Akademikakil.com un bu ayın konusu olarak belirlediği “Yazarların Gözünden Akademik Akıl” adlı konu başlığı hakkındaki görüşlerimi siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Yayın hayatına başladığı aydan itibaren yaklaşık her ay köşe yazısına katkıda bulunmaya çalışan bir akademisyenim. Belirledikleri konuyu internet yayıncılığı araçlarıyla okuyucuya ulaştıran bu site yöneticilerine teşekkür ederim. Sonuçta binlerce kişiye ulaşma imkânını sağlıyorlar.
Dijital iletişim: Bu dijitalleşme, haberlerin daha hızlı, daha kolay ve daha erişilebilir bir şekilde tüketilmesine olanak tanırken; dijital haber okuma deneyimi de kullanıcılara birçok avantaj sağlamaya başladı. Günümüz sibernetik, dijitalleşme adına ne dersek diyelim iletişim kanallarının arttığı çağdır. Okuyucuda kendine en kolay erişebildiği en ucuz erişebildiği yolla okumaya çalışmaktadır.
Okuma oranlarını artırmak için yeni önerilere açık olabiliriz. Benim kanaatim bu sitenin okunurluğunu artırmak için ne yapabiliriz? Bunun üzerinde düşünmemiz gerektiği kanısındayım. Sitenin tanıtımı bunların başında gelmektedir. Akademik ağırlıklı bir site olduğu tanıtabilir.
Yazarların söyleşi programları, yazarlarla değişik yerlerde söyleşi programları yaparak sitenin tanıtımı, okunurluğu, arşivine ulaşma imkânlarını bu konudaki kolaylıkları okuyucu ve dinleyicilere tanıtabiliriz.
Web tabanlı gazetecilik, bu konuda 2023 yılının son verilerini vermek isterim. Bunlar;
2023 yılında günde en çok sağlık yaklaşık 8 trilyon dolar, kamusal eğitim yaklaşık 5 trilyon dolar ve kamusal askeri yaklaşık 2 trilyon dolar harcama yapılmıştır. (worldmeters.com.30.12.2023.).2023 yılı sonu itibariyle 6 milyar internet kullanıcısı, günde 157 milyar e-posta gönderimi,500 000 e-ticaret gönderi,5 miyardan fazla Google arama motorunu kullanan kişi bulunurken; 2800000 yıl içinde yeni basılan kitap sayısıdır. Dünya nüfusunun 8 milyar 100 milyon olduğu düşünülürse internet ve uzantılarının sosyal medyanın hayatımızdaki önemi ortaya çıkar.
Saniyede 3 saatte 20500 internet sitesi yayına geçmeketedir.5 milyar 200 milyon internet kullanıcısı vardır. Dünya nüfussunun %66 sı internete erişim sağlamaktadır. Norveç, Suud, BAE gibi ülkelerin internet kullanım oranı %99 ları geçmiştir. En çok aranan arama motorları Google, Yahoo, YouTube, facebook ve Twitter olmaktadır.
Bu özet verileri yazdıktan sonra, Akademik akil.com sitesi sahiplerine teşekkür ettikten sonra. Günümüzde insanların en kolay erişime ulaştıkları yolu denemektedirler. Dolayısıyla
a. Sitenin tanıtımı,
b. Okuyucu sayısının artması,
c. Konu başlığının her ayın 25 inde gönderilip 1 inse sisteme girilmeye başlanması,
d. Arşiv imkanlarının tanıtımı ve. Değişik yerlerde günlerde değişik etkinliktekilerle yazarlarla buluşarak tanıtımın aratılması şu anda aklıma gelen önerlerdir.
