Bu dönemdeki ilk yazılarıma yine hekime saygı konusu ile başladık ve başlıktaki cümleyi şöyle bitirmek gerekti: Hekime saygısızlık sürdükçe hastanın tedavisi zorlaşacak, hekim kendisinden beklenen performans ve özverisini kaybedecek, aradaki dostluklar bozulacak ve sonuçta kişinin tekrar sağlığına kavuşması belki de zor olacaktır. Bilindiği gibi sağlığımız bizim için çok önemli olup, en küçük hastalıkta bile tekrar her şeyimize dönme ve hayata bağlanma zorlaşmaktadır. Bu bağlamda bizi hastalık denen bu kötü durumdan ancak hekim kurtarabilir. İşte bu noktada bizim arkadaşımız, dostumuz olan bu kişiye, yani hekime saygılı ve güven duyucu bir şekilde davranmak gerekir. Ancak son günlerde hekime saygısızlık ve hatta kaba kuvvet kullanma yine artmıştır.
Bilindiği gibi hekim, hastayı tedavi eden ve hastalığının sonuna kadar onu izleyen bir sağlık mensubudur ve hasta karşısında bazı hakları vardır ve bu da yasalarla ve bildirgelerle belirtilmiştir. Bunları kısaca şöyle sıralayabiliriz:
a) Hekim hastasına çağdaş tıbbın bütün metotlarını uygulama hakkına sahiptir. Eğer hekim bu olanakları hastasına karşı kullanmazsa hastayı gereğince tedavi edememiş olabilir.
b) Hekimin tıp etiği ilkelerine bağlı olma hakkı vardır. Çünkü eğer hekim bu ilkelere sadık kalırsa etik ikilemleri çözmede zorlanabilir. Bu durum da hastanın zararına olacaktır.
c) Hekimin sağlığını koruma hakkı vardır. Eğer hekim hastayı tedavi ederken sağlık açısından bazı tehlikelere de girecekse kendini korumaya hakkı bulunmaktadır. Özellikle bulaşıcı hastalıklar konusunda dikkatli olması gerekir.
d) Hekimin onurlu ve sıkıntısız bir şekilde belirli bir gelir düzeyine sahip olmak hakkı vardır.
e) Hekimin bazı durumlarda hastayı reddetme hakkı vardır. Bu hak, ancak özel muayenehanelerde, tek hekim olmayan yerlerde ve hastanın hekimine güven duymadığı durumlarda olabilir. Çünkü hekim bu durumlar dışında böyle bir hakka sahip olamaz. Özellikle acil durumlarda ve kişisel nedenlerle hasta bakmazsa hekim sorumluluğu doğar.
f) Hekimin hata yapabileceği herhangi bir uygulamadan hastaya zarar vermemek için kaçınma hakkı vardır. Burada hastaya zarar vermeme ilkesine uyulmuş olur. Hastaların hekime saygılı olmaları ve güven duymaları gerekir.
g) Hekimin yeteneğini geliştirme hakkı vardır. Bunun için kendi alanında bilimsel çalışmalar, deneyler yapmak, yabancı dilini geliştirmek, kurslara, seminerlere katılmak gibi uğraşları olacaktır.
h) Hekimin etik ikilemleri çözmede danışma hakkı vardır. Bunun için bir tıp etikçisi ile işbirliği yaparak etik sorunları çözebilir.
ı) Hekimin cezalandırma eylemlerinde bulunmayı reddetme hakkı vardır.
Ancak bütün bu maddelerde hastaların hekime saygısız davranmaları karşısında ne gibi yaptırımlara gidileceği yazılı değildir. Dünya Tabipler Birliği Bildirgeleri, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü, Hekimlik Meslek Etiği Kuralları da bu konudan söz etmemektedirler. Ancak herhangi bir hasta hekime karşı hakaret eder ya da kaba kuvvete başvurursa, o takdirde Türk Ceza Yasası devreye girmektedir. Ancak, etikçi olarak bildirgelerde ve yönetmeliklerde saygısız hastaya karşı hekimi koruyucu belirgin maddeler bulunması gerektiğini belirtmek zorundayız.
Bu arada toplumu eğitici konferanslar ve seminerler çok önemli olup, sağlık kuruluşlarındaki güvenlik görevlileri de bu yönde eğitilmelidir. Unutmamalıdır ki, eğitim her şeyin önünde gelir ve eğitimle iyi sonuçlar alınacağı kesindir. Hastanın hekime, hekimin de hastaya nazik ve dostça davranması adeta hastalığın bir kısmını iyileştirici nitelikte moral etki yaparak tedavinin kolaylaşmasını sağlar.