Toplumsal barış, toplumun farklı kesimleri arasında iş birliği, uyum, karşılıklı saygı gibi değerlere uyumun sağlandığı dolayısıyla çatışma ve şiddetin azaldığı durumu ifade eder. Bu durum da kapsayıcı bir şekilde; bireylerin ve grupların haklarının korunduğu, adaletin sağlandığı ve herkesin kendini güvende hissettiği bir yapıyı gerektirir.
Türkiye, tarih boyunca farklı etnik, dini ve kültürel grupların bir arada yaşadığı bir ülke olmuştur. Bu çeşitlilik, toplumsal barışın sağlanmasında hem bir zenginlik hem de yönetilmesi zordur. Zorlukların aşılması, toplumsal barışın sağlanması için temel göstergeler ve yapılması gerekenler şu şekilde özetlenebilir:
- Adil ve Tarafsız Bir Hukuk Sistemi: Herkesin yasalar önünde eşit olduğu bir yapı toplumsal barışın temel taşlarındandır.
- Sosyal Adalet: Tüm kesimler arasında ayrımcılığın ve sosyal dışlanmanın önlenmesi, toplumsal barışın önemli bir göstergesidir. Dolayısıyla sosyal politikaların ayrımcılığı önleyici ve sosyal adaleti teşvik edici özelliklere sahip olması gerekir.
- Eşitlik ve Katılım: Toplumun tüm kesimlerinin karar alma süreçlerine katılımı ve eşit fırsatlara sahip olması gerekir. Bunun için de demokratik süreçlerin güçlendirilmesi ki önemli gösterge, sivil toplum kuruluşlarının kendi alanlarında olduğu gibi barış süreçlerine aktif katılımı önemlidir.
- Eğitim ve Bilinçlendirme: Eğitim seviyesinin yükselmesi, toplumsal bilinçlendirme çalışmaları, bireylerin birbirlerine karşı daha anlayışlı ve hoşgörülü olmasını sağlar. Bu hoşgörü ortamı için eğitim sisteminin barış kültürünü destekleyecek şekilde yapılandırılması hayati öneme sahiptir.
- Ekonomik Refah: Ekonomide elde edilen milli gelirin, refahın toplumun geniş kesimlerine yayılması, sosyal huzursuzlukları azaltır ve barışı destekler. Ekonomik politikaların adil ve kapsayıcı olması, gelir dağılımındaki eşitsizliklerin azaltılmasına, toplumsal huzurun sağlanmasına önemli katkı sağlar.
Özetle toplumsal barış; adalet, eşitlik, eğitim, ekonomik refah gibi birçok faktörün bir araya gelmesiyle mümkün olabilir. Bu alanlarda atılacak adımları, bakışları da dikkat çekici şu başlıklarda sıralayabiliriz:
Toplumsal Sözleşme Eksikliğimizi Giderecek;
Demokrasi Anlayışımızı ve Birey Olma Bilincimizi Her Seviyede Yükseltecek;
Darbelere & Nepotizme & Zorbalıklara Zemin Hazırlayan Ortamları Yok Edecek Akılcı Sistemlerin Kurulması Gerekir.
Kanaat önderlerinin, siyasetçilerin, ahlaki-dini değerleri, bilimsel prensipleri, tarafsızlığı merkeze alarak konuşması önemlidir. Zira aksi yaklaşımlar, kutuplaşma, güvensizlik oluşturur.
Toplumsal barışın tesisi için görevini kapsayıcı bir şekilde yürütenlerin, kanunların uygulanmasında herkese eşit mesafede olanların böylesi davranışları; milli değerlere (dil, kültür, tarih vb.) sıkı sıkıya bağlılıkları teşvik edilmeli.
Toplumsal barışın tesisinde, toplumsal çıkarların savunucusu olan devletin proaktif yaklaşım kapasitesi arttıkça ortaya çıkacak sorunlara daha kolay çözüm bulması, dolayısıyla toplumsal refahı artırması mümkün olabilecektir. Bunun başarılabilmesi için evrensel yönetim tarzı bellidir. Ana sektörlerde kurulacak kapsayıcı, şeffaf, hesap verebilir Bağımsız Düzenleyici ve Denetleyici Üst Kurullar sayesinde, sorunlar bürokraside beklemeyecek sistem tıkanmayacaktır. Bazı Örnekler:
İş gücü Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu; Doğal Dengeyi ve Çevresel Değerleri Koruma Kurumu; Temel Gıda Ürünleri Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu; Madencilik ve Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu; Sağlık Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu vb. gibi kurumlar faaliyet alanlarındaki arz ve talep koşullarını uyumlaştırabileceklerdir. Örneğin: Emek Piyasası için çocuğun doğumundan kariyer planlanmasına kadarki tüm süreçleri üst kurul olarak, İşgücü Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu uzun vadeli Milli Programlama yaklaşımıyla çözebilir.