İstanbul’da düşük kaliteli beton kullanım haberleri, özellikle deprem riski göz önüne alındığında ciddi bir sorun teşkil ediyor. Son dönemlerde, yapılan araştırmalar ve ortaya çıkan skandallar, yapı güvenliği konusundaki endişeleri giderek arttırıyor.
Düşük kaliteli beton kullanımı: Yapı ve zemin laboratuvarları Derneği Başkanı Yavuz Poyraz’ın açıklamalarına göre, İstanbul’da hazır beton mikserlerinden alınan numunelerin yaklaşık % 40 ı standartların altında ve kalitesiz çıkmaktadır. Bu oran Türkiye genelinde, % 26 lık ortalamanın oldukça üzerindedir. Poyraz, bazı firmalarda bu oranın % 67 ye kadar çıktığını söylemiştir. ( Hürriyet)
Deprem riski ve yapı güvenliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin verilerine göre, şehirde 100.000 den fazla bina, acil yıkılma riski taşımaktadır. Bu binaların çoğu 2000 yılından önce inşa edilmiş olup, denetimsiz ve düşük kaliteli malzemelerle yapılmıştır. Beton kalitesinin düşük olması, binaların deprem karşısında dayanıklılığını azaltmaktadır. Uzmanlar, en az C30 sınıfı betonun kullanılması gerektiğini belirtmektedir. (Türkiye today, kapsam haber, mynet finans)
Yapı denetimi ve önlemler : Uzmanlar, yapı denetim sisteminin güçlendirilmesi, şantiye kontrollerinin arttırılması ve projelerde reçeteye uygun beton kullanılması gerektiğini vurguluyorlar. Ayrıca, Elektronik Beton İzleme Sistemi (EBİS) gibi dijital denetim araçlarının etkin kullanımıyla, beton kalitesinin arttırılması hedeflenmektedir. Özellikle İstanbul’da, düşük kaliteli beton kullanımı, yapı güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturmakta. Deprem riski yüksek olan bu bölgede, yapı denetim süreçlerinin sıkılaştırılması ve kaliteli malzeme kullanımının teşvik edilmesi hayati önem taşımaktadır. (her bir emlak, hürriyet).
Uzmanlara gore, çok katlı bina inşaatlarında kullanılacak hazır betonun seçimi, yapı güvenliği, dayanıklılık ve yerel yönetmeliklere uygunluk açısından çok önemli.
2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ne göre, yüksek dayanımlı ve sünek (darbe emici) betonlar tercih edilerek, TSE EN 206 standartlarına uygunluk aranıyormuş. Son dönemde medyada, özellikle İstanbul ve Tekirdağ gibi deprem riski yüksek bölgelerde, kalitesiz ve sahte beton kullanımıyla ilgili, ciddi iddialar var. Bu durum yapı güvenliği ve denetim süreçleri açısından endişe yaratmaktadır.
Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, düşük dayanım sınıfına sahip betonların (örneğin C6-C8) kullanıldığı binaların, ciddi güvenlik riskleri taşıdığını belirtmiştir. Bu tür betonların kullanımı, binaların kendiliğinden yıkılmasına neden olabilir demiştir. ( İnşaat Deryası).
İstanbul’da beton dolandırıcılığı:
Ekol TV’nin haberine göre, fiyatların artmasıyla beton dolandırıldığı da artarken kimi zaman betonu beton olmaktan çıkaracak kadar çok su kullanılırken, kimi zaman da maliyeti düşürmek için mevzuata uymayan, dayanıklılığı düşük beton dökülüyor. Sultangazi’de 13 katlı binanın inşaatını yapan müteahhit Adil Güngör, son sahte beton dolandırıcılığını ortaya çıkardı. İnşaat için getirilen 13 kamyon beton, daha ilk kamyonda hile olduğu ortaya çıktı. 15 dakikadan fazla sürmesi gereken boşaltım 5 dakikada tamamlanınca, olay tüm açıklığıyla ortaya çıkarılmış oldu.
Adil Güngör, “En kolay hırsızlık yapılacak iş betondur. Ne kadar su bastığını kim nereden anlayacak? Ancak betondan iyi anlamanız lazım. C-45 beton döküyorum, bana C-25 dozajında beton gönderiyorlar. Şantiyenin içini çek pasla temizledim. Çek pas nasıl temizler betonu?” sözleriyle yaşadıklarını anlattı. (Ezgi İzgi, yapi.com.tr, Sputnik, 9. Nisan 2025) Binada kullanılan hazır betonun hileli olduğu ortaya çıkınca, betonu temin eden firma kusurlu olduğunu kabul etmiştir. ( Mynet, Finans).
Her iki inşaattan birinde beton reçetesine uyulmuyor
Uzmanlara göre Türkiye’deki her iki inşaattan birinde beton reçetesine uyulmuyor ve hileli beton kullanılıyor. Beton dolandırıcılığı her geçen gün artarken, alınan numunelerin yapı denetim firmalarının onayından geçebilmesi ise dikkat çekiyor. İnşaat Mühendisi Batuhan Bakar, konuyu şöyle anlattı:
“Ülkemizde yüzde 50 oranında beton döküm esnalarında maalesef ki reçete dışında su ekleyerek dayanıksız beton oluşturuluyor. Dayanıksız beton eşittir çürük bina demektir. Betonun doğru olması için, doğru reçetede hazırlanması gerekiyor: Su, kum, mıcır ve çimento yüzdeliği. Yapı denetim firmasının sahibi ile mevcuttaki şantiyenin sahibi birbiriyle akran olmuş. İkili ilişkiler devreye giriyor. Projede yeri olmayan beton sahada oluyor. Beton hilesinin önüne geçilebilmesi için yapı denetim ağının, şantiye ağının çok güçlü olması, proje müelliflerinin çizmiş olduğu statik projeye göre uygun iş yapılması gerekiyor.”
Üçüncü köprü inşaatında, halat kopunca, onun kusuru olmamasına rağmen, Japon mühendis intihar etmişti. Japonya dünyanın en gelişmiş ülkelerinden. Dokuz büyüklüğünde depremler bile onlara vız geliyor. Yaptıkları işlere asla hile karıştırmıyorlar.
Yiyeceklerimizin bozulmaması için, onları tuzlarız. Güzel ülkemizde neredeyse tuzu bile kokutmaya çalışanlar var. Maalesef, bazı betoncuların ar damarı çatlamış durumda. Onların hileleri yüzünden, durup dururken binalar çöküyor. Depremlerde hala binlerce masum insanımız ölüyor. Çoğu olayda olduğu gibi, birilerini günah keçisi ilan ederek olayın üzerini kapatırlar mı , bilemeyiz. Medya bir iki gün yazar, sonra unutulur gider. Bakalım yine öyle mi olacak? Dönerde, sucukta, peynirde ve daha pek çok şeyde, hile yapıyorlar. Artık böyle olmamalı. Bu devran böyle gitmemeli.
İlkokuldan, hatta aileden başlayarak, geleceğimizi ilgilendiren rezaletleri durdurmak, temiz bir toplum yaratmak için, ne gerekiyorsa yapılmalı. Sahtekarlığa değil, dürüstlüğe pirim verilmeli. Bizden, sizden ayırımına son verilmeli. Hele hele, bizden olsun da varsın sahtekar olsun, varsın hilebaz olsun, asla denilmemeli. Yoksa depremlerde, masum insanlarımızı kaybetmeye devam eder dururuz.