki Türkiye’de ise halk senede 8,9 kez doktora başvuruyor. Bu sayı diğer bazı ülkeler ise şöyle: Kuzey Makedonya 8,8; Hollanda 8,3; İspanya 7,3; Belçika 7; Avusturya 6,5; Fransa 6,1; Romanya 5; Norveç 4,5, Danimarka 4,3; İsveç 2,8 ve Kıbrıs 2,1.(Kaynak: http//:euronews.com. Erişim tarihi 08.03.2024.)
Sağlık Harcamaları İstatistikleri: 2020 yılı toplam sağlık harcaması 249 milyar 932 milyon TL olarak gerçekleşti Toplam sağlık harcaması 2020 yılında bir önceki yıla göre %24,3 artarak 249 milyar 932 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması %26,3 artarak 198 milyar 62 milyon TL’ye ulaştı. Özel sektör sağlık harcaması ise %17,3’lük bir artış oranı ile 51 milyar 869 milyon TL olarak tahmin edildi. Sağlık harcamalar2011-2020Toplam sağlık harcamasının %79,2’si genel devlet bütçesinden karşılandı Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2020 yılında %79,2, özel sektör sağlık harcamasının ise %20,8 olarak gerçekleşti. Genel devlet ve özel sektörün alt bileşenlerine bakıldığında, 2020 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu %51,0, merkezi devlet %27,6, hane halkları %16,0, sigorta şirketleri %2,6, hane halklarına hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile diğer işletmeler %2,1, mahalli idareler %0,7’lik bir paya sahip oldu. Genel devlet ve özel sektöre göre toplam sağlık harcaması, 2019, 2020 Cari sağlık harcaması 233 milyar 62 milyon TL olarak gerçekleşti Cari sağlık harcaması 2020 yılında bir önceki yıla göre %23,8 artarak 233 milyar 62 milyon TL’ye yükseldi. Sağlık harcamaları kapsamındaki yatırımlar %31,9 artarak 16 milyar 870 milyon TL’ye ulaştı. Toplam sağlık harcamasının %49,4’ü hastanelerde yapıldı. Toplam sağlık harcamasının sağlık hizmeti sunucularına göre dağılımı incelendiğinde, ilk üç sıra 2020 yılında da değişmedi. Sağlık hizmetleri ve ürünleri satın almak için başvurulan sağlık kurumları içerisinde en büyük payı 2020 yılında %49,4 ile hastaneler oluşturdu. Hastaneleri sırasıyla %25,2 ile perakende satış ve diğer tıbbi malzeme sunanlar ve %10,3 ile ayakta bakım sunanlar izledi. Sağlık hizmet sunucularına göre sağlık harcamaları: 2019, 2020 Kişi başına sağlık harcaması 2 bin 99 TL olarak gerçekleşti Kişi başına sağlık harcaması 2019 yılında 2 bin 434 TL iken, 2020 yılında %23,1 artarak 2 bin 997 TL’ye yükseldi. Kişi başına sağlık harcaması, 2011-2020 Toplam sağlık harcaması gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) %5,0’ini oluşturdu Toplam sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2019 yılında %4,7 iken, 2020 yılında %5,0 oldu. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı ise 2019 yılında %4,4 iken, 2020 yılında %4,6 olarak gerçekleşti. Hane halkı cepten sağlık harcamasının toplam içindeki payı %16,0 oldu Hane halkları tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması 2020 yılında bir önceki yıla göre %19,3 artarak 40 milyar 105 milyon TL’ye ulaştı. Hane halkı cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2020 yılında %16,0 olarak gerçekleşti. |
(Kaynak: TÜİK veri portalı. http://www.tüik.gov.tr. 08.03.2024) İlaca ödenen 2023 yılında 180 milyar TL. Doğal kaynaklar, petrol doğal gaz vs. en çok döviz ödenmekte ülkemiz petrol üretici olamadığı için yapacak bir şey yok petrole döviz ödemek zorunda kalmaktadır. Bizim gibi dünyada 130’dan fazla ülke böyledir. Alternatif yok. Fakat ilacın belli kalemlerinde ülkemizde üretimi gerçekleştirilebilirdi. İmplant parçalarının yapılması ve yerli üretimin kullanılmasındaki başarıda olduğu gibi. Sonuç ve öneri: Sağlık bakanı Dr. Koca Fransa’da 15 milyondan fazla insanın pratisyen hekime ulaşımı zor olmaktadır demektedir. Yine bakan Dr. Koca “yılın ilk 10 ayında aile hekimlerine 248 milyon 335 000 muayene yapıldı” derken, günlük muayene sayısı 827 bin 783 olmaktadır demiştir. 