Motivasyon, kelime kökeni olarak hareket etmek anlamına gelse de davranışımızı hedefe yönlendiren gücü nitelendirmektedir. Kısaca kişinin belirli bir amacı gerçekleştirmek için çaba göstermeleri süreci olarak ele alınabilir. Akademisyenlik mesleği motivasyon gücü direkt olarak doğru orantı gösteren bir meslektir. Bir akademisyenin motivasyon gücü akademik başarısının ortaya çıkmasına büyük katkı sağlamaktadır. İhtiyaçlarını karşılamak için belirledikleri hedefe ulaşmalarında akademisyenlerin üzerinde rol alan iç ve dış etkenler onların yolunu belirlemektedir. Tüm meslek gruplarında olduğu gibi çalışanları kurum yararına hareket ettirmek, motive etmek ve onları uzun vadede işte tutmak çaba gerektiren bir süreçtir. Çalışanları verimli bir şekilde çalışmaya itecek, sorumluluk almalarını sağlayacak ortamın sağlanması çalışanların başarılarının ödüllendirilmesini gerektirir. Şüphesiz ki maddi ve manevi teşvik mekanizmaları akademisyenin motivasyonunu arttıracak güçlerden biridir. Bunlar akademisyenin motivasyonunu etkileyen iç faktörler olarak değerlendirildiğinde dış faktörler kadar önemli olmadığı söylenebilmektedir. Akademisyenin başarısını, üretkenliğini, motivasyonunu birebir etkileyen afetler ve salgın hastalıklar yakın geçmişte ülkemizde yaşanmıştır. Dış faktörlerin yarattığı psikolojik etkiler bir yana akademisyenliğin icrasında da aksaklıklar motivasyonu negatif yönde etkilemektedir.
Yakın geçmişte dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını insanoğlunun hayatında kalıcı birçok değişikliğe yol açmıştır. Aile hayatımız, sosyal hayatımız ve iş hayatımız bu salgının dayattığı yeni düzene adapte olmak zorunda kaldı. Bu yeni düzenin oluşma sürecini sancılı geçiren mesleklerden birisi de şüphesiz akademisyenlerdir. Bir akademisyenin esas görevi üretmektir. Sonraki görevi ise ürettiği bilgiyi duyurmak ve yeni nesillere yani öğrencilere aktarmaktır. Öğrencilerine bilgi aktarımının yüz yüze yapıldığı ders ortamından mahrum kalarak sanal bir platformda bilgilerini aktarmak zorunda kalan akademisyenlerin birçoğunda motivasyon eksikliği bu şekilde başlamıştır. Uzaktan eğitim olarak adlandırılan sanal ders sistemine akademisyenler kısa sürede adapte olsalar da akademisyenlerin en önemli görevi olan üretim aşamasında ciddi sorunlarla karşılaşmışlardır. Şöyle ki bilimsel bir araştırma yapmak için gerekli olan malzeme temini oldukça güçleşmiştir. Bu nedenle literatüre bilgi katma görevimiz sadece salgınla ilintili konular ile sınırlı kalmıştır. Söz konusu salgın ile ilgili araştırma yapmak istemeyen akademisyenler için adeta ‘mesleki donma’ yaşanmıştır. Tüm projeler ve araştırmalar askıda kalmıştır. Salgının şiddetinin azalmasıyla fakülte ortamından uzak yapılan dersler tekrar aynı heyecanla yüz yüze yapılmaya başlanırken projeler ve araştırmalara aynı heyecanla yeniden dizayn edilerek yeni bir şey üretmeye yönelik adımlar yavaş yavaş atılmaya başlandı. Salgının eve hapsedici etkisinden heyecanla sıyrılmayı başaran değerli akademisyenlerimiz bu sefer de salgın nedeniyle oluşan küresel ekonomik krizin etkisi altında kaldılar. Onaylanan araştırma projeleri için tahsis edilen mebla döviz dalgalanmaları nedeniyle araştırmayı gerçekleştirilemez duruma getirdi. Salgının başladığı günden bu yana akademisyenler her ne kadar kendilerini motive etseler de bu motivasyon yetersiz kalabilmektedir.
Akademisyenlerde motivasyonu etkileyen bir diğer önemli husus ise toplumda mesleki saygınlığın azalmasıdır. Akademisyenin saygınlığı ve kalitesindeki artış yaptığımız araştırmalar ile ürettiğimiz çıktılar ile oluşmaktadır. Akademi ile ilgili ülkemizde sıklıkla mevzuat değişiklikleri yapılmaktadır. Bu değişiklikler nedeniyle akademik yükselme kaygısı ile kalitesiz çıktı üreten akademisyenlerin sayısı günümüzde artmaktadır. Bunun yanı sıra multidisipliner çalışma yapmaya itilen akademisyenler eğer çalışma grubu oluşturamaz veya dahil olamazsa yalnızlaşmaktadır. Bunun sonucunda motivasyonu gün geçtikçe azalan akademisyenlerin sayısı da çoğalmaktadır.
Özetleyecek olursak akademisyenler üzerinde yapılan bir çalışmada akademisyenleri bilimsel üretkenlik konusunda olumsuz etkileyen çevresel faktörlerin destek ve teşvik eksikliği, motivasyon eksikliği, zaman yetersizliği, kurumlardaki araştırma kültürü eksikliği, personel desteği konusundaki yetersizlikler ve belli oranda maddi destek sıkıntısı olurken, olumlu etkileyen faktör olarak araştırma ve uygulama işlevlerinde kullanılan internet ve laboratuvardan yararlanabilme ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak akademisyenlerin motivasyonu için sadece maddiyat temelli değil araştırma danışmanlığı bağlamında da destekleme programları hazırlanmalıdır. Akademinin her bölümü kendi içinde yetişmekte olan özellikle genç akademisyenlere teşvik ve motivasyon anlamında destek vermelidir. Bilimsel üretkenlik ancak ve ancak yüksek motivasyonla yapılabilecektir. Toplumu bilimselleştirme görevine haiz olan değerli akademisyenlerimizin toplumsal gelişimimizi hedef olarak edindiğinde azalan motivasyonlarını artırabilecek güçte milli sevgiye sahip olduğundan şüphe duyulmamalıdır. Çünkü motivasyonu yüksek akademisyen demek bilimsel üretkenliğin artması demektir. Bilimsel üretkenliğin artması demek toplumumuzun bilimselleşmesi demektir. Akademisyenin motivasyonu ile başlayan bu gelişim zinciri ile eğitimli bir toplum edinilebilir. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi ‘Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.
Kaynaklar:
- http://www.eab.org.tr/eab/2009/pdf/108.pdf
- https://iibfdergi.sdu.edu.tr/assets/uploads/sites/352/files/yil-2015-cilt-20-sayi-3-yazi-12-11092015.pdf
- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/19597
- http://globalmediajournaltr.yeditepe.edu.tr/sites/default/files/Neslihan%20O%CC%88LC%CC%A7ER%20%26%20Sevim%20KOC%CC%A7ER.pdf
- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2477491