Yoğun siyasi tartışmalar, ciddi ekonomik sorunlar, kabul edilemez hak ihlalleri gibi gündemi işgal eden konular yanında sağlıktan bahsetmek neredeyse bir lüks oldu. Oysaki sağlık kaybedildiğinde yukarıda sayılanların hiçbir önemi kalmaz. Ne demişti Kanuni Sultan Süleyman hasta yatağında sağlıkla ilgili “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”. Doğrusu sağlığı kaybettiğinde anlıyor insan sağlığın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu, hiçbir şeyin sağlıktan daha değerli olmadığını. Rahmetli Vehbi Koç Türkiye’nin en zengin insanıydı, ancak şeker hastası olduğu için gücü yetse de istediği her şeyi yiyemiyordu, ömrü boyu diyet yapmak zorunda kaldı. Bu yaşanmış örneklerden görüldüğü gibi ne para ne pul ne makam ve mevki hiçbir şey sağlığın yerini tutmuyor. Bizde sağlığın unutulduğu bu günlerde, ülkemizde ve dünyada baş döndürücü bir hızla artmakta olan obezite ile kanser arasındaki ilişkiye dikkat çekmek istedik.
Aşırı kilo veya obezite; hormonal bir bozukluk olmadığı sürece alınan kalorinin harcanandan daha fazla olması nedeniyle vücutta fazla yağ birikmesidir. Tüm dünyada ve ülkemizde kalorisi fazla hazır yiyecek tüketiminin artması ve hareketsiz yaşam obeziteyi önemli bir sağlık sorunu haline getirmiştir. Obezite 1975’ten bu yana dünya çapında neredeyse üç kat artmış, 2020 yılında, beş yaşın altındaki 39 milyon çocuğun ya aşırı kilolu ya da obez olduğu saptanmıştır. Günümüzde dünyada yaklaşık 2,7 milyar yetişkinin fazla kilolu, 1 milyardan fazlasının obez ve 177 milyonunun aşırı obez olduğu; mevcut eğilimler devam ederse, 2030 yılına kadar dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık %38’inin fazla kilolu ve %20’sinin de obez olacağı tahmin edilmektedir. Ülkemiz her iki kişiden birinin aşırı kilolu veya obez olmasıyla Avrupa genelinde ilk sırada yer almaktadır. Obezitenin; kalp damar hastalıkları, hipertansiyon, tip iki diyabet ve yağlı karaciğer hastalığı gibi metabolik problemlere yol açtığı yıllardır bilinmektedir. Obezite ile kanser arasında ilişki ise son yıllarda yapılan epidemiyolojik çalışmalarla ortaya konulmuştur.
Obezite ile kanser ilişkisi çok yönlüdür. Bütün kanserlerin yaklaşık %4-8 i obeziteye bağlanmakta ve obezitenin kansere bağlı ölüm riskinde yaklaşık %17’lik bir artışa neden olduğu bildirilmektedir.
Çalışmalar obez bireylerde meme, yumurtalık, rahim, prostat, yemek borusu, mide, pankreas, kolorektal, safra kesesi ve karaciğer kanserinin normal kilolu kişilerden 1-2 kat daha sık görüldüğünü ortaya koymaktadır. Obezite ile kanser arasındaki ilişki, obezlerde kanserin daha sık görülmesinden başka; kanserin ileri evrede teşhis edilmesi, ameliyatta kanserli dokunun çıkarılmasında güçlük, ameliyat sonrası komplikasyonların daha fazla görülmesi, radyoterapi ve kemoterapinin etkinliğinin daha az olması ve nihayet tedavi sonrası hastalığın daha fazla nüksetmesi ve metastazların daha fazla görülmesi gibi kanserle ilişkili istenmeyen durumların daha fazla görülmesine yol açmaktadır. Bütün bu olumsuzluklar obezlerde kansere bağlı yaşam kalitesinin daha fazla bozulmasına, yaşam süresinin kısalmasına ve kansere bağlı ölümlerin normal kilolu bireylerden daha fazla görülmesine yol açmaktadır.
Kuşkusuz obezite bir grup insanda variyetten ve yaşam keyfiyetinden kaynaklanmakta, daha dezavantajlı ve çoğunluğu oluşturan bir kesimde ise sosyoekonomik kısıtlılıklar nedeniyle sağlıklı gıdaya ulaşamama sonucu meydana gelmektedir. Bu kesimleri geri kalmış veya gelişmekte olan ülkeler ve gelişmiş ülkelerin çeperinde yerleşik varoşlarda yaşayanlar oluşturmaktadır. Ne yazık ki bu sonunca grupta obezite yanında kansere yol açan bağışıklık sistemi problemleri, sigara, enfeksiyonlar, akraba evliliğinin sonucu görülen genetik hastalıklar, sağlıksız koşullarda üretilen ve depolanan yiyeceklerdeki toksin ve zehirlere de maruz kalmaktadırlar. Dahası bu yoksul ve yoksun kesimlerde, insanların sağlık hizmetine ulaşmada gecikme veya gerektiği gibi faydalanamaması sonucu kanserin ileri evrede teşhis edilmesi, metastaz ve nükslerin daha sık görülmesi, sağlıklı beslenme ve hijyen gibi yeterli destek tedaviye ulaşamama problemi nedeni ile kansere bağlı ölümler daha fazla görülmektedir. Görüldüğü gibi obezite ve kanser ilişkisi salt kişiyi ilgilendiren bir mesele değil tüm toplumu ilgilendiren bir meseledir. Nitekim geçtiğimiz haftalarda sağlık örgütlerince çağımızın vebası olarak adlandırılan obezite ile mücadele kapsamında Sağlık Bakanlığı tarafından 81 ilde iki hafta boyunca bir milyondan fazla kişinin vücut kitle indeksi (VKİ) ölçümü yapıldı. Açıklanan verilere göre toplumun %64.4’ü obez veya aşırı kilolu bulundu; erkeklerde aşırı kilo kadınlarda obesitenin daha fazla olduğu bildirildi. Obesite konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak için yapılan bu çalışma olumlu bir başlangıç olsa da yeterli değildir. Temel sorun toplumun büyük bir kesiminde alım gücü düşüklüğü nedeniyle sağlıklı gıdaya erişememe ve sağlıklı beslenme okur yazarlığının olmayışıdır. Kanser dahil bir çok hastalığın nedeni olan aşırı kilo ve obezite ile mücadelede yapılması gereken; ülkede yaşayan bireylerin tek tek sağlığından sorumlu olan sağlık otoritelerinin tüm diğer hastalıklarda olduğu gibi aşırı kilo ve obeziteyi önlemeye yönelik, daha ucuz ve kolay sağlanabilecek koruyucu sağlık hizmetlerini öncelemesidir. Bu kapsamda en azından çocuklara okulda bir öğün sağlıklı okul yemeği verilmesi, karın doyurma değil sağlıklı beslenme konusunda halkın eğitilmesi ve yoksul kesimlerde sağlıklı gıda desteği yapılması ile tedavisi çok daha zor ve maliyetli olan bir çok hastalığı önlemek mümkündür.