Sosyal bir varlık olan insanda sevmek, kızmak ve ilgi duymak gibi manevi duygular vardır. Allah’a inanan tüm insanlarda, Allah sevgisi ve Allah rızası her şeyin önünde olmalıdır. Şeksiz şüphesiz bir şekilde Allah’a inanan bir insan, Allah’ı sever ve Allah’ın rızasını gözetir. Başkalarının sevgisini ve rızasını Allah sevgisi ve Allah rızasının önünde tutamaz. Bu ölçüyle hareket eden bir insanın psikolojisinde sıkıntı yaşanmaz. Çünkü o, Allah’a inanır ve güvenir. Dolayısıyla güven ve emniyet içerisinde olur.
Hz. Muhammed (sav.), “Allah için sevenin, Allah için kızanın, Allah için verenin ve Allah için men edenin imanı kemale erer, olgunlaşır” diye buyurmuştur. (Tirmizî, Kıyâme, 60). Konuyla ilgili başka bazı hadislerin mealleri şöyledir:
“Amellerin/işlerin en faziletlisi, Allah için sevmek ve Allah için kızmaktır.” (Ebû Dâvûd, Sünnet, 2, hadis no: 4599).
Bir gün bir adam Hz. Muhammed’e, “Kıyamet ne zamandır?” diye sormuş. Hz. Muhammed (sav.) ona cevap olarak, “Sen ona ne hazırladın?” diye sormuş. Adam, “Doğrusu ben ahiret için fazla bir şey hazırlamadım. Fakat ben Allah’ı ve onun peygamberini seviyorum” diye cevap vermiştir. Hz. Muhammed (sav.) son söz olarak kendisine, “Sen, sevdiğin ile beraber olacaksın” demiştir. (Buhârî, Edeb, 96).
Başka bir hadiste Hz. Muhammed (sav.), “Bir kimse arkadaşını sevdiği zaman, ona sevdiğini belli etsiz, söylesin” demiş. (Ebû Dâvûd, Edeb, 113, hadis no: 5124). Bir de Hz. Muhammed (sav.), “Dostunu bir yere kadar sev. Çünkü bir gün onunla düşman olabilirsin. Düşmanına da bir yere kadar buğz et/kız. Çünkü bir gün onunla dost olabilirsin” diyerek, dostlukta da düşmanlıkta da ölçülü olmayı emretmiştir. (Tirmizî, Birr, 60).
Ona göre her şeyde olduğu gibi sevmede de aşırıya kaçmamak ve ölçülü olmak gerekir. Hz. Muhammed (sav.), “Bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır eder” diyerek bu konuda aşırıya gitmeme hususunda uyarıda bulunmuştur. (Ebû Dâvûd, Edeb, 116, hadis no: 5130). Halk arasında söylenen bir atasözünde, “Aşkın gözü kördür” denmektedir. İşte Hz. Muhammed (sav.) bir nevi buna işarette bulunmuştur.
Allah’ı sevmek ve onun yolunu yaşamış olan Hz. Muhammed’in (sav.) izinde gitmek gerekir. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
“De ki: Allah’ı seviyorsanız, bana uyunuz ki Allah da sizleri sevsin ve sizin günahlarınızı bağışlasın. Allah, bağışlayan ve merhamet edendir.” (Alu İmrân 3/31).
Hz. Muhammed’e (sav.) uyma, onun sünnetine riayet etme, Bu ve benzeri ayetlerde emredilmektedir. Ona göre sünnet inkâr edilemez.
SONUÇ
İnsanlığın başlangıcından bu yana Allah inancı ve Allah sevgisi insanlar arasında yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Tüm peygamberler ve tüm kutsal kitaplar Allah’a inanmayı, O’nu sevmeyi ve O’nun yolunda bulunmayı anlatmışlardır. Allah sevgisi, bizlere en güzel ahlakı önermektedir. Bu sevgi ve bu ahlakla yaşamak, insanı iki cihanda mutlu ve bahtiyar eder. Ayrıca yaratandan ötürü yaratılanı sevmek gerekir. İnsanları, hayvanları, çevreyi, tabiatı sevmek de Allah’ı sevmenin gereğidir.