Bana binlerce kez “Çocuğuma nasıl davranmalıyım?” diye soruluyor. Aslında diyorum, her çocuk farklı ve özeldir, o yüzden de nasıl davranılması gerektiği de duruma ve kişiye göre değişir. Bu işin normları olması gerektiği konusu bile tartışma götürür. Bu soruya uygun bir yanıt verebilmek için “Çocuğuma Nasıl Davranmalıyım?” isimli kitap bile yazdım. Size de okumanızı öneririm. Ama hemen her durumda geçerli ve işe yarayan basit birkaç öneriden zarar gelmez sanırım.
Ben fırsat buldukça her anne babaya da söylemeye çalışıyorum. Nasıl davranmaları gerektiği konusunda yüzlerce kitap yazılabilir ama dört ana başlık var bence.
Birincisi, onu olduğu gibi kabul etmek. Yani kafamızdaki tornaya, ideale göre onu yontmak değil, önce tüm varlığıyla onu içimize almak, kabul etmek.
İkincisi, ona doğru örnek olmak. Oturuşumuz, ses tonumuz, alışkanlıklarımız, sorun çözme yöntemlerimizle iyi bir model olmak. İbn-i Haldun’un güzel bir sözü var. ‘Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Siz kendinizi terbiye edin. Zira çocuğunuz zamanla size benzeyecektir.’ demiş.
Üçüncüsü de, onunla hemhâl olmaya çalışmak. Empati kavramının içi boşaldı. Kendimizi onun yerine koymak yetmiyor. Karşıdakine de geçmeli bu empati, işte o zaman empati yapmış oluyoruz. Ben hemhâl olmak demeyi tercih ediyorum. Yani, aynı duygu ve düşüncede buluşmak. O zaman birlikte bu duyguları düşünceleri yaşayarak, paylaşarak, konuşarak daha sağlıklı yöne çekebilir hale gelebiliriz.
Son olarak da, sınır koymak. Ailenin çocuğa sağlaması gereken en önemli görevlerden biri de çocuğa sağlıklı sınırlar çizmek. Bu kırmızı çizgiler çok dar olmamalı. İlk üçünü yapmadan, onunla gerekli nitelikli zaman geçirmeden ve paylaşımı yaşamadan, sınır koymaya çalışmak, onu ezmeye benzer. İyi bir ilişki, sevgi, saygı temelli bir zemin üzerinde, ona kural koymak çok daha kolay olur ve çocuk da zaten bunu içselleştirir. Yani onu ikna etmek değil, içine sinerek yaşamasını sağlamak hedeflenmeli.
Bu yazıda, çocuk eğitiminde ve çocuğun ruhsal gelişiminde babaların bilmesi ve uygulaması gereken temel yaklaşım ilkeleri özetlenmiştir. Daha ayrıntılı bilgi içine “Çocuğun Ruhsal Gelişimi” ve “Çocuğuma Nasıl Davranmalıyım?” isimli kitapları okuyabilirsiniz (Koray Karabekiroğlu, Say Yayınları)
Çocuğunuza nasıl davranmanız gerektiğini soruyorsanız, basitçe anlatmak gerekirse:
- ZAMAN AYIRIN
- İYİ GÖZLEM YAPIN
- TUTARLI OLUN
- EMPATİ KURUN
- SABIRLI OLUN VE SABIRLI OLMAYI ÖĞRETİN
- DİNLEME VE KONUŞMA BECERİLERİNİZİ GELİŞTİRİN, AÇIK VE NET OLUN
- DÜRÜST OLUN
- HAZIRLIKLI OLUN
Öncelikle kabul etmek gerekir ki, annelik ve babalık:
- Gönülsüz yapılabilecek bir iş değildir.
- Genellikle pek de karşılık aldığınızı düşünemeyeceğiniz çok yüklü maddi ve manevi bir yatırımdır.
- Ara verilemeyecek, tatile çıkılamayan, 7/24 süren bir iştir.
- Çoğu zaman kendinizden ve eşinizden fedakârlık ettiğiniz yorucu bir uğraştır.
- Sizi büyütür, kendinizle yüzleştirir, isteseniz de istemeseniz de bazı gerçekleri kabul etmenizi sağlar.
- Hayata bağlar, yaşama yeni ve çok önemli anlamlar katar.
