TATİL GÜZEL BAŞLADI ama YANDI, BİTTİ, KÜL OLDU..
Okullar 17 Ocak 2025 Cuma günü yarıyıl karne tatiline girince, bir çok aile bunu bir fırsata dönüştürüp, hem çocuklarını sevindirmek, hem de daha çok onlarla birlikte olabilmek için 2200 metre rakımlı Bolu Kartalkaya’ya doğru yola çıktılar. Herkes çok sevinçli ve mutluydu. Çocuklar sabırsızlanıyordu. Aslında bu bir kar tatiliydi ve yaşadıkları şehirlerde belki hiç göremedikleri miktarda kar görmeye ve içlerinde oynamaya, yuvarlanmaya gidiyorlardı. Bu yaşamlarının son yolculuğuna kimi 200, kimisi 300 hatta bazıları 350-400 km uzaktan yola çıktılar. Yol boyu neşe içinde güle oynaya şarkılı çalgılı geçti ve karlarla kaplı dağ tesisine vardılar. Manzara gerçekten muhteşemdi, her yer bembeyazdı ve kar kalınlığı 50-60 cm’yi buluyordu. Arabalardan fırlayan gençler karların içerisine oracıkta atladılar. Çocuklar birbirlerine kar topları attılar. Uzaklardan gelenlerin tesise varması Pazar gününü buldu. Tesis Pazar günü nerdeyse tamamen doldu. 20 Ocak Pazartesi günü sabahı uyanan çocuklar, gençler ve aileler bembeyaz örtünün üzerinde sabahın ilk ışıklarını belki de son kez görüyorlardı. Sabah kahvaltılar güle oynaya yapıldı. Sonra herkes pistlere adeta koştu, kaydı, zıpladı, eğlendi, arada soluklandı. Fotoğraflar çekildi, uzaktakilerle paylaşıldı, durumlar yapıldı. Soğuktan üşüyenler sıcak otel içine arada sığındı ama dışarda olmayı daha çok istedikleri için tekrar tekrar dışarıya çıkıldı ve bu böyle devam etti. Tekrar tekrar dışarıya karlara koşuldu. Aslında iş günü olan pazartesi herkes orada olmaktan çok mutluydu. Hepsinin yüzlerinde o güzel sevinçli bakış vardı. Belki de öyle yoruldular ki akşamın nasıl hızla geldiğine üzüldüler. Bütün aileler akşam mutlu neşeyle yemeklerini yemek için restoranda buluştular. Yemekler yendi. Haftanın ilk günü ilk kez stressiz bir gün geride kalmak üzereydi. Gerçekte herkes nasılda çok yorulmuştu ama çok mutluydular. Bu yorgunluk iyi gelmişti. Yemek yenildikten sonra herkese bir ağırlık çöktü ve odalara çıkıldı. Otel 11 katlıydı, üst katlara doğru iyice yorulmuş çocuklar kimi asansörle kimisi merdivenlerle ağır ağır çıktılar. Birçoğu erkenden günün yorgunluğu ile derin bir uykuya daldılar. Öyle tatlı uyumuştu ki çocuklar..
Saat 03:21’de 112 çağrı merkezine ihbar yapıldığını öğrendik. Öğrenebildiğimiz kadarıyla ilk 6 kattakiler tahliye edilebilmişti ancak daha yukarda olanların şansı azdı. Yoğun duman ve yangının hızla aşağıdan yukarıya tüm katları sarmasından dolayı uykularında yakalanmışlardı. Belki bir çoğu hiç uyanamadı, daldıkları uykudan hiç çıkamadılar. Güzel başlayan bir serüven onlar için orada son bulmuştu. Hepsinin hayalleri vardı, gelecekten beklentileri, planları.. Ama kader onları o otelde beklemişti. Keşke böyle bitmeseydi, demek bizler için kolay ama onlar için elden gelen artık yok. Her şey otelle birlikte yandı, bitti, kül oldu ve gitti..
Belki geride kalan insanlığa bazı dersler verir ve aynı kaderi paylaşanlar olmaz demekten başka dilimden aklımdan birşey gelmiyor. Kadere sebep olan biz insanlarız, orada onları erken uyarabilecek bir şeyler olsa belki daha az can kaybı olurdu, belki kurallar ile o binayı kontrol etsek hiç yanmazlardı.. Sözlerle ifade etmek zor, yaşayan için gerçekten daha üzücü iken, biz diğer yurttaşlar için uzaktan seyir etmekte gerçekten çok üzücü. Keşke yaşanmasaydı, keşke engel olunabilseydi.. Hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına büyük sabırlar diliyorum.. Tekrarlarını başka insanlarımızın ve hatta başka insanların yaşamamasını diliyorum. Son 50 yıl içinde yaşanmış böyle büyük otel yangınlarının sayısı oldukça az ve bir çoğu 3. Dünya ülkelerinde ve sene 2025’te benim güzel ülkemde gerçekleşti. Bundan dersler çıkarılması şart. Yoksa ismine kaza dediğimiz benzer olaylar oluşmaya devam edecek ve başka insanlarında canı çok yanacak. Bu dünyadan gidenler için bir sıkıntı yok, onlar artık algılamıyor ama kalanların algıları allak bullak olmuş ve bunu kabullenmesi çok zor. Bu duygularla bizlerin kabullenmesi de zor. Gelecek için her yapılan işte daha çok tedbirlerin alınması dileğiyle.. Saygılarımla.
2 yorum
Elinize sağlık, çok duygulu bir yazı. İçimdeki yangına ortak olan insanları okumak güzel bu acı günde. Zira bir sosyal medya kullanıcısı, bu yangında eşi ve üç çocuğu ile birlikte yaşamlarını kaybeden bir hekim meslektaşımın fotoğrafının altında şöyle acımasız bir paylaşım yapmıştı ” hani doktorlar az kazanıyordu, bu hotelin günlüğü 5 kişi için nerden baksan 5000 E…”. Ne zaman böyle bir toplum olduk…
Her vatandaş kendisinden sorumlu, böyle kendini bilmezlere yapacak bişey yok. Ama yaşanan bu olaya büyük bir trajedi mi dersiniz ya da felaket mi, ona belki yıllar sonra herkes karar verecek. Ama asıl odaklanılması gereken orada o otelin içinde sizlerde olabilirdiniz ve başınıza bunlar gelebilirdi. Belki çocuklarınızı ve eşinizi kaybederdiniz, belki sizler ölebilirdiniz. İşte o zaman ne yapardınız? Bunu düşünerek hissederek aynı duyguları öyle yaşamalı kalanlar.. Yakınlarını kaybedenler çok yakınen yaşadı yaşıyor. Ama siz uzaktakilerde kartalkaya oteline o tarihte gitmiş olabilirdiniz. 78 can gitti, 36’ı çocuk, daha yaşamının başında.. Kabul edilebilir mi? Böyle trajik bir olay, bir felakete dönüşmeden engellenebiliyorsa, bu Ahlaki açıdan ne anlama gelir? Olduktan sonra 1 gün üzülürsün, 3 gün yas tutarsın, 5. gün eğer unutursak ne kadar ahlaki olur? Yani herkesin benzer olayların başına gelebileceğini düşünmesi gerekmektedir. Eğer toplumun çoğunluğu bunu düşünemiyorsa, düşünenlerin düşünmeyenleri uyandırması ve uyarması gerektiğini düşünüyorum. Yani hepimize sorumluluk düşüyor.