2023 yılı sonu itibariyle konumuzla ilgili sayısal veriler:
8.1 milyar dünya nüfusu,5.2 milyar internet kullanıcısı, Türkiye de 71.4 milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır. İnternet kullananların nüfusa oranı %83,4 dür. Türkiye de sosyal medya kullanıcısı 62,6 milyon, Günde internette harcanan ortalama zaman 7 sat 24 dakika zaman harcamaktadırlar. İnternet kullananların %80,7 ilk sırada bilgi edinmek amaçlı kullanmaktadır. Yılda 3,73 milyar uygulana indirilmektedir. Mobil uygulamalara yılda harcanan para 693,7 milyon doları bulmuştur. Türkiye de 85.59 milyon nüfusta 81.68 milyon mobil telefon kullanıcısı bulunmaktadır.71.38 milyon internet kullanıcı vardır. Bilgi edinme amaçlı kullananlar ilk sırada ve % 73 iken ikinci sırada haberleri öğrenmek amaçlı kullananların yüzdesi ise 67 ile ikinci sırada gelmektedir. Bu veriler ışığında konuya baktığımızda akademikakil.com un daha da okunma oranını artırmak sağlamak için çalışmalıyız kanısındayım.
2024 yılının ocak ayından başlamak üzere ayın konusundaki görüşlerimi yazmaya devem etmeyi düşünürüm. Site yöneticilerinin hoşgörüne sığınarak yine e bazı konulardaki görüşlerimi okuyucularımla paylaşmak isterim. Akademisyen olmanın verdiği özgüvenle okuyucularım daha çok akademia çevresinden olduğunu sanıyorum. Bazı konular var ki bunları okuyucularımla imkâna elverdiği ölücüde paylaşmak isterim.
Elma şekeri mi bilardo toplu mu sağ sol kavramları? Bunlardan Birincisi. Sağ sol kavramı ve ülkemizin gençlerine yanlı öğretilen yanlış yönlendirilen artı değer olamayıp insanları ayrıştırma aracı olmasıdır.
Sağ sol, sağcılık, solculuk, birbirine karıştırılmış. İnsanların zorunlu seçenekler karşısında zorlanmasıdır. Dolayısıyla bu tür kavramlarla ilk karşılaşanlar nereye ait olduklarını kendilerinin zorlamaktadır. Hâlbuki kuranda geçen amel defterleri sağdan verilenler ayrı, Lübnan’daki sağcı falanjistler ayrı, başka yerdeki solcu Müslüman ayrıdır. Böyle olunca kavramlar aynı anlama yüklenmektedir. Bu durumda gençlerimiz batını çizdiği dairde düşünmekte bu kalıplardan birini seçmeye zorlanmaktadır. Kendi özgün düşüncelerini oluşturmakta zorlanmaktadır.
Yeni yılda, yeni zamanda İslam ülkelerinin kendi kavramlarını yorumlarla oluşturma uygulama zamanı gelmiştir.2 aydır yazıyorum. Değişik yerlerde konuşuyorum. Yanlış olanları uyarıyorum arz-ı mevud diye eski kavramı sanki ilahi hükümmüş gibi İsrail lehine farkında olmadan yorulmamaktadırlar. Bu tamamen yanlış algının sonucudur. Kuranda geçmemektedir. Maide suresinin 21. Ayetinde şöyle buyuruyor.” Ey kavmim Allah’ın size yurt olarak yazdığı Mukaddes toprağa girin ve arkanıza dönmeyin. Yoksa kaybederek dönmüş olursunuz.”. “Ey kavmim, Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba uğrarsınız.” Bu ayeti celile de Kudüs ve çevresinin uruşelim, yaruselam isimlerle belirtilen bölgenin beni İsrail’e nimet olarak tahsis olunduğu bildirilmektedir. Ancak ayetin sonunda onların dinlerinden dönmemeleri gerektiği aksi takdirde akıbetlerinin çok feci olacağı da bildirilmektedir. Miladi 2. asırda Roma baskısı altında Yahudilerin putperestliğe döndükleri dahi bilinmektedir. Her nimetin yükümlülükler getirdiği, verilen imkânların sonradan ceza olarak alınması söz konusudur. Dolayısıyla Kuranda, sünnette olamayan sanki çoğu toprakların İsrail’inmiş gibi tanıtmak algı yanılmasıdır. İşin doğrusu yukarıda yazdığım gibidir. Arzı mevud teorik ve psikolojik üstünlük sağlamaya yöneliktir. Ayette de görüldüğü gibi doğrudan İsrail, Kudüs, arzı mevud toprakları ve onlara ait olduğun ilişkin bir kelime dahi yoktur. İkinci olarak sağ -sol sanki kutsal terimmiş gibi anlatılmaktadır. Hâlbuki yüzyılın başına kadar sağ sol yoktu. Kültürel sol vardı bu da politik doğruculuk diye tanımlayabileceğimiz bir kavramdı. İlk sağ sol Marks tan sonra çıkmadı. Fransız ihtilalleriyle parlamentonun durumuna göre oturma yerlerinden çıktı. Kilise bir guruptu, aristokratlar bir guruptu, burjuvazi bir guruptu, Paris’teki parlamentoda 1815 sonrası oturma yerlerinden sağ sol kavramı çıkmıştır. Sonradan İngilizceye geçmiştir. Etat Generaux le başlamıştır. Solda oturumalar a solcu sağda oturanlara sağcı denmiştir. Kim derdi kı bu kavramlar Türkiye’de özellikle yetmişli yıllarda bilenlerce kişinin ölümüne yol açacak ve ülke 30 yıl geri giderek. Nereden nereye.?.
