3 Haziran 2021 tarihinde, bu sitede köşemde, bu konu hakkında bir yazı yazmıştım, ciddi bir okurumunda süzgecinden geçmiş. O yazımda, “Anayasa Değişikliği” hakkında ümitsizliğimi yazmış ve örnekleriyle durum analizi yapmışım. Kısa kısa alıntılarla tekrar yazayım…Demişim ki;
“…Ülkemde değişik zaman dilimlerinde Anayasanın birçok maddesi değişti. Değişmeyen kısmı değişenlere göre daha az kaldı. Anayasayı yapanlar çoğunlukla darbe yandaşları idi. Bununla birlikte Anayasa’da değişmiş ya da var olmasının pratiğe yansımasında halen sıkıntılar var. Anayasa’da olmasına rağmen, maalesef vicdanları rahatsız edecek çok uygulamalar ve sonuçlarını görüyoruz. …Ülkem ne yazık ki klasik, modern ya da post modern darbeler ile hep sarsılmış ve adı değişse de halen sarsılmaya devam ediyor. Bu darbeler; hem ülke gelişmesinde hem de insanlarda çok derin yıkımlara neden oluyor. Tam telafi edildi deniyor, bir başka şekli ile tekrar boyun eğdirilmeye çalışılıyor. En evvel öyle bir kanun maddesi olmalı ki, bırakın darbeyi düşüncesini bile telafuz edememeliler!
…Darbeleri yaptıranlar (…ki bellidir, çoğunlukla ABD eksenli), bunu en evvel ülkemdeki siyasi partiler aracılığı ile yaptırıyorlar. Parlamenter sistem bunun için çok uygundu. Başkanlık sistemine geçiş, bunu çok zorlaştırdı. Parlamenter sisteme geçiş öncesi, bunu sezinleyen darbeci güçler, ülkem içindeki en güçlü ihanet şebekesini devreye sokarak, istedikleri bir koalisyonu kurdurma aşamasında iken, Cumhurbaşkanı tarafından engellendi. Baktılar ki bu da olmadı, kendilerine göre kontrol elden kaçıyor, 15 Temmuz 2016 darbesine teşebbüs ettiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez (Kurtuluş savaşı sonrası) çıplak el ve korumasız canlarıyla direnen; 250’yi aşkın şehit, binlerce gazi ve bu aziz millet, hainlere gereken cevabı verdi. İlk kez darbeciler yargılandı ve ceza aldı… Peki daha sonra ne oldu? Yine darbeci güçlerin kontrolündeki siyasiler/partiler bu muhteşem direnişi içlerine sindiremedi, intikamını almak için bu işi sulandırma adına, “kontrollü darbe” dediler. İzlemişsinizdir ! herkesin gözü önünde, darbeci tankların önünden kontrollü bir şekilde aradan sıvışıp, korumalar arasında çıkarılıp, güvenli bir eve götürülüp, takım elbisesi ve kravatlı bir şekilde, kahvesini yudumlayarak televizyonda; bu aziz milletin diz çökmesini ve kendisine biçilen görev için beklemeye başladı.!!! Şimdi sorarım size, hangi anayasa değişikliği, bunun cezasını verecek. !!! …Seçim yasası çok ciddi gözden geçirilerek, teröre bulaşmış kişiler ne milletvekili, ne de yerelde/kamuda asla idareci adayı bile olamamalı…”
Peki, bu yazı sonrası aradan yaklaşık 4 yıl geçmiş, ne değişmiş?
