Ellerimden kaçıp giden ömrümde….
Hicranımı atom, atom; hücre, hücre bölüştüm…
“Yörüngeden çıktı….” sanıp dünyayı….
Sonsuz bir öfke ve sonsuz bir aşkla…
Rotasına koymak için baş üstüne taşıyan…
Herkü’leri omuzlayan bir Herkül’e dönmüştüm..
Sanmıştım bu bomboş karanlıklarda
Yolunu kaybedip sapan Herkül’dür …..
Eğer ki rotaya girerse dünya…..
Gerçekleşir o gün bin yıllık rüya…..
Düşlerin fatihi olmuştum güya….
Herkülleri kutsayacak bir Zeus’a dönmüştüm
Parlar sandım o gün sönen yıldızlar….
O gün gider sandım tüm karanlıklar….
Biter sandım o gün tüm ayrılıklar….
Adalet, hakikat tecelli eder
Keder, gam, hicranım kaybolur gider
Ümidiyle açan güle dönmüştüm
Derken parçalandı birden sonsuzluk…
Ve yuttu …. elimde ne varsa …. yokluk….
Tutmuştu yakamdan, kopan kıyamet…..
Bir karanlık çıkıp karanlıklardan….
Dedi karanlıktkta görmek marifet….
Aydınlığı kovalayan bir Aşil’e dönmüştüm….
Değişti bir anda tüm gerçeklerim
Anlamıştım, eşim, dostum…ailem..
Ömrümdeki en muhteşem, en nadide nimetim
Boşunaydı Herkül’lüğüm, Aşil’liğim,
Boşunaydı Zeus’lama ömür boyu zahmetim…..
Derler ki; Prometheus’a evrilmek varmış,
Olimpos’a tırmanıp, ateşi çalanların kaderinde…..
Bu hal üzere beni yakan gafletimden uyanıp,
Kızıllığı tükenmiş sönmüş ocakta
Anka’sını kendisinden dirilten küle dönmüştüm…
DADA