İşte bu başlığı görüp de yazmamak olur mu dediğim andayım kıymetli okurlar, bilim insanları, öğrencilerim ve akademisyen dostlarım.
Motivasyon eksikliğini bir psikolog, sosyolog ya da herhangi bir dilbilimci gibi ele alamam ancak kendi iç ve dış dünyamdan sizlere bazı anahtar kelimeler ile ulaşabileceğim kanısındayım.
Öncelikle malum doğa olaylarının gerçekleştiği bu günlerde, Allah’tan tüm kayıpları için yakınlarına ve zorlukları aşabilmeleri için Türkiye ve Suriye vatandaşlarına sabır ve yardım diliyorum.
Gelelim işte tam da bu noktada “motivasyon” kelimesinin benim için ne ifade ettiğine…
Öncelikle korkuyu içinde barındırmayan ve cesaretin tam da göbek adı olan motivasyon, dil bilimciler daha iyi bilir, İngilizce ve Fransızca olan “motive” kökeninden gelmektedir. “Güdüleme” ve “isteğe bağlı” harekete geçme olarak da bilinen bu terim, insanın bana kalırsa en kıymetli “hazinesidir”. Şu sıralar çok duyduğumuz “içsel motivasyon” acaba üzerinde çok fazla mı düşünülerek değerini kaybediyor? Bu noktada; “herhangi bir meslekte” “herhangi bir insan olmak” için yapılan “herhangi bir eylem” için bile gerekli hale nasıl geldi ise bu terim diye soruştururken, akademisyenin nasıl motivasyon eksikliği olur canım dedirtmedi değil inanın…
Ne demek istiyorum?
Hani fabrika ayarları vardır telefonda, hani insan vardır doğar büyür, yer, uyur ve düşünür, hani doktor ameliyatını yapar, hani diş hekimi hastasının ağrısını dindirir, hani belediye görevlisi sokakları temizler, hani zamanla yapılan rutinlerimiz vardır sorgusuz sualsiz, işte kıymetli okurlar, “akademisyenlik” eşittir “motivasyon”. Akademide olmak seçilmiş bir “yolculuktur”, vermek üzerine kurulu bir donanım gerektiren kişilerin layık olduğu naçizane günümüzün “bilirkişi” imajıdır. Her şey eksilsin, Allah ne gösterir bilinmez, kol, göz, el gider, hayat koşar, acı dinmez ve sağlık ne olur ise elden ayaktan düşürse dahi, “motivasyon” eksilir mi hiç bizim fabrika ayarlarımızda? Hiç düşünmeyen ilerlemeyi güdülemeyen akademisyen olur mu?
Akademisyenliği iyi tanımak ve “Doktora” ünvanını alırken bir yerlerde “sıkışıp kalmış”, “ilerleyemeyen motorsuz araba” olmayı değil, “liderlik” ve “motivasyon” için yemin edip, yol göstermeyi arzuladığımızı ummayı ve hatırlatmayı istiyorum.
Her günün planı olan, tüm doğal afet ve kontrol dışı olaylardan bağımsız gerçekleştirmeyi arzuladığınız “akademisyenlik” ile ilgili ne kadar hayaliniz var ise peşinden “koşmuyor” ve “her gün daha iyisini yapabilirim”, “bu gün de bunu öğrenip aktarabilirim”, benim yolum zordu ama zorlukların üstesinden gelecek istekli herkese yardım edebilirim” diye güne “uyanmıyor iseniz”, ve “bu tatlı içsel motivasyon” girdabında “kendinizi şikayet eder” buluyor iseniz; Naçizane tavsiyem, “geri dönün”, ya da bir süre “ara verin”. Yeter ki “motivasyonsuzluk” ya da “motivasyon eksikliği” terimini bizim güzel ve içsel kazanımlarla tek başımıza elde ettiğimiz bilgi servetimize ve paylaşma güdülerimize leke sürmesine izin vermeyin. Ve tüm kalbimle “mesleki homojenliği” ve “her bireyin aynı kanaatte çalışma azmi ile pozitif iş birliği güdülerini kendi “içsel motivasyonları” ile çalışacağını savunuyor ve “farkındalığın” bu noktada yegâne temsil olarak anlaşılması gerekliliğini diliyorum.