Kültür dili olarak Türkçe
Türk Dil Kurumu, Kültür kelimesini “Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin” olarak tanımlamıştır. Dil, Bilim, Din, Sanat denince kültürün en önemli dört bileşeni anlaşılmaktadır. Öyleyse, Türk toplumlarında kültür dili Türkçe’den başkası olabilir mi? Sorusunu sormak ve cevabını nedenleriyle birlikte açıklamak gerekecektir. Cevap, milli kültürün oluşması ve nesiller arasında aktarılmasını sağladığı için kültür dilimiz doğal olarak Türkçe’dir şeklindedir.
Ancak, sürekli tartışılan ve bir türlü üzerinde anlaşma sağlanamayan Türkçe’nin bilim dili olup olamayacağı hususudur. Geçmişte Tüm üniversitelerimizin ve Türkiye’nin bilim politikasını yönetme/yönlendirme görevi olan Yüksek Öğretim Kurulu başkanının, 1996’da, “Türkçe bilim dili değildir, yakın bir gelecekte de bilim dili olacağa benzememektedir.” Şeklindeki beyanı hafızalardadır. Halen günümüzde akademik ortamlarda devam eden benzer tartışmalar ve yabancı dil ile öğretimin savunuluyor olması konunun yeterince anlaşılamadığını göstermektedir. En net kanıt ise konu hakkında hala makale yazma ihtiyacını hissetmemizdir. Oysa, kültür(bilim ve diğer öğeler dahil) oluşması ve gelişimine ana dilin etkisi konusunun günümüze kadar netleştirilerek aydınların çoğunluğu tarafından içselleştirilmiş olması beklenirdi.
Türkçeye sahip çıkıyor muyuz?
2001 yılında İsrail Teknoloji Enstitüsü(Technion) Mühendislik Fakültesi’nde katıldığım bir toplantı sırasında Dekanı Prof.Dr. Yoram Baram, öğretim dillerinin İbrani’ce olduğunu ifade etti. Kendisine, İngilizcenin çok popüler olduğunu ve neden öğretim dili için İngilizceyi tercih etmediklerini sordum. Cevaben, konunun kendileri için büyük ideal olduğunu vurgulamak amacıyla, “This is big idea for us” demiştir. Ardından, İngilizceyi anasınıfından itibaren en mükemmel şekilde öğrettiklerini, ancak öğretim dili olarak küçük istisnalar dışında İbranice ’den vazgeçmediklerini ifade etmiştir. Dünyada İbraniceyi kaç kişinin konuştuğunu düşündüğümüzde bu söz anlamlıydı. O anda Türkiye’de daha birkaç yıl önce Y.Ö.K. başkanının sözleri ve akademik camiadaki öğretim dili hakkındaki tartışmaları düşünerek ülkem adına üzüntü duymuştum.
Tüm Akademisyen, öğretim elemanı ve sanatçılarınızın dilbilimci gibi kendi ana dilinin inceliklerine sahip olması elbette beklenemez. Mutlaka bizlerin de hata ve eksiklikleri olacaktır. Ancak bilim ve sanat kültürünün oluşması, gelişerek nesiller arasında aktarılması için en azından farkındalığın arttırılması konusunda gayret gösterilmesi mümkündür. Özellikle teknik terimlerin çok geçtiği Türkçe makaleleri okuduğumuzda yabancı dildeki birçok kelimenin okunuşunun kullanıldığını görmekteyiz. Oysa, dil farkındalığını arttırmak ve bilimde Türkçe kelimeleri üreterek kullanmak suretiyle Türkçe bilim dilinin gelişmesine katkı sağlanabilecektir.
Bilim insanlarının diline sahip çıkma sorumluluğu
Milli kültürün tüm bileşenleri ile oluşarak gelişmesi ve gelecek kuşaklara aktarılmasında elbette tüm bireylerin sorumluluğu vardır. En büyük sorumluluk ise, bilim insanları, sanatçılar ve din adamları başta olmak üzere tüm aydınlarındır. Tarihte Değişik devirlerde Türkçeye sahip çıkılması yönünde adımlar atılmıştır. Bu adımların elbette olumlu etkileri olmuştur. Konuyu tarihin ışığında değerlendirerek analiz edip, açıklığa kavuşturduktan sonra milli strateji haline getirerek tartışmaları bitirmek artık elzemdir. Çünkü ulusal kültürün tüm bileşenleriyle gelişmesi ve devamı için anadilin kullanılmasının önemi kanıtlanmıştır. Neticede, eğer konuya sahip çıkarak gereken gayret gösterilirse bilim ve kültür dili probleminin kalıcı olarak çözülebilmesi mümkündür.