Siyasi yelpaze, siyasi pozisyon, siyasi spektrum kavramları daha yumuşak şekilde kullanabilirdi. İnsanlarımızın entelektüellerimiz kalıplaşmış seçenekler karşısında zorlanmaktansa özgün düşüncelerle sorunlarımıza çözüm bulabilirlerdi. Gençlerimizin ufku açılabilirdi. Avrupa’da ve yeni dünyada bazı ülkeler bunu senkretik siyaset diye yumuşatarak bilimsel anlam yüklemeye çalışmışlardır.
5 Mart 1789 da başlayan Paris Versay daki Etat Generaux den günümüze anlam kayması yaşanmaktadır. Meramımızı anlatmak için kavram kullanmak zorundayız. Âmâ bu kavramlara İngilizce ve Fransızcanın Türkçesini ülkemizde Fransa’daki gibi olmayan sınıf, zümre katman ideolojini olmadığını aklın sınırların zorlayarak sınıflandırmak bize zihni anlamada yerimizde saydırmaktadır.
Fransa parlamentosunda gelenekçiler başkanın oturuşuna göre sağ tarafta, değişimciler ise sol tarafta otururdu. Bu sağ sol kavrama Avrupa’da iki savaş arasında asık kullanılmaya başlandı. ABD ise sağ sol kavramının siyasi jargonda kullanımı 1960 lı yıllara sıklıkla görülmeye başlandı. Fransa da kraliyet karşıtı dönemlerde solda, monarşi taraftarları, muhafazakârlar destekçiler ve askerler sağda yer aldı. Bourbon restorasyonu 1814 anayasal monarşiyi belirledi. Sonraları klasik sağ sol kavramının yanında merkez sol, merkez sağ, aşırı sol, aşırı sağ, yeni sağ gibi kavramlar yerleşmeye başladı.
Soylular Cote Droit 1970-1980 lerde sol taraf Cote Gauche diye adlandırıldı. Aslında Fransa’da kralın mali krizi çözmek için parlamentoyu toplamasıyla başlayan süreçte Etates Gereaux u toplamasıyla başladı.
Bu kavramanın kuranın Hakka suresi 19-20 ayetiyle ilgisi yoktur. Bu ayette amel defteri sağdan verilerek benim Amel defterim derler. Ayrıca İştikak suresi7 ayette, kime kitabı sağından verilirse hesabı kolay bir şekilde görülecektir. Demektedir. Bu ayette dünyada yapılan işerin amel defterine kaydı ve hesap gününde kişiye bildirilmesidir.
Sonuç olarak Akademikakil.com aracılığıyla her ay belirlenene veya belirlediğimiz konuları aza öz iletişim kolay olduğu haliyle okuyucuya ulaştırsak özelikle gençlerimiz sağlıklı doğru bilgiye ulaşırsa görevimizi kısmen de olsa yapmış sayılabiliriz. Yoksa bu boşluğu yanlış ve gereksiz bilgilerle başkaları doldurursa iki misli hata yapmış olabiliriz.