En önemlisi, ana muhalefetin ruh ikizi ve belediyeleri birlikte kazandıkları DEM’ liler, terörü sonlandırmak için bir çağrı yaptılar…! Ve dahi bu partinin terör gücü, partilerine kayyum atayarak meclise sokan güç, koşulsuz silah bırakacağını söyledi… Daha önceden barış çağrıları yapan jakobenlerden hiç ses çıkmadı ! Ciddi bir şok geçiren, terörü siyasi malzeme olarak kullanan muhalefet ise, biraz soluklandı ve şaşırdı…! Sonra, aradan uzun bir süre geçtikten sonra, kısık bir sesle, “Terörsüz Türkiye’ye evet diyorum. Büyük bir sabırla, ihtiyatla, ihtimamla sürece samimiyetle destek vermeyi önemli görüyorum” dedi. Eeee… burada niye ben şaşırdım! Şunun için, devamında Türkiye’nin en büyük yolsuzluk, rüşvet, tehdit, irtikap ve sahte diploma soruşturmaları başladı… Adına da EKOSİSTEM dendi. Daha önceden de devam eden/sonuçlanan ‘Kamu görevlisine hakaret’, ‘Ahmak’ davası, ‘Beylikdüzü’ndeki ihale, ‘Şadi Yazıcı’ya hakaret’ davası, ‘Usulsüz harcamalar’, ‘Akın Gürlek’ davası ve ‘Bilirkişi’ davaları… Ancak hiçbiri EKOSİSTEM kadar çapı bu kadar büyük davalar, olmadı. Peki, EKOSİSTEM davalarını kim başlattı?
Türkiye’nin gündemine oturan Ekrem İmamoğlu’nun sahte diploma soruşturması, beklenmedik bir ismin şikayetiyle başladığı ortaya çıktı. Ozan Özcan isimli Memleket Partisi eski üyesi ismin, İmamoğlu’nun üniversite geçişlerinde usulsüzlük yapıldığına dair deliller sunduğunu iddia ederek 20 Şubat 2024’te savcılığa başvurdu. Peki bu kişi AKP li mi, hayır.
ESKİ Beylikdüzü Belediye Başkan Yardımcısı Zeki Çanakcı, İBB’ye yönelik yolsuzluk soruşturması kapsamında 24 Ekim 2024 tarihinde verdiği ifadede, “Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü’nde 10 yıl önce kurduğu rüşvet çarkını tüm detaylarıyla anlattı” . “CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın alımında kaynağı açıklanamayan paraların toplandığı büronun sahibi şimdi CHP milletvekili olan Turan Taşkın Özer’di. Balya balya TL ve dövizleri taşıyıp avukat bürosunda kule haline getirenlerin başını da Fatih Keleş ve Tuncay Yılmaz gibi isimler çekiyordu” dedi…. Yeni yeni, rüşvet verdiğini söyleyen çok sayıda itirafçı, etkin pişmanlık yasasından faydalanarak tanık oluyorlar. Bunların hiç biri AKP li değil…! Şimdi, bütün bunlar yokmuş gibi, kör ve malzemesiz bir siyasetle, iktidara ve hukuka yüklenen Ana Muhalefet, sizce yeni anayasaya katkı sunar mı… Elbette ki hayır…!
Anayasa değişikliği, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından sıkça telaffuz edilerek, canlı tutulmaya çalışıldığı şu sıralarda, muhalefet desteği olmadan yapılamayacak değişikler için! Ana muhalefetin yeni lideri ne demiş !
“…Bugün sorun yoksulluk, işsizlik ve yüksek enflasyon, artan fiyatlar, insanları yoksullaşmasıyken biz anayasa konuşup, bir sis indirip, bu sorunları görünmez kılıyorsak, biz vatandaşın mesajını alamamış oluruz. O açıdan Sayın Erdoğan ile yapacağımız görüşme de benim önem atfettiğim görüşmedir. Eğer bir şeyin yenisini alacaksak, kullanacaksak alınır. Anayasa yapacaksak, uyacaksak yapılır. Anayasaya uyulmuyorken yeni anayasa yapsanız ne olur, yapmasanız ne olur? Bu hassasiyetlerimizi Sayın Başkana ben de açıklıkla ifade ettim (https://chp.org.tr/haberler/)…”.
Gördünüz mü ! yine yan çizdi. Muhtemelen, EKOSİSTEM’ i doğrudan ya da dolaylı olarak, şart koşarak yine destek vermeyecek… Ana muhalefet liderine destek veren, eminim çok sayıda siyasi seçmen de aynı konuyu seslendirecek ! “…Elbette bizde istiyoruz, bizimde bir hazırlığımız var, zaten olmalıydı, çok geç kalındı bile” dememiş.
Eee… durum önceden de, sonradan da ve daha sonradan da hep öyle olacak, yani bu muhalefet ile yeni anayasa değişikliği yine çözümsüz olacak… Sivil bir Anayasanın özlemiyle, esenlikle kalın.