İlkelerimiz ve siyasi alanda kendimizi yenilemeliyiz.
Dini alanda temel ilkemiz ve kırmızı çizgilerimize gelince;
(H₂O) : Maddi ve Manevi dünyamızın kırmızı çizgisidir.
(H₂O) Adeta anayasa ve yasa gibi hiyerarşi bir yapı arz eder.
Biri Allah’ın biri de Peygamberin sözüdür.
Söz Allah’ın sözüdür. Yol Peygamberimizin yoludur.
Nas ile akıl, biri genel diğeri de özel iki vahiy, asla birbirine tearuz etmezler.
Biri diğerinin mütemmim cüzüdür.
Gençler, akıl ile vahiy arasında (H₂O)diye ifade edilen bileşik gibi bir birliktelik söz konusudur.
Öyle ki iki hidrojen Kur’ân ve Sünneti, bir oksijen ise bireysel ve ortak aklı ifade eder.
Nasıl ki suyun oluşumu iki hidrojen ve bir oksijenden meydana geliyorsa; İslâm’da Kur’an, Sünnet ve aklın birlikteliği ile meydana gelmiştir.
Âdeta kâinatın ve insanlığın âbı hayatı bu esasa dayanmaktadır.
Biri maddi diğeri manevi dünyamızın ana esaslarıdır.
Keza İslâm dinînin yürürlüğü de vahiy (nas) ve içtihat gibi iki ana esasa dayanmaktadır.
Tarihten günümüze akıl ve nakil çatışması önümüze bilinçli atılan bir fitnedir.
Ne yazık ki kitaplarımız ve insanlarımız hala bu sakızı çiğner dururlar.
Desene sakız çiğnemek orucu bozmaz.
DİKKAT! DİP DALGALARI KIYILARIMIZI DÖVÜYOR. DESENE BU YAZ ÇOK SICAK GEÇECEK
Siyasi alandaki kırmızı çizgilerimize gelince;
Adalet, liyakat, ehliyet, özgürlüktür ki bu esasların ana direği TEVHİTTİR yani eşitliktir.
Öyle insanlar vardır ki sorumluluk aldıklarında, ne telefona bakarlar ne de mesajlara cevap verirler.
Bu insanların kendileri problem olduğu için problem de çözemezler.
Emanet görevlere hıyanetlik ederler, kendilerine saygı beklerler.
Desene leş yeme mücadelemiz hala devam etmektedir.
Baykuşların sesi bugün ne kadarda gür çıkıyor.
Tarihten günümüze ehliyetsiz idareciler, sinelere hep yük olmuştur.
Terakkiye mani olmuşlardır.
Adeta milletin kesesinden hırsızlık yapmışlardır.
Terakkiye mani olmuşlardır.
Haksız ve liyakatsiz emanet görevler adeta riba’nın okyanusu gibidir.
Hak etmediğin makam ve hak etmediğin kazanç bir tür ribadır.
Riba milletine savaş ilanıdır.
Kamu düzenini bozmaktır.
Riba kol gezdiği toplumlarda insanlar birbirlerinin yüzlerine bakamazlar.
Bilesin ki başların ayak, ayakların baş olduğu toplumlarda sosyal barış kurulamaz.
Keza başların ayak olduğu toplumlar, hezimeti baştan kabul etmişlerdir.
Ormanlarda mı yaşıyoruz bilemiyorum.
Bugün de insanların problemlerini çözme yerine leş yeme mücadelemiz hala devam ediyor.
Anlaşılan bu yaz çok kurak geçecek.
Sıcak yazlar, sıcak leşler müsadereye gidiyor.
Tarih yanılmaz projeksiyon bize sunuyor.
Fasulyalara ve hıyarlara su verin.
Yanlarına da birer kazık çakın.
Omurgasız canlılar, kazıklara yaslanırlar bilesiniz.
Kabaklara da yol verin. Saygılarımla.