1- Sevk zinciri olmaksızın hastaların 2. ve 3. basamak sağlık hizmetlerine başvurması önlenmelidir. Bunun sağlanmasında en önemli basamak aile hekimliği sisteminin güçlendirilmesinden geçmektedir. Aile hekimlerine özellikle koruyucu hekimlik alanında daha fazla yetki ve sorumluluk verilmelidir. Aile hekimlerinin özlük hakları iyileştirilmeli ve tıp fakültesi sonrası uzmanlık seçiminde aile hekimliğinin tercih edilmesi özendirilmelidir.
2- Sağlıkta performans sistemi derhal kaldırılmalıdır. Şu an yürürlükte olan performans sistemi hekimler arasında çalışma barışını bozmaktadır. Girişim yapmayı ve tetkik istemeyi teşvik eden bir sistem yerine önleyici sağlık hizmetlerinde görev yapan tıbbi branşların desteklenmesi gerekmektedir. Yakın gelecekte uygulanan performans sistemi neticesinde major ameliyatları yapan birçok cerrahi branşta hekim bulunamayacaktır.
3- Hekim yetiştiren devlet kökenli tıp fakülteleri mali ve idari anlamda desteklenmelidir. Bu kurumlara yönelik olarak merkezi bütçeden ayrı kaynak ayrılmalıdır. Tıp fakültelerinde eğitim veren öğretim üyelerinin özlük ve mali hakları iyileştirilmelidir.
4- Sağlık kurumlarında devlet eliyle yapılan denetlemeler sıkılaştırılmalıdır. Hastaların aldıkları sağlık hizmeti konusunda ilgili sağlık tesislerini ve sağlık personelini nesnel olarak değerlendirmelerini sağlayacak geri bildirim sistemleri kurulmalıdır.
5- Sağlık harcamalarında israfı önlemek amacıyla detaylı tetkiklerin gelişigüzel istenmesi önlenmelidir. Örneğin bir hastanın farklı merkezlerde aynı yıl içerisinde farklı branşlarca aynı tetkiklerin istenmesi önlenmelidir. Bunun sağlanması için e-nabız sisteminin daha da kapsamlı hale getirilmesi ve hekimler tarafından daha sık kullanılması sağlanmalıdır.
6- Tıp eğitiminde özel veya vakıf hastanelerinin rolü ortadan kaldırılmalıdır. Bugün birçok özel ve vakıf hastanesinde birçok branşta gerek temel tıp eğitiminde gerekse klinik tıp eğitiminde hekimler yeterince vaka görmeden mezun olmaktadır. Kar elde etmek amacıyla kurulan bu kurumların tıp eğitiminde kaliteyi göz önünde bulundurması beklenemez.
7- Tıp eğitiminde görev yapan akademisyen kalitesi arttırılmalıdır. Geçmiş dönemde doçentlik ve profesörlük kadroları liyakatsız şekilde dağıtılmıştır. Özellikle akademisyenlerin birçoğu güncel gelişmeleri yakından takip etmelerini sağlayacak uluslar arası dilleri bilmemektedir. Akademik yükseltme kriterleri tekrar gözden geçirilmeli ve çağdaş normlara göre düzenlenmelidir.
8- Sağlık çalışanlarının sosyal alanda rahat edebilmesi için öğretmen evi, polis evi, ordu evi gibi tesislere benzer şekilde sağlık evleri oluşturulmalıdır.
9- Sağlık alanında gerçekleştirilen ulusal bazlı kongrelere yönelik sıkı denetim uygulanmalı, ilaç firmalarının ekonomik açıdan bu kongrelerdeki belirleyici rolü kısıtlanmalıdır. Her ulusal kongreye bakanlık temsilcisi gönderilmeli, düzenlenen kongrelerin bilimsel niteliği mutlaka nesnel kriterlere göre değerlendirilmelidir.
10- Sağlık uygulamaları tebliğinde kapsamlı değişiklik yapılmalıdır. Hali hazırda yüz binlerce hastanın tedavisini ilgilendiren ve hasta sağlığı açısından faydalı olduğu gösterilmiş birçok ilaç devlet tarafından geri ödeme kapsamında değildir. Geri ödeme kurullarında karar verici noktada olan kişilerin siyasi olarak değil tıbbi açıdan yeterliliklerine bakılarak seçilmesi gerekmektedir. Geri ödeme kurullarında ilaç firmalarının lobi faaliyetleri ve etkinlikleri önlenmelidir.
11- Hıfzısıhha enstitüleri tekrar kurularak yerli ve milli aşı geliştirme-üretme faaliyetleri başlatılmalıdır. Aşı üretimi ulusal stratejik öneme sahip bir konu olup ticari gerekçeler öne sürülerek arka plana atılamaz. Yakın geçmişte yaşadığımız Covid-19 pandemisi bunun en güzel örneğidir. Türkiye aşı konusunda hiçbir ülkeye muhtaç olmadan tüm aşıları kendi üretebilme kapasitesine sahip olmalıdır.
1 yorum
Önerilen Sistem Neden Başarısızdır ve Çözüm Nedir?
Aynı yöntemleri tekrarlayarak farklı sonuçlar beklemek, yanıltıcı bir beklentidir. Bu nedenle, mevcut hastane sistemine dair şu tespiti yapmak zorundayız:
Hastanelerin İşlevi Yeniden Tanımlanmalıdır
Hastanelerdeki Poliklinikler Derhal Kapatılmalıdır: Hastaneler rutin hasta muayene etmek için uygun yerler değildir. Bu sistem hekimlerin mesleki tatminini yok etmekte ve tükenmişlik sendromunu tetiklemekte, sağlıkta sürüm iş mantığını dayatmakta, zorbalık, şikayet mekaniznaları, taviz sistemi ile hekimler çalıştırılmaktadır .
