Özellikle son günlerde, bu soru herkesin zihninde dolaşmaya başladı…
Sanırım birçoğumuz için bir belediye başkanı sosyal adalet ilkesine inanan, hayvan ve doğa dostu, geçmişten geleceğe ışık tutabilen, açık görüşlü, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olan biri olmalı.
İnsanca bir yaşamın sadece fizyolojik ihtiyaçlardan ibaret olmadığının farkında olan, kentin dokusunu bozmadan kültür oluşturmaya çalışan, huzurlu bir kent için çaba gösteren, değişimi binalarda, taşlarda değil insanlarda arayan biri olmalı. Ağaçları kestirtmemeli, hayvanları öldürtmemeli, kendisi gibi düşünmeyenleri dışlatmamalı.
Kentin tarihini, kaynaklarını, güzelliklerini, doğasını korumalı; yaşlıya, yoksula, engelliye, kadına, çocuğa ve öğrenciye dost olmalı.
Belediye başkanı güven vermeli, güvenli bir kent ortamı oluşturmalı, kentlinin sorunlarının farkında olmalı ve ulaşılabilir olmalı. Sorunları masa başında değil yerinde görerek çözüm üretmeli, kentlinin içinde kentliyle yaşamalı. Önce sorunun sonra da çözümün parçası olmalı.
Kenti geliştirmek, değiştirmek için planlamaları, kentli ve bu konuya emek verenlerle birlikte yapmalı. Liyakat ve uzmanlık esas olmalı.
Ülkemizdeki diğer başkanlarla işbirliği yapmalı hatta örnek olabilecek uluslararası kentlerle köprüler inşa etmeli.
Şeffaf olmalı, belediye başkanlığını sadece bir kariyer basamağı ve protokol unsuru olarak görmemeli.
Kentin dokusuna uygun olmayan projeleri tekrarlamamalı, projeleri kopyalamamalı. Her kentin kendine özgü sosyal yapısını göz önünde bulundurmalı. Kentliye karşı sorumlu olduğunu, bulunduğu yere seçilerek geldiğini unutmamalı. Reklam için hizmete odaklanmamalı, hizmet ettiği için reklam yapılmalı.
Yapacağı işte maliyet-yararlılık ilkesini göz ardı etmemeli, kentin kaynaklarını kentlinin iyiliği için kullanmalı. Sadece insanlara değil, tüm canlılara huzur getirmelidir.
Belediye başkanı, suçun azaldığı, hayvanların korkmadığı, çocukların gülümsediği, kadınların yaşamın her alanını paylaştığı, yaşlının gelecek kaygısı olmadığı, göçmenin dışlanma algısı olmadığı bir kent için çaba gösteren kişi olmalı.
Kaldırımlarında engellilerin rahatça yürüyebildiği, tiyatro sahnelerinin her gün açıldığı, kadınların sosyal yaşama aktif olarak katıldığı, ayrımcılıkların olmadığı bir kent için mücadele etmeli, sorumluluk hissetmeli, çözüm aramalı, komisyonlar kurmalı ve fark yaratmalıdır.
Belediye başkanı, kentin her köşesini tanımalı ve halkın nabzını iyi tutmalıdır. Öncelikleri belirleme konusunda ön çalışmalar yapmalı. Kendi algıladığı değil toplumun gerçek sorunlarına odaklanmalıdır.
Sorunların çözümünde güncel yaklaşımları göz ardı etmemeli, gelişen değişen dünyanın farkında olmalı, bilimsel kanıtları kullanmalı…
Devekuşu gibi başını kuma gömmemeli…
2 yorum
Sevgili arkadaşım, yazını keyifle okudum. Önerdikleri tamamına katıldığımı belirtmek isterim. Daha ileri giderek kesinlikle Çanakkale yerel yönetiminin içerisinde olman gerektiğini düşünüyorum. özellikle halk sağlığı konusundaki saha çalışmalarına uzaktan da olsa tanıklık ettik. Kim bilir bizim gibi uzaktakilerin bilmediği daha ne üretimlerin vardır. Çanakkale yerel yönetiminde, halkı tanıyan, temastan uzak durmayan sizin gibi değerli bilim insanlarına kesinlikle yer verilmelidir. Başarılar dilerim.
Elinize Sağlık Yazdıklarınıza Kesinlikle katılıyorum. Biz Kıbrısta Kibris Web Tasarimi yapan bir firmayız. belki çok alakasız bir yerden sizinleyiz ama bu sitedeki makaleleri okumak çok keyif veriyor bize. teşekkürler