Layık olma, yaraşma, yaraşırlık, uygunluk, yeterlilik ve yetenek anlamında “liyakat” kelimesiyle ifade edilen kavram oldukça önemlidir. Bir işe ehil olan insanlar için kullanılan bir kavramdır. Devletlerin en büyük serveti yetişmiş insan kaynağıdır. Bu kaynak devletleri yükselttiği gibi geriye de götürebilmektedir. Liyakatli insanlar, kurumların düzgün yönetilmesi, kaynakların yerli yerinde kullanılması, zararı en aza indirme ve yararı en üst seviyeye çıkarmada azamî derecede yararlılık gösterirler. Tarih incelendiğinde toplum ve devletlerin liyakatli kadrolar sayesinde ilerlediği, aksi durumlarda ise gerilediği anlaşılacaktır. Ülkelerin gerileyiş ve ilerleyişi hep bu çerçevede ele alınmaktadır. İbn Haldun’un nazariyesinde tarih döngüseldir. Her devlet/medeniyet bu döngüselliğin bir aşamasında bulunmaktadır. Kimi yeni doğarken, kimisi gücünün zirvesindedir, diğer biri ise batma aşamasında bulunabilmektedir. Zirvede olanlar orada kalmak için, gerileyen veya yerinde sayanlar insan kaynağında iyileşmeye gitmek zorundadır. Makûs talihini değiştirmek isteyen toplumların bir yerden işe başlamaları gerekmektedir. Bu bağlamda en önemli unsur insan kaynağı olduğuna göre onun değişim ile başlamak en doğru olanıdır. İnsanda istendik davranış değişikliği meydana getirmeyi amaç edinen eğitim devreye girmektedir. Hangi topluluk olursa olsun kendisine göre iyi ya da kötü bir eğitim sistemi vardır. İyi olanlar zaten zirvede kalacaktır. Peki kötü ürün ortaya çıkaran bir eğitim sisteminden iyi ürün ortaya çıkaracak bir sisteme nasıl geçilecektir? Yine tarihe bakıldığında bu değişimin birçok örnek ve tecrübesi görülecektir. Bir insan ve grubun girişimiyle başlayan küçük değişimler zaman içerisinde etkisini artırarak gelişim sağlayabilmektedir. Neredeyse bütün toplumların ilerlemesini sağlayan öncüleri bulunmaktadır. Örneği Hz. Muhammed (sav), birçok yönüyle problemli olan Hicaz bölgesinden başlamak suretiyle önce Arabistan daha sonra dünyada bir değişim sağlamıştır. Nitekim Avrupa’ya baktığımızda da yüzlerce filozları onlara yön vermiş ve bazı değişimleri sağlamıştır. Almanya I. Dünya savaşında yerle bir olmasına rağmen insan kaynağıyla yeniden ayağa kalkmayı başarmıştır. Daha fazla örnek verilebilir ancak uzatmama adına yeterli olduğu kanaatindeyim.
İslâm tarihi incelendiğinde de liyakata dair güzel örnekler görülecektir. Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’in başarılı bir yönetim sergilemesi onların yeteneklerinin yanı sıra etraflarında nitelikli bir toplumun olmasının payı vardır. Nitekim Hz. Ali veya Hz. Osman’a: “Sizden önceki iki halife bu kadar başarılı bir yönetim sergilemiş iken siz neden aynı başarıyı sergileyemediniz?” eleştirisine: “Onların yanında biz vardık, bizim yanımızda siz varsınız.” diyerek manidar bir cevap vermişlerdir. Bu söz liyakatli/likayatsız insanların nasıl bir sonuç çıkarabilecekleri açısından güzel bir örnektir. Yine Hz. Peygamber, kendisinde emirlik görevi isteyen Ebû Zer el-Gıfârî’ye bu görev için yeterli olmadığını belirtmiştir. Başka bir örnekte ise Hz. Ömer’in, Şurahbil b. Hasene’yi görevden almasıdır. Görevden alınma sebebinin soran Şurahbil b. Hasene’ye, Hz. Ömer, “Bu işi daha iyi yapacak birini bulduğum için seni görevden aldım.” dediği rivayet edilmektedir. Gerek Hz. Peygamber’in gerekse Dört Halife’nin dönemlerinde liyakata dair fazlaca örnekler mevcuttur.
Liyakat esas alındığı için Hz. Peygamber, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde Müslümanlar büyük başarılara imza atmışlardır. Günümüzde İslâm dünyası ve ülkemizde sorunları çözemiyorsak insan kaynağımızı ve görevlendirme kriterlerimizi gözden geçirmemize ihtiyaç vardır. Allah’ın şu kuralını da unutmamamız lazımdır: “Kuşkusuz bir halk kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez. Ve Allah, kötü bir halka ceza vermeyi istediğinde hiçbir güç bunu engelleyemez. Onlar için O’ndan başka bir veli yoktur.” Ra’d 11.
Toplumlar iki şekilde değişimi sağlayabilir. Birincisi, halk gidişattan memnun olmaz, yöneticileri değişmeye zorlar. Yani tabandan tavana doğru bir değişim çizgisi. İkincisi ise yöneticiler değişim için büyük bir irade gösterip, toplumu dönüştürmek için gerekli tedbirleri alır. Eğitim sistemini istenilen değişim yönünde dizayn ederek sonuca gitmeye çalışır. Bunun yanında diğer başka tedbirleri de devreye alır. Böylece değişim sağlanır. Liyakatli insanlar ancak iyi bir eğitim neticesinde ortaya çıkabilir. İyi bir eğitim sistemi devleti ileriye götürür. İyi durumda olan devletin vatandaşları daha huzurlu olur. Liyakat esasına dayanmayan yönetimler eninde sonunda yenilmeye mahkûmdur. Somali’deki yaşam kalitesi ile Finlandiya’nın yaşam kalitesi arasındaki farkı oluşturan yegâne sebep yetişmiş insan kaynağı ve liyakattir.