Fiziksel aktivite, iskelet kaslarımızın ürettiği ve enerji harcamasıyla sonuçlanan her türlü vücut hareketi olarak tanımlanır. Yaşamın her döneminde olduğu gibi, ileri yaşlarda da günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak ne yazık ki yaş ilerledikçe fiziksel aktivite düzeyleri genellikle azalır. Özellikle kadınlarda inaktivite oranı artarken, yoğun aktivitelerin görülme sıklığı düşmektedir.
Araştırmalar, yaşlı bireylerin en çok yürüyüş, bahçe işleri, golf ve bisiklete binme gibi düşük yoğunluklu aktiviteleri tercih ettiğini gösteriyor. Oysa fiziksel aktivitenin süresi ve yoğunluğu, sağlığa olan etkilerini doğrudan belirler. Haftada harcanan toplam kalori miktarı ya da yapılan aktivitenin süresi azaldığında, bu durum toplum sağlığı açısından ciddi sonuçlar doğurur.
Egzersiz ve diğer fiziksel aktiviteler, yaşlı bireylerde hem fizyolojik hem de psikososyal yönden sayısız yarar sağlar. 20. yüzyılda yapılan çalışmalar, inaktivite ile kronik hastalıklar arasında güçlü bir bağ olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Örneğin, haftalık fiziksel aktivite enerji harcamasında sadece 1000 kilokalorilik artış, ölüm riskini yaklaşık %20 oranında azaltabilmektedir. Fiziksel olarak aktif kadınların tüm nedenlere bağlı ölüm oranı %52, kardiyovasküler nedenli ölüm oranı ise inaktif kadınlara göre yarı yarıya daha düşüktür.
Bununla birlikte, fiziksel uygunluğu yüksek olan kişilerde, başka risk faktörleri bulunsa dahi erken ölüm riski, sedanter bireylerden daha azdır. Fiziksel aktivitenin azalması, fonksiyonel kapasiteyi bozarak düşme riskini artırır. Düşen yaşlı bireyler ise bu korku nedeniyle aktivitelerini daha da azaltır ve kısır döngü başlar.
Yaşlanma ve hareketsizlik; obezite, osteoporoz, sarkopeni, depresyon, diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi pek çok sağlık sorununa zemin hazırlar. Oysa fiziksel inaktivite, değiştirilebilir bir risk faktörüdür ve bugün yapılan egzersiz, geçmişte yapılmış olandan daha koruyucu olabilir.
İşte bu noktada fizyoterapistlerin rolü hayati önem taşır. Her yaşlı birey, düzenli olarak fizyoterapistler tarafından değerlendirilmelidir. Kas gücü, denge, esneklik ve dayanıklılık testleri ile kişiye özgü bir egzersiz programı hazırlanmalıdır. Bu program; bireyin sağlık durumu, yaşam tarzı ve hedefleri göz önünde bulundurularak planlanmalı, gerektiğinde güncellenmelidir.
Fizyoterapistler, sadece egzersiz tarif etmekle kalmaz; doğru postür, güvenli hareket teknikleri ve düşme önleme stratejileri konusunda da rehberlik eder. Böylece bireylerin hem bağımsızlığı hem de yaşam kalitesi korunur.
Unutmayın, sağlıklı yaşlanmanın sırrı hareket etmektir. Yaşınız kaç olursa olsun, bugün atacağınız adımlar, yarınınızı şekillendirir. Fizyoterapistinizle görüşün, size özel bir aktivite planı oluşturun ve hayatın her döneminde aktif kalın.