Rahmetli Cem Karaca ‘namus belasına’ adlı o ünlü şarkısına, ‘Düştüm mapus damlarına öğüt veren bol olur. Toplasan o öğütleri burdan köye yol olur’ şeklinde çok etkili bir girişle başlar. Biz, toplum olarak, ders almayı değil, ders vermeyi seven bir yapıdayız. Siyasiler, hatipler, gazete ve medya yorumcuları, ekrana çıkan hocalar, çoğunlukla izleyenlere ders verir tarzda konuşuyorlar. Önerilere verilen cevaplar da, savunmalar da, karşı öneriler de, oldukça sert oluyor. Her söylenen ve her yazılana karşı her daim bir yanıtları oluyor. Liderler ve sözcüler bir konuşursa, yandaş fikirdaş ve trolleri bin konuşuyor.
Akademik Akıl’da yazarlarımızın yanında, tıpkı köşe yazısı tarzında, çok uzun yorumlar yapan, ciddi öneriler getiren arkadaşlarımızın da olması, memnunluk verici. Arkadaşlarımız, hemen her konuda yorum yapıyorlar. Farklı görüşleri, cesaretle ortaya koyup, kendi yorumlarını yazıyorlar. Yorumlarında, ütopik olanların yanında, çıkış yolu olabilecek hatta sistemi baştan sona değiştirebilecek öneriler de olmuyor değil. Özellikle, yazının sonunda kaynakları da olan yorumların, okuyucular ve yazarlar tarafından, çok daha dikkatli şekilde değerlendirildiğine inanıyorum.
Ancak, maalesef, bu yorumların pek çoğu yeterince okunup değerlendirilmiyor. Öncelikle, okuyucuların pek çoğu, yazıyı henüz altında yorum çıkmamış halindeyken okuyorlar. Yorum çıktıktan sonra da, geriye dönüp ikinci kez okumak istemiyorlar. İkincisi, yorum puntorları, yazılardan daha küçük olduğundan, okunmaları daha güç oluyor. Üçüncüsü de, bazılarının gereğinden de uzun olmaları. Ben burada, ‘çarşıyız her şeye karşıyız’ tarzında yorum yazan trollerden bahsetmiyorum. Onlar daha çok, bir yerlere mesaj vermek amacında olan yorumlar. Hani, ‘bakın görün, ben de sizden yanayım. Beni de, müdürlük olur, dekanlık olur, rektörlük olur, kayyumluk olur, bir yerlerde değelendirin’ gibisinden. Onları bir tarafa koyuyorum. Gerçek yorumcu olan arkadaşlar ise, önceden araştırma yaparak, konuyu daha geniş ve farklı bir perspktifle inceleyen, ilgili kaynakları okuyup, yorumun altında gösteren, çözüm önerilerini de içeren, yapıcı nitelikte yazılar hazırlıyorlar.
Sanatçı Nilüfer, 1992 de çıkardığı şarkısında, ‘Sorun Çok, Yorum Yok Oooo’, diyordu. Sorunlarımızın çok olduğunu, bizim gibi, siz de çok iyi biliyorsunuz. Hal ve durum böyle olunca da, sorunların yanında, yorumlar da haliyle çok oluyor. Bunu normal karşılamamız lazım.
Her ülkenin, tüm dünyayı ilgilendiren ciddi sorunların yanında, kendine özgü olan sorunları da oluyor. Bizim de, coğrafyamızla ilgili, ekonomik, sosyal, toplumsal, eğitim, adalet, sağlık gibi pek çok sorunumuz var. Her şey bir anda güllük gülistanlık olmuyor. Var olanı yıkmak, kapatmak ya da bozmak, düzeltmekten çok daha kolay. Bu bakımdan, yıkılan, kapanan ve bozulanların düzeltilerek tekrar normal hale getirilmeleri, uzun zaman alıyor. Halkımız bir tarafa, yönetenlerin, her konuda, uzun vadeli, etraflı ve çok yönlü düşünmeleri gerekiyor.
