Demokrasilerde seçimler işlerliğin tek koşulu değil ön koşuludur. Seçimlerle demokrasin güçler ayrılığı olan Yasama, Yürütme ve Yargının yasama işlevini yerine getirecek TBMM üyeleri seçilir. Parlamenter sistemlerde seçilen bu üyeler yürütmenin iyi yönetmesini sağlar ve denetlerler.
2023 seçimlerine gidilirken acaba bu parlamento işlevi ne kadar gerçekleşecek ilk soru bu olmalı. Başkanlık mı, parlamenter sistem mi?
Demokrasileri de güçler ayrılığı dışında aslında bu verilen yetkilerin doğru, halk yararına kullanımını ve geliştirilmesini ve kontrolünde diğer olmazsa olmaz yapılar demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve meslek örgütleridir, ikinci sorumuz seçime girecek partilerin hangisi bu yapılarla ortak çalışmalar yapacak bir yapılanma ve anlayışta.
Ülkemizde siyasal, ekonomik ve kültürel yapılanma ve kararlar parti programlarında değil liderlerin, kişilerin görüşleri ile şekil buluyor, üçüncü sorumuz da halkımıza seçimlerde partilerimiz ulusal – uluslararası sorunlarda, komşularımızla olan problemlerde, sığınmacı, göçmen sorununda, neoliberal ekonomik yapılanmada, eğitimde, üretimde nasıl bir politik çizgileri ve çözümleri konusunda izleyecekleri politikalar hakkında kişisel söylemler dışında kalıcı bir parti siyaseti sunabiliyorlar mı?
Dünyadaki siyasi ve ekonomik gelişmeler ve ülkemizin içinde bulunduğu koşullar göz önüne alındığında Atlantik, batıcı anlayış içinde Avrasyacı anlayış ve açılımın karşısında duruşumuz ne olacak, siyasi partilerimizin tavrı ne, yine bir belirsizlik var. Örneğin; Çin bir kuşak bir yol diye bir süreç başlattı Afrika’da, Latin Amerika’da, devletler sömürgeci ve Amerikancı yönetimlerden kurtuluyor. Dünün ezilen milletleri içinde yer alan Çin gibi, Hindistan gibi ülkeler, bağımsız devletleri sayesinde gelişen ülkeler haline geldiler, dünyada üretimin başını çekmeye başladılar. Artık “Devletler bağımsızlık, milletler kurtuluş, halklar devrim istiyor”, anlayışı dünya siyasi tarihine yön veriyor, dördüncü sorumuz partilerimizin bu gelişmeler içinde Türkiye politikaları nedir?
Parti programlarında kalkınma planı, güncel politikalarda kalıcı ve milli davalarda ortak bir hareket anlayışı olmadığı sürece maaş zamları, EYT problemi, istihdam sorunu çözümlerinde anlık, popülist yaklaşımlarla oy devşirilmeye devam edilecek. Halkımız aldığı maaş zammının 1-2 ayda niye eridiğini sorgulamazsa ve üretimin, ihtiyaca göre dağıtımın önemini anlamazsa bu seçimlerde de oy verdikten sonra eğitim, sağlık ve barınma sorununun devlet tarafından yine karşılanamadığı yanında insanca rahat yaşamın gereklerine (sadece yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya değil mesela bir sanat etkinliğine, bir tatile düşünmeden gidebilme hakkı ) sahip olamayacağı gerçeğiyle karşılaşacak.
Akademik yaşam açısından bu seçimlerde, mezunların demografik ihtiyaç yeterliliğine göre kontenjan düzenlemeleri, nitelikli eğitim verilebilmesi için fiziki koşullar ve yeterli akademik kadro yapılanması konusunda bir beklentimiz maalesef yok, çünkü temelde YÖK’ün gerekliliği ve günümüz koşullarına göre yapılanması/kaldırılması yani sorunların asıl kaynağına inilmesi ve demokratik üniversite kavramının gerçekleştirilmesi konusunda bir ışık yok seçim vaatlerinde. Akademik üretim için özerklik, ekonomik destek ve özgür bilimsel çalışma imkanlarının gündemde olmadığı, müşteri olarak tanımlanan hasta bakmaya yönelik performans uygulaması nedeniyle eğitimden ve bilimsel üretimden uzaklaşan bir üniversitesi yapısının değişmesi mecburiyetinin tüm akademisyenlerin ortak görüşü olduğunu düşünmekteyim, ama 2023 seçimleri sonrasında bu beklentinin gerçekleşeceğini zannetmiyorum.
Sonuç olarak bu seçimlere demokratik, laik, Atatürk devrimleri temelli bir eğitim sistemini, ülke öz kaynaklarının kullanıldığı bir üretim devrimini, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir empati kurulmasını, siyasi yapıların kişilerin değil geniş katılımcı ortak paydalarla ve programlarla kurulduğu bir tablo ile girilmiyor.
Cumhuriyetimizin 100. Kuruluş yılında beklentimiz; Kemalist Devrimler temelli, daha iyiye ve daha ileriye gidecek yarınları yaratacak vatan sevgisiyle, bilimsel doğrularla donanımlı laik ve demokrasiye inanan adayların her şeye rağmen çoğunlukta olduğu bir parlamenter sistem.