112 acil sağlık sisteminde 42000 sağlık personeli görev yapmaktadır demektedir. Sayın Bakanın verileri doğrudur, sağlık sistemi Avrupa ortalamasının üstünde hizmet vermektedir. Buraya kadar iyi ama sıkıntı şehir hastanelerindeki ödemeler ve sosyal güvenliği olmayanların devletçe karşılanma sonucu hazineye gelen yük olarak artmaktadır. Önerilerim: 1. Özel sağlık sigortası genişletilmeli ve teşvik edilmeli. 2. Tamamlayıcı sağlık sigortası teşvik edilmeli ve tamamını devlet karşılasın mantığı giderek yerini kısmen sigortalı vatandaşın katılması teşvik edilmeli. 3. İlaç ithali olabildiğince azaltılarak yerli üretime geçilmeli. 4. Şehir hastanelerine gelmeyen hastalar için şirketlere ödeme planı ve garantisi verilmemeli. 5. Önleyici sağlık teşvik edilmeli belli yaş aralığında görülen hastalıklar taranmalı, bundan kaçınan kişilere ileride doğabilecek hastalığın tedavisinde zorluklar hatırlatılmalı. Hatta tedavi ücreti ödenmeyecek denilebilmeli. 6. Sağlık personeli sayısı dengede tutulmalı. Yurtdışına giden doktorların gidişi zorlaştırılmalı, milletin vergileriyle okudukları tıp fakültelerinden mezun olup hizmet vermeden gitmenin bir bedeli olduğu hatırlatılmalı. 7. Denk bütçenin olmasını engelleyen SGK açıkları, emeklilik ve sağlık sigortası gibi harcamalarda tasarrufa gidilmeli. 8. Sağlık yönetimi bilimi gereği, doğumdan ölüme kadar bu çağdaki teknoloji yardımıyla istatistikler sağlıklı tutulmalı, gelir gider dengesi rakamları verilmeli. 9. Sosyal devlet olmanın gereği, devletin sosyal politikaları yürütmesi gereği bu kadar personel ve gider Avrupa standartlarının üstünde hizmet vermektedir. Ama kaynaklarımızın kıtlığı, prim azlığı, bütçe dengesi bunun uzun vadede sürdürülebilir olması için önerilerimin dikkate alınmasını salık veririm. Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını diler, sağlıklı günler temenni ederim. |
2 yorum
Bir hekim olarak, yazıyı kaleme alan kişinin eksik tespitleri olduğunu ve sağlık sektöründe hiç çalışmamış bir iktisatçı olduğunu gözüm kapalı söyleyebilirim. Ne yazık ki sağlık yönetiminden de anlamıyor. Sağlıkla ilgili harcamalara ve devlet bütçesine yer vermiş (bilimsel doğruluğu araştırmaya bağlı olarak tartışılabilir) ve ülkemizin harcamaya bağlı olarak dünya listesinde alt sıralarda yer aldığını belirtmiştir. Ancak sağlıktaki başarıyı hekime muayene olma sayısı gibi tek bir veri ile ilişkilendirerek oldukça yanlış tespitlerde bulunmuş ve sağlık hizmetinin kalitesini gösterecek herhangi bir veri sunamamıştır. O nedenle değerlendirmeleri hatalıdır. Ayrıca mevcut sistemin başarısına rağmen devam ettirilebilir olmadığını savunmuş ancak önerileri sadece sistemi desteklemekle kalmıştır. Özellikle de zaten uygulanmakta olan sağlık politikalarını öneri olarak sunmasını da kendisini sağlık yönetiminden oldukça bihaber bularak garipsedim doğrusu. Gerçekten bazı önerilerini (Hatta tedavi ücreti ödenmeyecek denilebilmeli. /Yurtdışına giden doktorların gidişi zorlaştırılmalı, milletin vergileriyle okudukları tıp fakültelerinden mezun olup hizmet vermeden gitmenin bir bedeli olduğu hatırlatılmalı.) çok yapıcı bulduğumu bile söyleyebilirim (!).
Ataman bey eleştiri ve katkınız için teşekkür ederim. Sağlıkçı ve sağlık yöneticisi değilim. Adı üstünde konuya değişkenleriyle yaklaştım. Sürdürülebilir olmasından kastım paradigmaların değişmesiyle sonucunda değişebileceği hipotezinden kaynaklıdır. Verdiğim veriler doğrudur. Size iki bilimsel kanıt sunacağım. Dolayısıyla yazıdaki yazdıklarımın bence doğruluğu ortaya çıkacaktır. Birincisi sigorta sistemiyle sağlık sistemi doğrudan ilgilidir. Çünkü dünyanın gelişmiş ülkelerinde sağlık sigortası sistemiyle bu işler yürümektedir. Almanya ,Japonya, Çin ve ABD de öyle sigorta şirketleri var ki bütçeleri bazı ülkelerin bütçesinden fazla. sürdürülebilir olmasından kastım bu. Yoksa kamunun tüm gelirini bir kaleme harcanması sürdürülebilir olmaz. ikinci kanıtımsa 16 milyon emekli bazı ülkelerin nüfusundan fazla. Âmâ bunların tarihsel süreçte primleri sürdürebilir olmadığı ,için günümüzde sıkıntılar yaşanmaktadır. Selam ve saygılarımla