Birinin bunu yazması gerekiyordu. Yazıyorum!
Maalesef son zamanlarda gençler arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusundaki farkındalık ve bilgi eksikliği sessizce büyüyen ciddi bir soruna işaret ediyor. Bu eksiklik, artık bir halk sağlığı sorununa dönüşmüş durumda.
Geçtiğimiz gün bir üroloji uzmanı bir arkadaşımla konuşuyorduk. Bana şöyle dedi:
“Gençler arasında cinsel yolla bulaşan hastalıklar salgın düzeyine ulaştı ve hızla yayılıyor. Hatta gençlerin çoğu ne yaşadığının farkında bile değil ve doktora başvurmaları gerektiğini bile bilmeden bu hastalıkları taşıyorlar. Tedavi olmayanlar başkalarına da bu rahatsızlıkları bulaştırıyor ve salgın hızla ilerliyor.”
ASIL SORUN…
Burada benim işaret etmek istediğim nokta, sadece bu hastalıkların hızlı bir şekilde artıyor olması değil; gençlerin bu risklerin farkında bile olmaması.
Çünkü bizim kültürümüzde bu konu; konuşulması ayıp, tartışılması yasak, dile getirilmesi tabu!
Hatta ve hatta gençlerin zihninde sevgi, aşk, arkadaşlık, cinsellik, evlilik, yuva kurmak, çocuk sahibi olmak gibi hayatın tam merkezinde duran en temel kavramların bile tam anlamıyla tanımlanamadığını, anlamlandırılamadığını görüyorum. Ne yazık ki bu kavramların bile birbirine karıştırıldığını, ne olduğunun tam olarak anlaşılamadığını gözlemliyorum.
Çünkü bir rehber, bir yol haritası, bir kullanım kılavuzu sunulmuyor gençlere… Bu konular ne okulda, ne televizyonda, ne de camilerde konuşulmuyor.
Örneğin yıllar önce bir Katolik kilisesinin gençlere dağıttığı broşürde şu başlığı görmüştüm: “Cinsellik olmadan arkadaşınızla birlikte yapabileceğiniz 100 eğlenceli aktivite.”
Evlilik öncesinde de gençlere çeşitli rehberliklerin sunulduğunu filmlerden görüyoruz. Yurt dışındaki okullarda bu tür eğitimlerin verildiğini duyuyoruz.
Oysa bizim çocuklarımız bu karmaşada kendi başlarına kalmış durumdalar. Tek bilgi kaynakları çoğu zaman arkadaş sohbetleri ve sosyal medya. O da ne kadar doğruysa…
İnternet ortamında dolaşan yanlış bilgiler, pornografik içerikler ya da kulaktan kulağa yayılan efsaneler üzerinden cinselliği öğrenmeye çalışıyorlar.
Gençler cinselliği deneyimlemeye başlıyor ama riskleri, korunma yollarını, bedensel sınırları bilmiyorlar.
EĞİTİM ŞART!
Ürolog arkadaşımın dediği gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar yalnızca AIDS ya da HIV’den ibaret değil. HPV, klamidya, bel soğukluğu, frengi ve genital herpes gibi hastalıklar da yaygın ve çoğu zaman belirti vermeden ilerliyor.
Erken yaşta yakalanmazsa, kalıcı sağlık sorunlarına, kısırlığa ve bağışıklık sisteminde çöküşe yol açabiliyor. Korunmak ise oldukça basit: bilgi, bilinç ve iletişim. Prezervatif kullanımı, düzenli testler, bazı aşılar ve açık iletişim hastalığın yayılmasını büyük oranda önleyebiliyor.
Ancak hepsinden önce, bu konunun “konuşulabilir hale gelmesi” gerekiyor.
Ben bir ürolog değilim. Bu konularda söz düşebilecek belki de son kişilerden biriyim. Ama bir “gazeteci” olarak bu konunun önemli olduğunu ve konuşması gerekenlerin daha yüksek sesle konuşmaları gerektiğini söylemek istiyorum.
Bu nedenle buradan bir çağrı yapıyorum:
Üniversitelerden başlayarak, lise ve ortaöğretim kurumlarına kadar gençlere yönelik bilimsel, güvenilir, uzmanlar tarafından yürütülen cinsellik eğitimi programlarına ihtiyaç var. Bu programların internet üzerinden ve sosyal medyadan kolaylıkla erişilebilir olması da şart.
Hatta ve hatta sağlık merkezlerinde, hastanelerde, camilerde, tüm toplumsal paylaşım mekanlarında gençlere rehberlik edebilecek, farkındalık ve bilgilendirme sağlayacak afiş ya da broşürlere de ihtiyaç var.
BİLMEK KORUR
Bu mesele, sadece sağlık eğitimi değil, aynı zamanda insan hakları, iletişim ve toplumsal sorumluluk meselesi.
Gençlerin bedenlerini, sınırlarını, duygularını tanıyabilmesi ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için bu eğitimler şart.
Bu kesinlikle bir ahlak tartışması değil, bir sağlık hakkı.
Bu gençleri hayata hazırlamanın, geleceğin temellerini atmanın, gençleri sorumluluk sahibi bireyler haline getirmenin ön koşullarından biri.
Bu konuyu konuşmamak, sadece sessizce büyüyen bir tehlikeyi daha da derinleştirmek demektir.
Bilmek korur, konuşmak iyileştirir, susmak ise fark ettirmeksizin çoğaltır.
Bu konuyu konuşalım.
Kim ne biliyorsa ya da bilmiyorsa söylesin!