Saygıdeğer okurlar,
Kanser ile ilgili şu başlıklara değinilebilir;
Genetik
Mitokondriyal metabolik hastalık
Kalıtsal
Çevresel faktörler: gıda, hava, kozmetik, sigara, vb. maruziyet
Su
Entropi
Stres
Kanser önlenebilir mi?
Kanserden korunulabilir mi?
Türkiye Kanser hastalığında kaçıncı sırada, neden?
Kadın ve erkeklerde kanser çeşitleri?
Kanser tedavisi yöntemleri? İlaçlar…
Bu başlıklar artırılabilir. İlaç keşfetmek için kanseri keşfetmek gerekir. Her ne kadar kanser tedavisinde ilaçlarla ilgileniyor olsam da, bir bütünlük arz ettiği için diğer etkenleri yakından tanımak gerekir. İyi tedavi, bütünsel tedavi ile sağlanabilir; Tıbbi, psikolojik, yaşam kalitesi…
Ben bu yazımda “Stres” üzerinde durmak isterim.
Atalarımız “Duvarı nem insanı gam yıkar”, “Derdinden ince hastalığa yakalandı” gibi cümleleri kurmuşlar zamanında. Bilim ve Teknoloji ne kadar hızla ilerlese de, ne kadar teşhis, tanı ve tedavi olanakları artsa da, atalarımızın gözlemleri baki kalmış. Ne güzel özetlemiş atalarımız, ciddi hastalıkların altında, dert, keder, ızdırap, korku, kaygı, endişe yani müthiş bir stresin yattığını…
Evet kanser genetik ve/veya kalıtsal olabilir. Fakat kanseri oluşturan yukarıda saydığımız etkenler de kansere neden olabilir. Muhtemelen çoğumuz farkındayız. Yapılan çalışmalar, stresin tümörlerin oluşumunu ve gelişimini teşvik edebileceğini göstermektedir. Stres, hemen hemen her yerde bulunabilen bireysel duygulara yönelik dışsal veya içsel bir uyarıdır ve bu nedenle insanların stres etkenlerine yanıt olarak vücut fonksiyonlarını düzenlemeleri önemlidir. Ancak aşırı strese veya uzun süreli kronik strese maruz kalındığında kaygı gelişir ve sağlığa zarar verir. Son yıllarda birçok çalışma, stresle ilişkili hormonların veya periferik nörotransmiterlerin tümör hücrelerinin çoğalmasını, hayatta kalmasını ve damarlaşmasını teşvik edebildiğini ve vücudun bağışıklık tepkisini bozarak tümör hücrelerinin bağışıklık sisteminin “gözetiminden” kaçmasına neden olabileceğini göstermektedir (Yong vd.,2022).
Ancak ben daha ziyade kanser hastalığına yakalandıktan sonra var olan strese değinmek isterim. Kanser hücrelerinin yayılması söz konusu olduğunda yukarıdaki yaklaşıma ek olarak; Kanser hastaları “ölüm, acı çekmek, hastalığın üstesinden gelememek, neden kendileri, belirsizlik, hastalığın şiddeti, fiziksel zorluklar, tıbbi tedaviler, kaygı, korku” gibi nedenlerle strese maruz kalırlar. Stresi azaltmak kanserle mücadelede çok önemlidir. Bazen mücadele etmek teslim olmaktır. Teslim olmak vazgeçmek değil, kabul etmektir. İnsan ancak kabul ettiği şeylerle doğru şekilde savaşabilir. Tam da o zaman başlar mücadele… Çoğu hastalık gibi kanserde de insan hastalığı kabul etmediği için gereği gibi savaşamaz. Aslında savaştığı şey hastalık değil yukarıda değindiğimiz düşüncelerdir, enerjisini bu düşüncelere harcarken vücut yorulur ve asıl savaşması gereken unsur olan hastalık geri planda kalır. Hasta yorulur, umutsuzlaşır, kaygı artar, depresyon başlar. Stres doğru mücadelenin önüne geçen çok önemli bir engeldir. Yüksek düzeyde stres ve düşük yaşam kalitesi, hastaların prognozunu engelleyebilir. Yani stres kontrolünün sağlanması için doğru yaşam kalitesi için stresi azaltacak unsurlar göz önünde bulundurulmalıdır ki tedaviye daha kolay uyum sağlanabilinsin.
Kaynakça
Hong,Y.,Zhang,L.,Liu,N.,Xu,X.,Liu,D.,andTu,J.Int.J.Mol.Sci. 2022, 23(20),12653; https://doi.org/10.3390/ijms232012653