Not: Bu yazı, “Respira” dizisindeki kurgusal olaylara dayanarak yazılmıştır. Gerçek hayatla birebir örtüşmeyen sahneler üzerinden sağlık sistemi ve etik ikilemler üzerine düşünsel bir sorgulama yapılmaktadır.
“Respira” dizisini izlerken, kendi ülkemde tüm sağlık çalışanlarının birlikte hareket edemedikleri için sistemi düzeltemediklerine dair o tanıdık söylemi ne çok duyduğumu düşündüm.
Not: Spoiler içerir.
(Dizide geçen kurgusal bir durum olarak) tüm sağlık çalışanları grev yapıyordu. Hem de acil servis dahil!
Ama tabi ki yine birlik olamıyorlardı. Çünkü acile gelenleri tedavisiz bırakmak, onları ölüme terk etmekti.
Bunu yaparlarsa yaşayacakları vicdan azabını hafifletecek bir “kazanç” olabilir miydi?
Ya acile gelen kendi kardeşleri olsaydı? “Grevdeyiz” diyebilirler miydi?
(Kurgu gereği) grev başlangıç saatine denk geldiği için hastasını onkolojik cerrahi ameliyatının ortasında masada bırakan dizinin başrol oyuncusu doktor Nestor Mora’ya kızmayan kaç sağlık profesyoneli çıkar?
Geri dönüşsüz hasarlar söz konusu olunca grev yapabilmek, hele de toplu grev yapabilmek nasıl mümkün olabilir?
Doktorlar/hemşireler/sağlık çalışanları kendi canları pahasına hastalarını tedavi etmekle yükümlü mü?
Seksenli yıllarda mecburi hizmetle köye atandığında; ilk defa kadın doktorla karşılaşmış olan halk muayene olmak için akın akın gelirken hiçbirini geri çevirmeyip mesai bitti demeden; 7-24 canı pahasına çalışan bir kadın doktorun hikayesi gibi kim bilir yüreklerimize dokunacak dillendirilmemiş ne çok hikaye var güzel ülkemde.
“Sağlığın Türkiye’deki Serüveni: Sahadakilerin Gözünden” isimli bir kitap yazsak, ve sahadan hikayeler toplasak ne hikayeler çıkar karşımıza.
Bir ülkenin gelişmişliği/sağlık sisteminin gücü sadece teknolojisiyle ya da bina sayısıyla mı ölçülür?
Yoksa hekimlerinin, hemşirelerinin, tüm sağlık çalışanlarının insanca çalışma koşulları için hakkını aramasına gösterilen saygıyla mı?
Sorular…
Gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkeler arasındaki fark burada da hissedilmez mi?
Hastasını feda etmeyi değil, kendini feda etmeyi erdem sayan sağlık kültürü.
Ama kendini feda eden birinin sağlıklı kalması beklenebilir mi?
Dizide kendini önceleyen ve greve katılanların yaşadıkları, bu ikilemi çok güzel yansıtıyordu. Bu şartlar altında greve katılanlar gerçekten sağlıklı kalabilir mi?
İkilemler….
Çelişkiler….
Susmayan sesler….
Sessiz çığlıklar….
Doktora gidip doktorunun hasta olduğunu öğrenenlerin şaşkınlığı düşüyor aklıma:
“Doktor hasta olur mu hiç?”
Nasıl olmasın?
Fedakârlığın meslek standardına dönüştüğü bir sistem ne kadar sürdürülebilir?
Kendini feda ederek hastasını önceleyen hekimlerin kıymetini hatırlamak isteyenlere ve bu kültüre teşekkürlerini sunmak isteyenlere….
Selam olsun….
Nefes bile almadan…
Değişen kültürün negatif etkilerine maruz kalmadan meslek aşkının yeniden “şahlanması” için neler yapılabilir?
“İyi ki varsınız!”
Not: Gerçek sağlık sistemlerinde grev hakkı, genellikle asgari hizmetlerin (acil servis, yoğun bakım, onkolojik tedavi vb.) devam etmesi koşuluyla tanınır. Bu yazı, bir dizi sahnesinden esinlenerek etik ikilemleri sorgulayan bir anlatımdır; gerçek yaşam uygulamalarıyla birebir örtüşmesi beklenmemelidir.