İlk çıktığından beri Medimagazin gazeteniz, daha sonra da ‘Akademik Akıl’da yazıyorum. Grubun en yaşlısı olmasam da, en uzun süredir yazanlardan biri olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Başkaları bir tarafa, kendimden örnek vermem gerekirse, polemik yaratmaması için, yorumlara genellikle cevap yazmıyorum. Eğer cevabım uzun olacaksa, onu bir köşe yazısı haline getirip okuyucularımıza sunuyorum. Devamlı ve uzun uzun yorum yapan, yol gösteren, yazıların eksikliklerini tamamlayarak önerilerde bulunan yorumcularımızdan, arzu edenleri, köşe yazarı olmaları için teşvik etmeli ve onları bu konuda yüreklendirmeliyiz.
‘Sorun çok, yorum yok’ şarkısındaki gibi değil, sorun çoksa, haliyle yorum da çok olmalı ama, uzun da olmamalı. (1)
(1). Sen uçtun, ben uçtum, Söz, Aysel Gürel, Onno Tunç, müzik ve düzenleme, Onno Tunç, Yorum, Nilüfer:
Sen uçtun ben uçtum
Aşk mı bu söyle sevgi mi
Ben zaten bir hoştum
Oynattım dengemi
Macunlu sohbetler
Hedefsiz şikayetler
Mangaldan taştı küller
Nerden çıktı bu süperler
Aynı şov bu
Hep aynı hep aynı büyülü aşklar
(Hep aynı, hep aynı)
Bakışlarla süslenen
Yalanlara tatlı soslar
(Hep aynı, hep aynı)
Şov yapma şov yapma
Fark etmez anladık seni
Her yerde sen vardın
Taktikler bitti bitti mi.
3 yorum
Çok güzel yorum maalesef böyle gelmiş böyle gidiyor
Çok güzel bir tesbit sevgili haldun ,bir toplumda aptallar çok konuşursa ve akıllılar hep suskun olursa veya az konuşurllarsa sonuçlar iyi değil demek ne yazıkkı🙏🏻
Başlangıcı ve sonu olmayan bir evrende, zamanın dahi insan aklının bir icadı olduğu bir düzlemde, doğrular ve yanlışlar diye bir şey yoktur; yalnızca yorumlar vardır. Ve unutulmamalıdır ki, yorumdan mahrum bırakılmış bir zihin, sessiz bir evrendir. Asla yorumsuz kalınmamalıdır.
Sayın hocamızın dile getirdiği gibi, akademik aklı menfaat araçlarına dönüştürenler de var. Örtülü müşteri yönlendiren yazılar, semantik kılıfına bürünmüş Google metinleri… Peki kötü mü? Belki. Ya da değil. “Olmayan zaman” çözecek bu fenomeni…
Uzun uzun yorumlar yazanlar var; mesela ben! Kendi fikirlerini satır aralarına sıkıştırıp örüntülerde boğulanlar… Din ve bilimi bir potada erittiğini iddia eden “bakın, Müslümanım ve bilimle dini örüntüledim”ciler…
Doktorlara sataşanlar, hekimlerden intikam alma derdinde olan akademisyenlerin keskin kalemleri… Bedavacı lar, çıkar çatışması yaşayanlar,… Dine aşırı taassupla sarılıp radikal satırlarla nefes alanlar…
Babasının hatıralarını sayfalar dolusu anlatıp hatırlatanlar, övenler, onurlandıranlar…
Ve biz? Eleştirenler, onurlandıranlar, kızanlar, sevinenler… Daha çok yazı yazalım. Daha çok fikirle buluşalım. Sözlerimiz satırlarda yankılansın, düşüncelerimiz satır aralarında yeşersin. Çünkü her kelime bir yorumdur. Ve yorumlar, evrenin sonsuz döngüsüne bırakılmış en insani izlerdir.