Türkçe nasıl bilim dili olur?
Kültür dili olarak Türkçe’nin zenginleştirilerek kullanımın sağlanması, günümüzde yaşanan tartışmaları bitirmek açısından önemlidir. Zira dil, kültür kelimesinin tanımı ve işlevinde ana bileşendir. Bilindiği üzere dil, bilim, din ve sanat, kültürün önemli bileşenleri olduğundan bilim dili deyince kültürün önemli bir bileşeni kastedilmektedir. Türkçe’nin bilim dili olmasını sağlayabilecek öneriler aşağıda özetlenmiştir. Ancak, bunlar ile sınırlı değildir.
- Öncelikle, bilim insanları, sanatçılar, din adamları ve tüm aydınların konuya inanmaları,
- Toplumda dil bilincinin oluşturulması,
- Gelişen bilim, teknoloji ve sanat alanlarındaki yeni kelimelerin Türkçe karşılıkları konusunda güvenilir, yetkin bir kurulun oluşturularak çalışma yapması ve bulguları nedenleriyle paylaşması,
- Bilimsel çalışma ve çıktılarının arttırılması için ilave teşvikler verilmesi,
- Yabancı dil öğretmekle, yabancı dil ile öğretimin farkının iyi anlaşılması,
- Yurt dışına yönelen beyin göçünü tersine çevirecek teşvik ve tedbirlerin alınması,
- Ülkede yapılan bilim ve sanat çalışmalarında Türkçe’nin kullanımının özendirilmesi,
- Akademik yükseltmelerde Türkçe makalelere ağırlık verilmesi,
- Öğretim dili olarak Türkçe’nin özendirilmesi,
- Sanatçıların Türkçe eser vermeleri konusunda teşvik edilmeleri,
- Bilimsel eserlerde Türkçe kullanımının arttırılması,
Önerilen ve yapılan çalışmalara birkaç örnek vermek gerekirse;
Genel Mühendislik alanlarını kapsayan konularda Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesinin öncülük ettiği ve Türkçe olarak yayımlanan dergi https://dergipark.org.tr/tr/pub/gazimmfd uluslararası atıf dizinleri tarafından taranmaktadır.
Çok hızlı gelişen bilgisayar bilimleri ve mühendisliği alanında, Türkçe bilim dilinin gelişmesi amacıyla Türkçe olarak yayımlanan ve editörlüğünü yaptığım Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği dergisi https://dergipark.org.tr/tr/pub/tbbmd diğer bir örnektir. Dergi TR Dizin tarafından taranmaktadır.
Belirtilen örnekleri farklı bilim dallarında uygulayıp çoğaltmak pekala mümkündür. Böylece Kültür dili olarak bileşenleriyle birlikte Türkçe’nin gelişmesi ve yaygınlaşması sağlanabilecektir.
Neler yapmalıyız?
Elbette kültür tüm öğeleriyle (Dil, Din, Bilim ve Sanat, Örf ve adetler, Tarih, Dünya görüşü) zaman içinde oluşarak gelişmektedir. Söz konusu gelişmeyi hızlandırıp yönlendirenler, toplumda önder olarak görülen bilim, din ve sanat insanları, aydınlar ile kanaat önderleri olacaktır. Önder konumunda olan bireylerin kültür dilinin gelişmesi ve devamı konusunda farkındalık ve ortak görüşlere sahip olmaları o toplumun kültürel gelişimine olumlu katkı yapacaktır. Aksi durum ise geriye gidişe neden olabilecektir. Bu nedenle, söz konusu gelişmede bilim, sanat, din adamı ve aydınların vebali ve sorumluluğu büyüktür.
2 yorum
Bilgi üretmedikçe, keşif yapmadıkça Türkçe terim üretmek mümkün olmaz. Tercüme ile bilimde yol alarak hep geride kalırız. Bilim tarihçilerine göre Tanzimat Döneminde Batıdan 70 sene gerideydik. Tanzimat’tan bu yana Batıdan Fen ve teknik öğrenip kendi harsımızla birleştirip ilerlemeye çalışıyoruz. Olmuyor çünkü teknoloji kendi kültürünü yaratıyor. Ödünç bilgi ile yeni bilgi üretilmiyor ve üretmediğin olgulara da kendi dilinde isim veremiyorsun. Farkı 70 seneden belki 10 yıla indirmişizdir.
Teşekkürler hocam.”Bilim ve sanat, itibar görmediği toplumları terk eder( İbn-i Sina )”. Belirttiğiniz hususlar için ilgili makalemi okumanızı öneririm. https://www.akademikakil.com/turkiyede-bilimin-sorunlari-ve-oneriler/ispinar/