Cemil Meriç, bununla ilgili olarak, “Bu Ülke” adlı deneme kitabında şöyle diyor. “(…) Mukaddeslerin rengine bürünen bir bukalemun kelime; semâvî kitapların şeytanı. Ve en tehlikelileri, toprağımızda doğmayanlar. Sol’la sağ bu karanlık kafilenin öncülerinden ikisi. Sol, Latincede meşum, eski Almancada eğri demek… Cehenneme inen merdiven hep sola bükülür. Sağ kibar ve imtiyazlı; Rabbin sevgili kulları sağında oturacaklar, diyor Tevrat.” (1976, 11). “Sol- sağ. Çılgın sevilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit. Toplum yapımızla herhangi bir ilgisi olmayan iki yabancı. Hristiyan Avrupa’nın bu habis kelimelerinden bize ne?” (age., 13). Ancak, bu iki kavram, az-çok benzer anlamlamalarla yalnız batı toplumlarında değil doğu toplumlarında da bulunmaktadır. Günlük yaşamda, bunu doğrulayan çeşitli uygulamaları gözlemlemek veya çeşitli inanmalarla karşılaşmak olasıdır. Tarık Buğra’nın Küçük Ağa adlı romanı okunurken şöyle bir cümleyle karşılaşılır örneğin: “Hangi hesaplar, hangi çıkarlar –örümcekler gibi- ağlarını örmeye çalışacak, hangi dürüstlükler, hangi iyi niyetler ve sağ düşünceler bu ağlardan kurtulabilecek, hangileri bu ağlara takılıp kalacak, can vereceklerdi?” (1997, 409).
Ayet-i kerimenin mealinde “düşünmek” olarak çevirisi yapılan kelimenin aslı “tedebbür etmek”tir. Bir şey üzerinde tedebbür etmek, onun akibeti üzerinde tefekkür etmek, düşünmek demektir. Kur’an-ı Kerim, insanlara yapıp ettiklerinin sonucunu açık bir şekilde izah etmektedir. Tedebbür eden okuyucu bu vaat ve tehditlerin farkına varır, ona göre hayatını tanzim eder.
“Ashab-ı yemin ise nedir ashab-ı yemin? Dikensiz kiraz ağaçları altındadırlar. Ve meyveleri kat kat olmuş muz ağaçları altındadırlar. Ve yayılmış gölgededirler. Ve çağlayıp akar bir su başındadırlar. Ve pekçok meyveli bir yerdedirler. (…) Ve yükseltilmiş yataklardırlar.” (Vakıa suresi, ayet 27-34); “Ashab-ı şimal ise nedir ashab-ı şimal? Mesamata kadar nüfuz eden bir sıcaklık ve son derece hararetli bir su içindedirler. Ve pek siyah bir dumandan bir gölge içindedirler. O gölge ne soğuktur ne de faydalıdır. Çünkü şüphe yok, onlar bundan evvel nimetlere- zevklerine- düşkündüler. Ve büyük günah üzerine ısrar eder olmuşlardı.” (Vakıa suresi, ayet 41-46) (Burada geçen “ashab-ı yemin “sağdakiler”; ashab-ı şimal ise “kuzeydekiler”, burada “soldakiler” anlamındadır.).
“Artık kitabı sağ tarafından verilmiş olan der ki ‘Alınız kitabımı okuyunuz.’ (…) Şimdi o, hoşnut olduğu bir yaşayıştır. Yüksek bir cennet içindedir.” (Hakka suresi, ayet 19-22); “Fakat kitabı sol tarafından verilmiş olan der ki ‘Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi. Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim. (…)’ Taraf-ı ilahiden de denilecektir ki ‘Onu tutun da ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun.’“ (Hakka suresi, ayet 25- 31).
“Sizler de üç gruba ayrıldığınız zaman: Biri, amel defteri sağından verilenlerdir; ne mutlu o sağından verilenlere! Diğeri amel defteri solundan verilenlerdir; ne bedbaht o solundan verilenler!
Önde olanlar; (erdem, amel ve ödülde) önde olanlar;” (Vakıa suresi 7-10 ayetler.)
Selam saygı ve hürmetlerimle.