Yazmak güzeldir. Yazı yazmak haz verir insana. Bilirsiniz ki söz uçar yazı kalır. Sözü söyleyince daha sonra, “öyle dememiştim”, “öyle demiştim de onu demek istememiştim” diyebilirsiniz. Ama yazı öyle mi? Üstünden yıllar da geçse çıkartırlar arşivden, ‘şak diye’ indiriverirler önüne. “Sen böyle, böyle demiştin” derler. Yani aslında yazmak riskli bir iştir. Bir de onun hesabını vermek var, bugün veya gelecekte. Ama yine de yazmak güzeldir, haz verir insana. Çünkü bilirsin ki bu şekilde hiç tanımadığın insanlara ulaşmaktasın, senin gibi veya senden farklı düşünen. Bu yüzden yazan için önemlidir okuyanların yazılar hakkında ne düşündüğünü bilmek. Katılmasalar da düşüncelerine, bilirsin ki senin yazdıklarını okuyan ve üzerinde düşünen birileri var. Ben burada, yazmış olduğum yazıları destekler veya muhalefet eder mahiyette yorum yazan herkese tekrar teşekkür etmek istedim. Bu yorumlarınız çok değerli. Tepkisiz bir toplumun ‘tepki verebilen’ bireyleri olarak sizleri saygıyla selamlıyorum.
Geçen haftaki yazıda, üniversite hastanelerindeki stajyer hekim ve hemşirelerin, yatan veya ayaktan muayeneye gelen hastalar üzerinde uygulama yapmalarının etik boyutu üzerinde durmuş ve bu hafta, konunun yasal boyutunu ele alarak bazı önerilerde bulunacağımı ifade etmiştim. Geçen haftaki yazıda bu uygulamanın etik açıdan kabul edilemez, en azından ‘sorunlu’ olduğunu ortaya koymuştum. Eğer ben, kendim veya sevdiklerimin stajyerler tarafından, tıbbi gereksinim olmadığı halde defalarca fizik muayene yapılmasını, kan alacağım, sonda takacağım, tuşe yapacağım diye ağrı çektirip, utanç yaşatmasını istemiyorsam, bunu başkalarına yapmam da ahlaken doğru olmaz demiştim. Bu konunun ahlaki yönü. Yasal yönüne bakmak için de 01.08.1998 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Hasta Hakları Yönetmeliği”ne göz atmak yeterli olacaktır. Yönetmelik, “Mahremiyete Saygı Gösterilmesi” başlığı altında “Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbî müdahale sırasında bulunmamasını isteme hakkı”ndan ve “Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olmayanların tıbbî müdahale sırasında bulunması gerekli ise; önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın ayrıca rızası alınması”ndan söz etmektedir. Yani bunun dışında yapılan uygulamalar bir hasta hakları ihlalidir, dolayısıyla gayri kanunidir.
– Stajyerler hastaların tedavileri ile ‘doğrudan’ ilgili midir?
– “Hayır değildir. Onlar olmasa da teşhis ve tedavi yapılabilir. Hem de daha kısa sürede ve daha rahat.”
Dolayısıyla hastalar, stajyer hekim ve hemşirelerin ortamda bulunmamasını isteme hakkına sahiptir. Sadece ahlaken değil, yasal olarak da buna hakkı vardır. Yani, “hekim ve hemşire adayları başka nerede pratik yapacak, nerede bu uygulamaları öğrenecek?” savı geçerli değildir. Bunun cevabını bulmak fakülte idarecilerinin sorumluluğundadır. Bunun cevabını bulmak yerine hastaları ‘malzeme’ olarak kullanmak yanlıştır. Bu, en temel hak olan mahremiyet ve kişinin bedeninin dokunulmazlığı hakkına iliştiğinden , bir hasta hakkı ve insan hakkı ihlalidir.
Tabii, Hasta Hakları Yönetmeliğini hazırlayanların bazıları da sonuçta sağlıkçı olduğundan, yönetmelikte bir ‘açık kapı’ bırakmış; “Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olmayanların tıbbî müdahale sırasında bulunması gerekli ise; önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın ayrıca rızası alınır.” Demek ki, “hasta eğer üniversite hastanesine geliyorsa bunu kabul etmiş demektir. Burada öğrenci hekim ve hemşire olduğunu bilecek ve bunların uygulamalarına razı olacak” söylemi geçersizdir. Hepimiz, birer sağlık çalışanı olmamız yanında potansiyel bir hastayız, ve yolumuz bir gün bir üniversite hastanesine düşebilir. O gün geldiğinde bu hakkımızdan haberdar olalım. O gün gelene kadar da hastalarımızı bu haklarından haberdar edip, dilerlerse bu haklarını kullandıralım. Bu sadece erdemli olmanın değil, aynı zamanda iyi vatandaş olmanın da gereği.
Öneri: Üniversite hastanelerinin, dilerlerse Hasta Kabul kısmına, dilerse hastanenin uygun yerlerine (poliklinik girişi, servis girişleri, hasta bekleme salonu, vs.); “Kurumumuz bir eğitim hastanesi olduğundan, klinik ve polikliniklerde öğrenci hekim ve hemşireler bulunmaktadır. Eğer teşhis ve/veya tedaviniz sırasında kendilerinin ortamda bulunmasını istemiyorsanız, lütfen bu talebinizi yetkili hekim veya hemşireye iletiniz” mealinde bir uyarı levhası asmaları uygun olacaktır. Bu şekilde hem etiğe hem de hukuka uygun davranmış olacaktır. Aksi durum hali hazırdaki hasta hakkı ve insan hakkı ihlalinin devamı anlamına gelmektedir.