Yine öncelikle kabul etmek gerekir ki, çocuğunuz:
- Genellikle ilk doğduğunda öyle gözükse de, zaman zaman hâlâ size öyle gelse de, mükemmel bir varlık değil, (onun da kusurları, eksikleri var)
- Her istediğinizi yapmayacak,
- Tam da sizin istediğiniz gibi biri olmayacak,
- Zaman zaman sizi çileden çıkaracak,
- Pek çok zaman sizi test edecek,
- Amaçlarına ulaşmak için sizi kullanacak,
- Her türlü fedakârlığınıza rağmen çoğu zaman teşekkür bile etmeyecek,
- Kendinizi tanımanızı ve geliştirmenizi sağlayacak,
- Karşılık beklemeden sevginin anlamını yeniden keşfetmenizi sağlayacaktır.
Çocuğa davranışta temel ilkeler:
- Onu sevdiğinizi doğrudan, açık bir dille ifade edin.
- Ona düzenli olarak özel zaman ayırın.
- İlgi ve sevgi göstermek ile her istediğini yapmayı birbirine karıştırmayın.
- Onunla spor yapın.
- Onunla sanat yapın.
- Birlikte kitap okuyun.
- Televizyonu belirli saatler dışında kapalı tutun.
- Bakımında doğrudan yardımcı olun.
- Kişiliğine saygı gösterin: Onun bir yetişkin olduğunu düşünerek konuşun. Olumlu ve olumsuz özellikleriyle, genel anlamda ondan memnun olduğunuzu çocuğunuza hissettirin.
- Dinleyin: Onları dinleyen pek yok, o yüzden siz dinleyin.
- Ses tonunuza dikkat edin. Bağırarak konuştuğunuzda sadece korkuyor ve sizi dinlemiyor.
- Empati kurmayı öğrenin. Çocuğunuza, dünyayı onun gözüyle görebildiğinizi hissettirin.
- Tuzaklarına düşmeyin. Sizi sinirlendirmek isteyebilir, tuzağa düşmeyin.
- Ona sınır koymakla onu ezmeyi birbirine karıştırmayın. Bazen ona kural koymak, disiplin sağlamak adına aşırı sert davrandığınızda onu ezmiş oluyorsunuz. Aşırı duygusal bir tonda yapılan disiplin amacına ulaşmaz.
- İstikrarlı ve tutarlı olun. Tutarsız olmayın. Hep aynı kalmaya çalışın. Bir davranışa karşı her zaman aynı tutumu takının.
- Sabırlı olun. Davranışlarındaki düzelme uzun süre alacağından sabırlı olun.
- Sürekli öğüt vermekten kaçının. Çocuklar hemen her yaşta (özellikle de ergenlikte) öğüt duymaktan nefret eder ve sizi dinlememeye başlarlar.
- Sus, karışma demeyin. Onun silik, korkak, içe dönük bir kişiliğe sahip olmasını istemiyorsanız, soru sorması, araştırması ve konuşması için onu teşvik edin.
- Kötü davranışlar yerine iyi davranışlara konsantre olun. İyi davranışlarının fark edilmesine ihtiyacı vardır.
- Onu değil, davranışını eleştirin. “Sen çok kötüsün; insanlara vuruyorsun” yerine “Vurmak kötü bir davranış” gibi…
- Olumlu tarzda konuşun. “Çayı oraya koyma” yerine “Çayı oraya koymak yerine masanın üstüne koy…” gibi…
- Suçluluk duygusu yaratmamaya dikkat edin. Neredeyse tüm davranım bozukluğu olan çocuklarda temel nedenlerden biri küçük yaşta aşırı bir şekilde yaşanan suçluluk duygusudur. Suçlayıcı dil sorunu kördüğüm yapar.
- Onu cesaretlendirin. Çocuğunuzun güçlü yanlarını keşfedip destekleyin.
- Tartışmaktan kaçının. Tartışmak çözüm getirmez ve verimli değildir.
- Çözüm odaklı olun. Önünüze çıkan sorunların çözümlerine odaklanın ve değişimin önündeki engelleri kaldırın.
- Her yaşanandan bir ders çıkarın. Yavaş yavaş öğrenmesini sağlayın. Öğrenmesi için zaman tanıyın.
- Ödül ve cezayı davranış öncesinde belirleyin. Sürpriz cezalardan, aşırı ödüllerden kaçının.
- Yaşına uygun sorumluluklar verin.
- Eşinizle olan sorunlara onu ortak etmeyin. Ondan taraf tutmasını asla beklemeyin. Tartışmalarınıza tanık olmamasına dikkat edin.
Başta da dediğim gibi her çocuk, her aile özeldir. O nedenle de her durum ve kişiye, her ilişkiye özel biricik öneriler daha yerinde olacaktır. Daha mutlu ve huzurlu çocuklar, aileler, toplumlar ve dolaysıyla da daha mutlu bir dünya dileğiyle…
1 yorum
Harika bir yazı, emekleriniz için tşkler..