Aile sağlığına başvuran hastaların öğrenci, işçi ve memur olanları ciddi bir hastalık geçirdiklerinde ya bir üst basamağa sevk edilerek takip edilmekte yada birinci basamağın çözeceği bir sorun ise reçete düzenlemekte ve ihtiyaç dahilinde BAZI SÜREÇLERDE rapor düzenlenebilmektedir.
Aile sağlığına başvuran öğrenci, işçi, memur hastalar genelde öğleden sonra rahat bir şekilde yürüyerek gelmekte, herhangi bir semptom veren bir hastalık belirtisi göstermemelerine rağmen; (SABAH gelseler kan alma vb imkanlar olacağı için hastalık tespiti daha kolay olmaktadır). (Ayrıca bu tip kişiler sabah uykum vardı, rapor alacağımdan emin olduğum için gelmedim şeklinde rahat beyanatlar da vermektedirler)
Öğrenciler : “Benim bugün sınavım vardı. Okula gitmedim. Bana rapor verin” şeklinde ya kendi başlarına ya da aileleri tarafından getirilmekte ve istirahat rapor alenen açık açık ihtiyaç olmadığı halde istenmektedir. Çoğunlukla öğrenciler dün de okula gitmediklerinden söz ederek eski tarihli raporlarda istemektedirler. Aileler rapora gerek olmadığını öğrenince de “Sen ne işe yarasın ki bu aile sağlığı Merkezinde ” diyerek hekime sözlü taciz veya şiddet uygulamaya kadar süreci vardırmaktadırlar.
Aile sağlığı merkezinde beyaz kod vermek hastanelerdeki kadar işlevsel olmadığı için de hastalar baskılarını artırmaktadırlar.
İşçi veya memurlar ise “ben işe gitmedim ama RAPOR VERMENİZ lazım gibi” gerekçelerle aile hekimlerinin küçücük odalarından ve masalarından ayrılmamaktadırlar.
Hastalar ” hekimlerin rapor istenmez, talep edilen bir kavram değildir. Aile hekimi ilgili muayenenin sonucunda hasta işe gidebilecek durumda değil tespitini yaparsa otomatik olarak rapor verir” sözüne aşırı şekilde tehditkâr alınganlık göstermektedir.
Hastaların Tehditkâr Ve Tacizkâr Davranışları Nedeniyle Mağduriyet Yaşayan Aile Hekimleri eğer bu yöntem ile de geri atmazlar ise;
HASTALAR SON OLARAK Machiavellist bir tutumla rapora giden yolda “amaca ulaşmak için her yol mubahtır” şeklinde tüm çatışmaları düstur edinebilmektedir.
Hekimleri birbirine düşürmek içinde “yan odadaki doktor geçende bana rapor verdi. Bir siz neden rapor vermiyorsunuz? “Arkadaşım az önce rapor aldı siz neden vermiyorsunuz?” GİBİ nifak dolu beyanatlarla blöf yapmaya devam etmektedirler.
“Yaz raporu geç doktor bizi ne uğraşıyorsun, ne kasıyorsun, ” şeklinde aşırı nazik beyanatları üçüncü tekil şahıstan hızla ikinci tekil şahıs geçen hastalar günlük başvuruların en az % 70-80 ni oluşturmaktadırlar.
Rapor alamayan hastalar hekimlerin memnuniyet puanlarını düşürerek, aile sağlığında çalışan hekime ve hemşireye maddi olarak da maaşlarından kesinti yaptırtarak zarar vermektedir. Hiç bir hasta memnuniyetsizlik göstermezken hasta olamayan bu tip kişiler birinci basamak süreçlerinde hekimin performansını düşürterek hekimin kısıtlı bütçesinde kocaman maddi delikler oluşturarak işlerin sıkıntıya girmesine sebebiyet vermektedirler. Özellikle memnun olanlar sisteme girip puanlama yapmayı bilmezken bu tip kişiler hızla sisteme girip memnuniyetsizlik puanları vererek hekimlere onarılmaz yararlar vermektedirler.
İstediği olmayınca da hekime “SENİ CİMER’e şikayet ederim” şeklinde hasta tehditlerine de önümüzdeki yazılarda yer vereceğiz.