Geleneksel din, Max Weber tarafından kavramsallaştırıldı. Ona göre kapitalist iktisadi gelişmeyi protestanlaşan Avrupa gerçekleştirdi. Geleneksel dini temsil eden Katolik Avrupa ise geri kaldı. Çünkü Katoliklik rasyonel iktisat zihniyetini, metodik yaşantıyı, çalışma şevkini ve kapital birikimini engelliyordu. Konunun İslam ve Türkiye örneğinde tartışmasını rahmetli Sabri F. Ülgener yaptı.
Marxistler Weber’in iddiasını kategorik olarak reddettiler. Onlara göre protestanlaşma kapitalizmin sebebi değil, sonucudur. Reddiyenin delilleri için M. Rodinson, I. Wallerstein ve J. Habermas’ın eserlerine bakılabilir. F. Braudel ve W. Sombart’ın eserleri ise konuyla ilgili tarafsız kaynaklar olarak okunabilir.
Vülger materyalistler marxizmin esaslı reddiyesini sulandırdılar. Bu ayak takımı materyalisetlere göre din külliyen geri kalmışlığın sebebidir. Kökü de kazınmalıdır. Bu iddia, daha önce Comtecu pozitivistler tarafından savunulmuştu. Pozitivistlere göre en hakiki mürşit bilimdir. Din, arkaik geçmişe ait hikayedir. Bilimin kurumlaştığı yerde teolojik tesellilere ihtiyaç yoktur. Batı’da 20.yy’lın başlarında pozitivizm ile vülger materyalizmin yerini Weber’in rasyonellik teorisi aldı. Ama bizim gibi Üçüncü Dünya ülkelerinde pozitivizmin din karşıtı düşünceleri devlet politikalarında ve resmî ideolojide yaşamaya devam etti. Weber’i hiç anlamadılar. Belki anlamak istemediler.
Weberci rasyonellik çalışmak, lüks ve israftan uzak durmak, yapılan tasarrufları yatırıma dönüştürmek, bilimi yaygınlaştırmak ve tekniğe uygulamak demektir. Üçüncü Dünya ülke aydınları Weber’i dinlemediler. Kolayı seçtiler. Modernliği yemek içmek, giyinmek, lüks arabalara binmek ve gezip tozmak olarak yorumladılar. Böylelikle modernlik giderek gösterişçi tüketimcilik ve lümpen bir din düşmanlığına indirgendi. Bu sefih ve kindar akıma son yıllarda feminizm ve LGBTC’lik adı altında aile düşmanlığı, çevrecilik adı altında yol, baraj, fabrika, sanayii düşmanlığı eklendi. Memleketi dinin geleneksel kıskacından kurtaralım derken yoz bir modernliğin pençesine ittiler.
Weber, dini hiçbir zaman kötülemedi, yok saymadı ve toplum hayatından dışlamadı. Rasyonelleşmiş haliyle dini övdü. Çünkü rasyonel din gelişmeyi güdülemekteydi. Bunu Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı kitabında temellendirdi. Protestanlık bir meslek edinmeyi, bir meslekte sürekli çalışmayı, lüks ve gösterişten uzak durmayı, metodik ve mantıklı olmayı tavsiye etmekteydi. Nitekim Kuzey Batı Avrupa’da ilk sanayicilerin hemen hemen tümü dindar Protestan’dı.
Weber, rasyonelliği ikiye ayırır: Zweck rasyonalite ve wert rasyonalite. İnançlı kişinin inancının gereğini yerine getirmesi wert rasyonalite olarak değerlendirir. Dindar iş adamının maliyetli de olsa faizsiz bankalardan kredi kullanması wert rasyonelliğin gereğidir. Bir dindar yöneticinin temsil ettiği makamı emanet olarak görmesi, amme malını ganimet gibi yandaşlarına dağıtmaması, uzmanlara danışmadan hareket etmemesi, makam mevkiyi ehillere tevdi etmesi wert rasyonelliğin gereğidir. Dindar iş adamının gösterişçi tüketimden uzak durması, işçisini ve tedarikçisini aldatmaması wert rasyonelliğin gereğidir. Dindar bir vatandaşın israf ve tebziratın göstergesi araba ve cep telefonu markalarından uzak durması, evlerini mobilya showromlarına dönüştürmemesi wert rasyonelliğin gereğidir. Cemaat ve tarikattaki mal, mülk ve iktidarın şeyhin şahsına ait olmadığının bilinmesi wert rasyonelliğin gereğidir. Bir dindar kamu görevlisinin sahip olduğu kamu görevini emanet olarak addetmesi, kendisini o makama getirene değil de amme hizmetine adaması ve milleti velinimeti olarak görmesi wert rasyonelliğin gereğidir.
Yukarıdaki betimlemeler wert rasyonelliğe ve dindarlara bakan yöndür. Dindar olmayanlar ise zweck rasyonaliteye göre hareket etmelidir. Mesela köpek hakları ve LGBT özgürlüğünü savunanların sığınmacı haklarını savunmaması irrasyoneldir. Devletçi ve milliyetçilikle özdeş Atatürkçülüğün, ayrılıkçı silahlı gruplara gerilla gözüyle bakanlarla, aileye düşmanlık edenlerle bir araya gelmesi irrasyoneldir. Samimi bir milliyetçinin, Türk ordusunun Suriye’ye yaptığı askeri harekata tepki olarak Türkiye’de kurmaya başladığı fabrikasını kapatıp giden bir otomobil markasının arabasını satın alması irrasyoneldir. Üniversite okumadan, meslek sahibi olmadan, yabancı dil bilmeden, herhangi sanat ve spor alanında bir beceri geliştirmeden elindeki markalı telefonla, altındaki üst segment arabayla, evindeki rüküş mobilyalarla üst tabaka olduğunu iddia etmek irrasyoneldir. Konuyla ilgili bir teorik makale bile okumadan, okuduğunu anlamadan sosyolojik, siyasal ve ekonomik konularda ahkam kesmek irrasyoneldir.
Max Weber’e göre modernlik rasyonellikle özdeştir. Rasyonellik ise her şeyden önce analitik düşünebilmektir. İnanç ve ideolojilerle davranışları arasında tutarlılık göstermektir. Dürtülere göre değil, akıl ve pragmaya göre hareket etmektir. Bilimsel bilgiye talip olmaktır. Gösterişçi tüketimden, tembellikten ve serkeşlikten uzak durmaktır. Toplumsal bilince sahip olmaktır. Menfaatini toplum içinde aramaktır. Toplum kurallarını içine sindirmektir. Etnik, dinsel, cinsel, mezhepsel, cemaatsal, felsefik ve ideolojik alt kimliğini toplumun üst kimliğe paralelelleştirmemektir.
Sonuçta meseleleri din üzerinden değil, rasyonellik üzerinden sorunsallaştırmak gerekir.
1 yorum
İsak Hocam kalemine sağlık. Weber’i, Durkheim’i sosyolog akademisyenlerin bile çoğu böyle anlatamaz. Çünkü eserlerini okumuyorlar. Çok aydınlatıcı ve bilgi verici bir yazı olmuş. Teşekkür ederim.