İnsanlık tarihi bir yönüyle dinler tarihidir. Dinler tarih bize “Gerçek Din Tahrif Edilmiş Dine Karşıdır” anlayışını göstermektedir.
Nerede bir konu açılsa konuşma dönüp dolaşıp günlük siyaset, günlük din ya da günlük futbol konusuna everilmektedir. Buna en çok medya (televizyon, gazete v.b) programları neden olmaktadır.
Bu konuşmalar ve tartışmalar kaynaklara dayalı kitabi bilgiden daha çok kulaktan dolma ve medyadan dinledikleriyle yapılmaktadır.
Din nedir? Bu soruya kitabi cevap arayalım ki okuyucu da düşünsün ve kendisi de bu soruya cevap vermeye çalışsın.
Size göre din nedir?
Din sözcüğü Arapça’ya Arami-İbrani lisanından geçme bir sözcüktür. Türkçemize de Arapçadan geçmiştir. Kuran’da “din” sözcüğü ayetlerde doğrudan geçmektedir.
Din üzerine kalem oynatan düşünürler çok çeşitli din tanımları yapmışlardır.
Seyyid Şerîf el-Cürcânî’nin din tarifi: “Din, akıl sahiplerini peygamberin bildirdiği gerçekleri benimsemeye çağıran ilâhî bir kanundur.” (et-Taʿrîfât, “dîn” md.)
Hegel’e göre din: “İnsanın mütenahi yani sonsuz olan ruhunun, mutlak ruh olarak tanınmasından doğar. Bundan da sevinç, rahatlama, mutluluk ve hürriyet fışkırır.”
Kant’a ise: “Din, insanın bütün vazifelerinde ilahi emrin bilinmesi ve tanınmasıdır.”
Max Müller’e göre, “Din, duyu organlarına ve akla rağmen insanı sonsuzluğu kavramaya sevk eden zihni meleke ve kabiliyettir. Bu sonsuzluk insanda davranışlarına tesir edecek bir kullanılmaya hazır kudret yaratır.”
Gandhi de: “Dinden anladığım birtakım adetler ve ayinler değil, belki bütün dinlerin temelinde bulunan ve bizi Yüce Yaratıcı ile karşı karşıya getiren hakikat ve aşktır.”
Elmalılı Hamdi Yazır ise “Din, Hakk’ı bulmak ve tanımak demektir.”
Ahmet Hamdi Akseki de: “Din, insan ile Allah arasında ilişkidir.”
Hasan Şahin’e göre ise din: “Sadece Allah’a kulluk etme yani boyun eğme ve söz dinleme bilincidir.”
Hilmi Ziya Ülken’ e göre: “Din, en geniş manasıyla mutlak sezgisidir.”
Nurettin Topçu’ya göre: “Din, tabiatüstü ve esrarlı kuvvetlerin varlığına inanmaktır.” “Din, Allah’a inanmaktır.”
Bu din tanımlamalarının ortak paydası; Tanrı bilinci dinin temelidir.
Kur’ân-ı Kerîm’de din kelimesi hem ulûhiyyeti hem de ubudiyyeti ifade etmektedir. Din, Allah’a nispet edildiğinde “hâkim olma, itaat altına alma, hesaba çekme, ceza-mükâfat verme”; insana nispet edildiğinde ise “boyun eğme, aczini anlama, teslim olma, ibadet etmedir. Nihayet din, bu iki taraf arasındaki münasebeti düzenleyen kanun, nizam ve yoldur.”
Kuran’a göre Allah’tan başka gerçek olan dinin sahibi, dinin koyucusu ve koruyucusu yoktur. Din Allah’a aittir.
İnsan eliyle oluşturulmuş ya da oluşturulmak istenen din; hak, gerçek ve dosdoğru din değildir. İnsan eliyle oluşturulan din; gerçek dinin saf ve temiz halinin bozulmuş ve gerçekliğini kaybetmiş batıl olan sanılı dindir. Bu sanılı ve batıl din, hak din adına almaya layık da değildir. Konuyu izah etmek için din demek zorunda kalıyoruz. Sahte altına, altın demek zorunda kaldığımız gibi. Bu tanımların dışında kalan din adına dinin özü gibi sunulan tüm anlayışlar ve yaşantılar dinin dışında kalmakta; örf, adet ve kültür adını almaktadır. Buna bugün uydurulmuş din de denmektedir.
Dahası son yüzyılda “Yüce Allah’ın hak dini” insanlar eliyle ideoloji haline getirilmiştir. “Din bir ideolojidir, Allah da bir ideologdur,” demektedirler. Bu anlayışladır ki; biz gerçek dinin sahipleriyiz. Bu zihniyettekiler kendi nefislerini ilah edinerek insanın insana tapmasını, köle olmasını ve insanlığından çıkmasını öğütlemektedirler.
Kaynakça
Osman Pazarlı, Din Psikolojisi, Remzi Kitabevi, 3.Baskı, İstanbul,1982, s, 23-31.
Hasan Şahin, A. Kâmil Cihan, İslam Felsefesi Tarihi Dersleri, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yay, Kayseri, 1999, s, 23-25.
Nurettin Topçu, Din Psikolojisi Bahisleri, Yayına Hazırlayan Vahit İmamoğlu, Erzurum,1995, s,20-22.
Paul Janet, Gabriel Séaılles,Tahlili Felsefe Tarihi (Metalip ve Mezahib), çeviren, Elmalılı Hamdi Yazır, Eser Neşriyat, İstanbul, 1978, s,XXXVI.
Günay Tümer, Din Maddesi. Maddenin bu bölümü TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1994 yılında İstanbul’da basılan 9. cildinde, 345-349 numaralı sayfalarda yer almıştır.
Zübeyir Saltuklu, Sezgisizliğin Dramı, Fenomen, Erzurum, 2019.
1 yorum
Hocam medyada kullanılan bir terim… indirilen din, uydurulan din…bu konuda da fikirlerinizi bekleriz… Selam ve dua ile..