Liyakat kavramı nedir? Nasıl tarif ediyoruz günümüzde? İçeriği, kapsamı nasıl doldurulacak? Neye göre liyakat, kime göre? Nasıl özelliklerde sağlık kurumlarına, ne nitelikte sağlık personelleri ve sağlık bilimleri alanlarında akademik camiada kim, nasıl ve ne amaçla liyakatlice yetiştirilecek? Lisans öğrencilerimizi liyakatli yetiştirebiliyor muyuz? Bu planlamalar yapılıyor mu? Planlamalara özgü lisans bilim alanları oluşturuluyor mu? Lisans eğitimi verecek akademisyenlerin değerlere duyarlılığı ve eğitmenlik kabiliyetleri geliştiriliyor mu?
İğneyi önce kendimize sonra başkalarına batıralım. Yönetim aşamasındaki yetersizlikleri eleştirmek kolay. Herkes birbirine aynadır. Eleştiriyor isek kendimizde de vardır kusurlar. Dönüp bakmak lazım işimizi ne derece sahipleniyor, liyakatli insan yetiştirme adına neler yapıyor, ne derece işimizi önemsiyor, ne oranda sorumluluk hissediyor, ne kadar çaba sarf ediyoruz akademisyenler olarak?
Nasrettin hocanın kürk hikayesini hepimiz biliriz. Hoca bir gün özel bir yemek davetine çağrılır, günlük kıyafetleri ile gider, içeri alınmaz, tekrar evine gider, kürkünü giyer, öyle gelir davete, bu sefer içeri buyur edilir, masaya oturtulur, yemekler ikram edilince kürkünü batırır tabağın içine ve “ye kürküm ye” der. Çevresindekiler hocaya “napıyorsun hoca derler”, o da; “sizlerin hürmeti benim kürküme der hiciv dili ile”.
Bu hikaye ile dikkatlere sunulan; liyakatte dış ve iç dinamiklerimizden hangisine bakacağız? Potansiyellerimizin gelişimini sorgulayan bir yaklaşım nasıl olmalı? İçsel motivasyonumuz konusundaki değişimlerimiz nasıl olacak? Değerlerimiz neler olacak?
Oysa ki bizim tüm kurumlarımızda liyakate dikkat edilse idi Türkiye olarak daha ilerilerde olurduk söylemleriyle vakit kaybetmekten ise -tabi geçmişi eleştirmek kolay- geçmiş geçmişte kalmıştır hissiyatıyla, biz eğitimciler bugüne baksak iyi olur geleceği değiştirmek adına.
Gelelim konumuza liyakatli insanları nasıl yetiştireceğiz. Bunun için şimdiki gençliğin ruh yapısını ve yaşam tarzını iyi okumamız lazım. Günümüz çocuk ve gençleri hayata nasıl bakıyor, amaçları hedefleri ne? Zeka düzeylerinden, akıllı olmalarından yana sorun yok. Ancak akıl ve zeka mıdır başarılı olmada anahtar? Biz psikolojik açıdan sağlıklı nesiller yetiştirebiliyor muyuz? Ayrıca müfredatları düzenlemede neredeyiz? Akademik personel istihdamında neler yapıyoruz? Güncel literartürü takip edebiliyor muyuz? Yeni model ders işleme yöntemleri neler? Sınav formatlarımızı nasıl düzenleyeceğiz? Öğrenci danışmanlık hizmetlerimizde etkin miyiz? Düşünmemiz icap eden pek çok konu var.
Eski Türklerden günümüze kadar kültürümüzde eğitim sistemimizde usta-çırak ilişkisi içerisinde insan yetiştirme teamülü bulunmaktadır.
Şimdi ise güncel durumumuz; kalabalık sınıf mevcutlarımız, ders programı karmaşası, dolayısıyla zaman planı sorunları ile eğitimi koordine ettiğimizdir. Bireysel fedakarlıklarla; yayınlar, idari işler, dersler, stajlar, komisyonlar, toplantılar babından tüm iş ve işleri bir arada yürütmeye odaklandığımız üniversite ortamlarımızda, yapmaya çalıştığımız; öğrencilerle bire bir görüşerek, koçluk, mentörlük yapmak, danışmanlık, rehberlik ve yönlendirme yapmak, hasta başı bire bir eğitimler sağlamak, teorik derslerle klinik stajları entegre edecek hastane-fakülte iş birliğini sağlayacak ortamlar kurgulamak, küçük gruplarla eğitimler sağlamak, kendi kendine öğrenmeyi destekleyen eğitim modellerini benimsemek ve beceri eğitim laboratuvarlarımızı çağa uygun simülasyon kapsamlı geliştirmeye çalışmak anlamındaki eylemlerimize ek olarak daha çok yapacağımız işler var. Peki ne yapmalıyız?
Çözüm; gelişmiş ülkelerdeki eğitim ortamlarını, değişimleri, dönüşümleri takip etmede yatıyor. Tabii ki evvelinde özümüzdeki ahlak gelişimi, kültür-gelenek-değerler aktarımı başta olmak üzere, dil gelişimi, toplumu bilinçlendirme ve farklı ülkelerle iş birliği ile yeni nesiller yetiştirme, ekonomik planımızdan tutalım da, sosyal yapılarımıza kadar, eğitim ortamlarından, aile içi iletişimlerimize kadar, interaktif, karşılıklı katılımcı, çocuğa zaman ayıran, öğrenciyi anlayan, destekleyen, motive eden eğitimciler ile, yaparak yaşayarak, göstererek, bol materyal ortamlarının sağlandığı, teknolojiye adapte edilmiş, dinleyen, şefkatli her şeyden öte ruhsal yapılarımızı düzenleyecek bir eğitim ortamı ve eğitimcilerle donanımlı kurumları oluşturmak adına; farklı, etkin, kaliteli planlamalara ihtiyacımız var gibi duruyor şu etapta liyakat meseleleri bağlamındaki milli güvenlik olgumuzda.