Hastanelerin Hizmet Alanı Derhal Daraltılmalıdır: Acil servis, yoğun bakım, ameliyathane, yataklı servis, laboratuvar ve görüntüleme birimleri dışında asla hizmet verilmemelidir.
Muayenehane Sistemi Teşvik Edilmelidir: Hastanelerde çalışan tüm klinisyen doktorlar, bilgi ve tecrübeleriyle bağımsız, bağlantısız, yansız, özerk olacak şekilde muayenehaneler açmalıdır. Hekimler toplumun içine karışmalı, halkla daha yakın ilişki kurmalıdır. Devlet bu muayenehaneleri hibeler ile teşviklendirmelidir. Binlerce çiğ köfteci, simit saraylarında batırılan paraların yanında bu hibeler devede kulak kalır.
Neden Büyük Hastaneler Başarısızdır?
Büyük hastaneler bireysel, özerk doktorluk uygulamalarını gölgede bırakmakta ve meslek etiğini zedelemektedir. Yarış atı gibi koşan, vahşi şekilde sürüm iş yapan, performanscılık, dönercilik yapan doktorculuk sistemi hastalık saçmaktadır, hastalık yığmaktadır. Şu çözüm önerilerini hayata geçirmek elzemdir:
Bağımsız Çalışma Modeli: Doktorlar özerk, yansız ve bağlantısız bir şekilde çalıştığında daha yüksek kalite ve hasta memnuniyeti ortaya çıkar.
Devlet Desteği: Devlet, muayenehane açılışlarını teşvik etmeli ve hibe sağlamalıdır. SGK, eczanelerle olduğu gibi doktorlarla birebir anlaşma yapmalı, bu yapılırken emek sömürüsüne son verilmelidir, doktora lütfederek değil, direkt emek & akıl terinin karşılığı verilmelidir.
Doktorların gelirlerine uygulanan ağır vergi ve stopaj yükleri, meslek icrasını zorlaştırmaktadır. Bunlarda mininale çekilmelidir. Refaha ulaşan doktorun verimi artar, vicdanı yumuşar, mesleğini daha çok sever, işini güzel yapar.
“Tüm Kamu Hastaneleri, muayenehanesi olan doktorlara yalnızca hizmet (randevu, irtibat, nakil gibi) satmalıdır.”
Bu modelle:
Devletin büyük hastaneler yapma ihtiyacı azalır, hatta gerek kalmaz.
Maaş ödeme yükü ortadan kalkar. Doktora Devltin bakması anlamsızdır, Doktora millet baksın.
Hasta-doktor bağı güçlenir ve kalite logaritmik olarak artar.
Genel hasta sayısı ve hastalık oranı azalır.
Hastanelerin Tarihsel Eleştirisini yaparsam;
Hipokrattan dönemiyle başlayan hastanecilik sistemi, cerrahiyi dışlamak ve hekimleri belirli bir yapıya hapsetmek için tasarlanmıştır. Kos Adası’ndaki ilk özel hastane, aslında toplum için adil bir çözüm sunmamış; adak ve şükran hediyesi gibi maddi yükümlülüklerle hasta seçmiştir. Bu, günümüzde hastanelerin sadece belirli bir kesime hizmet verebilmesi sorununa temel oluşturmuştur.
Hastanecilik Hipokrat tarafından insanlığa atılmış bir kazıktır. Olayın tarihini bilmezseniz gerçeği göremezsiniz. 4500 – 5000 yıl önce doktorlar , cerrahlar yaptıkları her bir iş için ödeme alırlardı. Bu Hammurabi kanunlarında gayet net bellidir. Sonra Hipokrat diye birisi çıktı, Anadolu toprakları yerine, Marmarisin karşısına kürek çekerek gidilebilecek Kos adasına (parası olan gelsin diye) Dünyanın ilk özel hastanesini açtı. Bu hastanenin kapısına “Buraya Ölümün Girmesi Yasaktır” yazdılar. Burada Doktorlara muayene ücreti, tedavi ücreti ödenmiyordu. Ama içeri girebilmek, kapıdan geçebilmek için hastaneye adak sunmanız, şükran hediyesi vermeniz gerekliydi (bu eski sistemden çok pahalı bir yaklaşımdı). Bunları yapmazsanız size ölüm sirayet etmiş denilerek içeri alınmazdınız.
Adadasınız adak sunulacak hayvan pahalı(tekel!) ve şükran hediyesi sisitemini Hipokrat kurdu. Hipokrat Cerrahiyi ve cerrahları kötüledi, onların gereksiz ameliyatları, para için yaptığını söyleyip, hastanesinde tedavi, muayene ücreti almadı ama daha karlı bir model getirdi. Adaya kürek çekerek gelmiş birisine az paraya adak sundurmazlar, kestirmezler !
Işte hastaneler cerrahiyi kötülemek için böyle çıktı, yayıldı. 1500 yıl boyunca hipokrat cerrahinin ilerlemesini derinlemesine sabote ederek durdurdu, insanlığa müthiş zararı oldu.
Hastaneler sürekli sorun üretir, çünkü özü iyi değildir.
Hastane yani 4 duvar taş betondan Doktoru çıkarmak zorundayız. “Doktorculuk & Hastanecilik” oyununda vatandaşla beraber ezilip sömürüldüğünüzü görmeniz lazım.
Hastaneler, yalnızca fiziksel mekânlardan ibaret değildir; mevcut sistem doktorları ve hastaları sömürmektedir. Doktorları “4 duvar” arasından çıkarıp bağımsız, özgür bir modelle desteklemek, hem sağlık hizmetlerinin kalitesini artıracak hem de toplumsal fayda sağlayacaktır.