Dört üniversite öğrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini kaçırırlar. Ertesi gün hocalarını yakalayıp, zar zor bindikleri arabanın lastiği patladığı için sınavı kaçırdıklarına ikna ederler. Hoca, yalvarmalarına dayanamayarak bu dört arkadaşa sınavı 3 gün sonra yapacağını söyler. Sınav günü geldiğinde matematik hocası bizim dörtlüyü sınıfın dört köşesine oturtur. Finali geçmek için de en az 50 almak lazımdır. Sınavda da 5 soru vardır. Sayfanın önündeki 4 matematik sorusu basit sorulardır ve her biri 10 puanlıktır. Kağıdın arkasındaki soru ise 60 puanlıktır ve de soru aynen şöyledir. “Hangi lastik patladı?”
Adamın birisinin arabasının lastiği tam akıl hastanesinin önünde patlar. Adam krikoyu takıp arabanın lastiğini söker. Ama lastikten söktüğü 4 bijon birden sular içinde yuvarlanıp yağmur mazgalının içerisine kaçıvermesin mi! Mazgaldaki bijonlar görünmüyor bile, adam çaresiz oturup düşünmeye başlar. Olayı başından beri gören bir deli parmaklıkların arkasından adama der ki:
– Arkadaşım sen ne yapıyorsun orada öyle?
– Sorma bilader, lastik patladı. Tam değiştirecektim bijonlar mazgala düştü.
– Düşündüğün şeye bak. Ondan kolay ne var. Bütün lastiklerden birer bijon çıkar. Lastiğe tak. Hepsinde üçer bijon olur. Bu seni lastikçiye kadar idare eder. Adama çok mantıklı gelir, hemen delinin dediğini yapar. Giderken de deliye sorar:
– Senin ne işin var bu akıl hastanesinde?
Deli cevap verir: “Biz burada delilikten yatıyoruz, salaklıktan değil.”
Adamın birini ‘deli’ diye akıl hastanesine tıkmışlar. Doktor bakmış adam sağlam… Başka doktorlar da bakmış, sonuç aynı… “Yahu sen deli değilsin… Neden tıktılar seni buraya?” demişler, adam da cevap vermiş:
-Efendim, ben bulunduğum kentte herkese deli diyorum da onun için..
-Peki, onlar sana ne diyor?
-Onlar da bana deli diyor.
-Ee peki, sonra ne oldu?
-Ne olacak, demokrasi varmış, onlar kazandı!
Bir gün deliler ağaca çıkmış, doktorlar ne yaparlarsa yapsınlar aşağı indirememişler. Sonra başka bir deli gelmiş ve ben onları indiririm ama bir şartla demiş. Doktorlar nedir şartın diye sorduklarında, deli:
– Bana akılı raporu vereceksiniz, demiş ve doktorlar da peki demişler.
Deli daha sonra araba taklidi yapıp pat diye bir ses çıkarmış ve “Lastik patladı, herkes aşağıya insin” demiş. Delilerin hepsi de aşağıya inmişler.
Dışarı çıksak ceza var, üstüne üstlük korkudan bir yerine iki maske taktığımdan zor nefes alıyorum. Ayrıca gözlük camlarım hemen buğulanıyor. Önümü bile zor görüyorum. Bol bol internette dolaşıp gözlerimi yoruyorum. Saçlarımı yazın daha tatildeyken kestirmiştim. Neredeyse üç ay oluyor. Gidip gitmemeyi düşünürken, önlemler için berberlerin hepsi birden kapanmasın mı! Salgın haritalarına bakıyorum. Her yer kıpkızıl olmuş. Her sabah arkadaşlarımdan bazılarının hastaneye yatırıldıklarını öğreniyorum. Telefonla arasam bir türlü, aramasam bir türlü. Zaten aradıklarım da cevap vermiyorlar.
Şu salgın nedeniyle herkesin düzeni bozuldu. İşyerleri kapandı. Çalışanların çoğunluğu işten çıkarıldı. Aileler perişan, çocuklar okullarına gidemiyorlar. Evinde her çocuğu için birer bilgisayarı olanlara göre durum iyi de, bilgisayarı, hatta interneti olmayanların durumunu da düşünmek lazım. Anadoluda internet çekmeyen köylerde, çocuklar tepelere, çeken yerlere tırmanıyorlar. Eğlenceli spor gibi izleyene komik gelse de, yarın kar çamur olduğunda ne yapacaklarını düşündüğümde tüylerim diken diken oluyor.
Artık biz kime inanacağız, şaştık kaldık. Sağlık Bakanlığı’na mı, Mezarlıklar Müdürlüğü verilerine mi? İstanbul’da ortalama günde 180, 200 kişi vefat ederken bu rakam şimdi 400’lere tırmanmış durumda. Artış, bulaşıcı hastalıktan deniliyor. İstanbul’da belediyeler, her vefat eden vatandaşımız için birer imam ve birer cenaze aracı tahsis ediyor. Ayrıca yakınlarının mezarlığa kolay gidebilmeleri için gerektiğinde otobüs de veriyorlar. Vefat edenler artınca, imamlar yetersiz kaldığından, belediye yeni kadro ilanı çıkarmış.
Siz şimdi fıkraların ne alakası var diye sorarsınız. İyi de, başlığı okumadınız mı? Hangi lastik patladıydı diye, kafayı yedi çoğumuz. Var mı itirazı olan? Haberiniz olsun, ‘Cezayir başgardiyanının burnunda sivilce çıkmış’. (Bir delinin hatıra defteri). Aşıyı bekliyoruz aşıyı.