Hekim yetersizliğinin donanımı yetersiz hekim ile kapatılmaya çalışıldığı ve hekim olmadığı için hastanelerin işlev görmediği günler yasıyoruz. Bunun halka maliyeti ise sağlık hakkı yoksunluğudur. Oysa 1961 Anayasası’nın 49. maddesinde “devlet herkesin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini … sağlamakla ödevlidir” Ayrıca hasta haklarına ilişkin düzenlenen yönetmeliğe göre, sağlık hizmetlerinin sunulmasında şu ilkelere uyulması şarttır: Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur. ifadesiyle sağlık hakkına devlet açısından yükümlülük doğuracak şekilde yer verilmiştir. Bu yükümlülüğü taşımak için açılış amacına uygun donanıma sahip hastanelerde, iyi eğitilmiş donanımlı hekim ve hemşirelere gereksinim vardır. Ancak hemen hemen her gün yenilerinin eklendiği üniversitelerde hekim ve hemşirelik fakültelerinin yeterli eğitici kadro ve fizik alt yapıya sahip olmadığı gözlemlenmektedir.
Eğer bugün anılan konu ya da konularda sorunlar varsa, bu sorunların doğru ve gerçekçi adımlarla çözümlenerek o alanların geliştirilmeleri için öncelikle sorunların doğru ve kapsamlı bir biçimde saptanması daha sonra olası çözümlerin gözden geçirilerek en geçerli olana karar verilmesi gerekir. Bugün sıklıkla dile getirilen sorunun ülke genelinde sağlık personeli eksikliği olduğu düşünülürse, bu eksikliğin hiçbir ön çalışma yapılmadan personel sayısını arttırarak giderilmeye çalışılması doğru bir yaklaşım olmaz. Bugün ülkemizde hasta başına düşen hekim ve uzman sayısı yetersizliği bilinen bir gerçektir. Ancak bu sorunu çözümlemek için alanında bilgi beceri ve donanımı eksik hekim ile kapatmak daha büyük sorunlara yol açacaktır.
“Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği Madde 3’te; Uzmanlık Eğitimi için olması gereken kriterler açıkça belirtilmektedir. Eğitim müfredat programı; yatak sayısı, eğitim araç ve gereçleri, tıbbi cihazlar gibi donanıma sahip olması gerektiğini, programın uzmanlık eğitimi verebilmesi için sahip olması gereken asgari donanım, eğitici düzeyini gösteren müfredat bileşenini, bir programın uzmanlık eğitimi için gereken vaka, ameliyat, tetkik ve diğer tıbbi iş ve işlem çeşitliliğini, ilgili programdaki eğitimin koordinasyonunda yetkili ve sorumlu olan eğiticiyi, uzmanlık öğrencisinin uzmanlık eğitimi süresi içerisinde kendi dalı dışında Kurul tarafından belirlenen ve tamamlanması zorunlu olan rotasyonları da tamamlaması gerektiğini açık ve net bir şekilde tanımlamaktadır. Ayrıca Tıpta Ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Dallarının Çekirdek Müfredat ve Standartları Belirleme Sistemi (TUKMOS) her bir branş tarafından belirlenmekte ve güncellenmektedir. Burada Müfredatın tanımı, temel yetkinlikler, Öğrenme ve Öğretme Yöntemleri, Eğitim Standartları, Rotasyon Hedefleri, Ölçme Değerlendirmeyi içeren başlıklarda kılavuz oluşturulmaktadır.”
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda gelişi güzel arttırılmış kadroların, o tıbbi alanların gerektirdiği kriterlerde eğitim veremeyeceği için bu fakültelerden yeterli bilgi, beceri ve davranışa sahip olmadan, yeterli deneyim ve pratik kazanmadan uzmanlar yetişeceği aşikardır.
Sağlık Hizmetlerinin önemli üyeleri hemşireler için de durum aynıdır. Hemşirelik Fakülteleri Hemşirelik Mesleği üzerine temellendirilmiş eğitim programlarından geçmemiş olan meslek sahipleri tarafından yönetilmektedir. Bu durumda bu fakülte ve yüksek okullarda hemşirelik yasasında tanımı yapılan ve kriterleri belli hemşirelerle hiç ilgisi olmayan mezunlar verilmektedir. Yine bu okullarda hemşireliğin her konu alanı için yazılmış kitapların neredeyse hiçbirinde kullanılmamaktadır.
Fakülte ve Yüksek Okul mezunu bu hemşireler için çalışma alanlarındaki durum daha da üzücüdür. Hemşireler bu alanlarda hemşirelikle ilgisi olmayan ama hemşire gibi muamele gören liseden sonra iki yıllık programlardan mezunlar tarafından yönetilmektedirler.
Sorunların yapıcı bir yaklaşımla çözümlenmesi dileği ile. Saygılarımla