İnsanın doğası insanın kendi özü olarak her zaman kendi karakterinin ana yapısıdır. Sözlüklere baktığımız zaman bu konuda şu tanımlamaları buluyoruz: 1. İnsanın kazanılmış değil de, içgüdüsel olan, doğuştan getirdiği yapısı, insan varlığının özgün kuruluşu. 2. Fiziki, ama daha çok sosyal güçlere karşıt olarak, algı, yargı, bellek, arzu gibi güçlerle tanımlanan, kendi içinde boş ve formdan yoksun olup, dış etkilerle biçimlenebilen, fakat son çözümlemede yarattığı büyük kurumsal ürün ve değerlerle, yani dil, din, hukuk, devlet, sanat, bilim ve felsefe gibi eserlerle anlamlandırılmak durumunda olan yapı. 3. İnsanın kendisini her ne ise o yapan özü. Biz burada bu üçüncüsü üzerinde duruyoruz. Acaba etik kurallar ve bunlarla ilgili eğitim insan doğasını ne dereceye kadar yoğurur ve topluma yararlı hale getirir?
İnsanın doğası eğitimle bir ölçüde değişebilir. Nitekim küçük yaştan itibaren aile içinde ve okulda aldığı eğitim insanı iyi ahlaklı olma yönünde geliştirecek ve insanlarla ilişkilerde vicdanlı ,empatik ve mantıklı olmasını sağlayacaktır. Ancak eğitim ne dereceye kadar insanı iyi yolda yönlendirebilir? Bu durum eğitim sistemine, eğiticilerin uygulamalarına bağlı olarak pozitif yöne doğru gidebilir. Bilinen bir şey varsa, o da doğasında iyimserlik ve yararlılık olan insanların daha kolay eğitilebilecekleridir. Bu durum hekimlikte de böyledir. Bu bakımdan doğasında anlayış, sabır, vicdan gibi iyi kavramları bulunduran insanların seçecekleri mesleklerin başında hekimlik gelmelidir. Çünkü tıp öğrenimi gibi uzun, sabır isteyen ve daima vicdanı ölçülerde kalınması gereken bir mesleğin üyelerinin bu tip insanlar olması gerekir. O halde iyimserlik nedir? Sözlüklere göre her olaya ve düşünceye iyi bakabilme fikridir. Yani kısacası her şey için iyi düşünme ve iyi niyetli olmaktır.
Bu bakımdan tıp mesleğini seçecek gençlerin testlere tabi tutularak insanlara karşı olan değer yargılarında doğaları bakımından nasıl bir özellik taşıdıkları belirlenmeli ve bu tip adaylar tıp fakültelerine alınmalıdırlar. Çünkü halk arasındaki bir deyimi hatırlatmadan geçmeyelim: “Yedisinde neyse yetmişinde de odur. “Yani eğitim bir dereceye kadar insanı değiştirecek ve ideal ahlaki değerler için insan doğasına göre sonuç elde edilecektir. Bu bakımdan tıp etiği hocaları verdikleri derslerle ne dereceye kadar sonuç alabilirler? Bu da ayrıca bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bir hekim adayına “Ödevlerin şudur veya şu ahlaki ilkelere sahip olman gerekir” diyerek tam bir sonuç alınamaz. Ancak doğasında iyimserlik taşıyanlar bu mesajları daha rahat alacaklardır. Diğerlerinde ise eğitmek için hocalar olarak zorlanmamız kaçınılmaz olacaktır.
İnsan hayatını kurtarma ve onu sağlıklı tutma mesleği olarak bilinen hekimliği seçerken genç kuşakların çok dikkat etmeleri gerekir. Doğalarında sabırlılık, anlayış, vicdanlı olma gibi insancıl özellikleri herkese nazaran yüksek ölçüde taşıyan ve fedakârlık yapmayı kendisine görev edinmiş öğrencilerin tıp fakültelerini tercih etmeleri yerinde olacaktır. Çünkü gerçekten de tıp mesleği gereğinde büyük fedakârlıklar yapılmasını gerektiren, ihmale gelmeyen ve büyük özveri gösterilmesi gereken bir meslektir ve hekimin bunun bilincinde olması gerekir.