“Büyük Menderes Havzası Su Tahsis Planı ve Eylem Planının Onaylanması Hakkında Karar (Sayı: 9962)” 04.06.2025 tarih ve 32920 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Haberini görünce oturdum karar ve eklerini baştan sona okudum. Bakın ne gördüm;
Öncelikle şunu belirteyim ki ben kalkınmacıyımdır, önce yatırım yapacaksın, insanının karnını doyuracaksın, artı değer yaratacaksın, yarattığın bu artı değerle çevreye yatırım yapacaksın. Biraz sonra anlatacaklarımdan göreceğiniz üzere biz ülke olarak ne kalkınmacıyız, ne de çevreciyiz. Düşündüm düşündüm halimiz için “fırsatçı” terimini buldum. Geçelim rapora;
Su kaynaklarının havza ve sektörel alt havza ölçeğinde paylaşımının sağlanması, gelecekte her sektörün ihtiyacı olan suyun sosyo-ekonomik koşullar ve ihtiyaçlar göz önüne alınarak adil bir şekilde karşılanması maksadıyla “Büyük Menderes Havzası Su Tahsis Planı (SSTP)” hazırlanmış
2021 yılında başlatılan proje 2023 yılında tamamlanmış. Proje kapsamında kurum ziyaretleri, paydaşlarla toplantılar ve saha anketleri yapılmış.
Rapordan anladığımıza göre 2020-2025 tarihleri arasında sulama alanı 100 000 dekar kadar artmış. Tam da burada DSİ nin 2022 yılında kendi web sayfasındaki raporundan bir alıntı yapalım. (https://dsi.gov.tr/Haber/Detay/5120 )
“Afyonkarahisar’a son 19 yılda devasa su yapıları inşa ederek aziz milletimizin istifadesine sunduk. Afyonkarahisar’ın münbit topraklarını su ile buluşturmak için yatırımlarımız hız kesmeden devam etmektedir. Son 19 yılda Afyonkarahisar’da inşa edilen 88 sulama tesisi ile 751 bin 736 dekar arası sulamaya açıldı. “
Tekrar edelim, resmi gazetede yayınlanan “Büyük Menderes Havzası Su Tahsis Planı ve Eylem Planının Onaylanması Hakkında Karar eki olan rapordan anladığımıza göre 2020-2025 arasında sulama alanları 100 000 dekar artmış durumda. Peki sadece Afyonkarahisar’da 750 000 dekar sulamaya açılan arazi bu raporun neresinde? Benim, ne su, ne de tarım üzerine uzmanlığım yok. Bu durumum, benim konuyu bir soru ile açıklığa kavuşturmaya çalışmama engel değildir sanırım;
Afyonkarahisar’a yapılan yatırımlar mükerrer midir? Yani Afyonkarahisar’da sulamaya açılan her bir metre kare için Çivril’den başlayarak Söke’ye kadar altyapısı yıllar önce tamamlanmış sulama tesisleri ve tarım alanları susuz mu bırakılmaktadır. Afyonkarahisar’da 750 000 dekar civarındaki alan sulanmaya başlarken, tüm Menderes havzasında toplamda 100 000 dekar kadar artması manidar değil de nedir? Şuraya notumuzu düşelim ki mükerrer yatırım demek israf demektir. Bu arada DSİ’nin aynı raporundan Afyonkarahisar’a yatırımların devam edeceğini ve 13 adet sulama tesisin tamamlanmasıyla 35 240 dekar arazinin daha sulanması sağlanacağını öğreniyoruz.
Aynı rapora göre, Afyonkarahisar’da son 19 yılda 43 baraj yapılarak, kırılması zor bir rekor kırılmış. Anladık di mi? Adıgüzel barajında neden su yok, neden kamulaştırma bedeli ödenerek göl sınırlarına dahil edilen tarlalar gölün yüzlerce metre uzağında kaldı, baraja kurulan hidroelektrik santralleri nasıl ve neden atıl kalmış.
Şimdi resmi gazetede yayınlanan kararın eki olan raporun giriş paragrafı ile devam edelim;
“Su kaynaklarına olan ihtiyaç ve talebin giderek artması, zaman ve konuma göre bu kaynağın arzu edilen miktar ve kalitede bulunamaması, mevcut su kaynaklarının ekonomik, çevresel ve sosyal faydalar içinde en verimli şekilde kullanımını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle insanlar ve diğer canlılar için hayati önem taşıyan suyu ve hidrolojik döngüyü sürdürülebilir su yönetimi ile korumak bir zorunluluk haline gelmektedir. Su kaynaklarının havza ve sektörel alt havza ölçeğinde paylaşımının sağlanması, gelecekte her sektörün ihtiyacı olan suyun sosyo-ekonomik koşullar ve ihtiyaçlar göz önüne alınarak adil bir şekilde karşılanması maksadıyla “Büyük Menderes Havzası Su Tahsis Planı (SSTP)” hazırlanmıştır.”
Amerika’yı değil ama kendimizi, yani Türkiye’yi yeniden keşfetmişler diyeceğim. Türkiye bu paragrafta anlatılanları ve tespitlere dayalı çözümü bundan 60 yıl önce ortaya koymuştu zaten. Su ve tarım uzmanı değilim ama anlatılanı anlayacak kadar akla ve mantığa sahibim. Ne demek istediğimi şöyle anlatayım;
2006 yılında, Denizli’nin Çal-Baklan-Bekilli ilçelerini kapsayan bir sempozyumun yürütücülüğünü yaptım. Bu kapsamda Baklan ovası neden sulanmıyor sorusunu sormak üzere DSİ Denizli İl müdürüne çıktık. Verdiği cevap hem mantığa ve bilime uygundu;
“Hocam Menderesin suyu DSİ bölge müdürlüğü tarafından tek elden yönetilir ve bu su Söke’den başlayarak, Denizli ye kadar olan Aydın ovalarını sulamak için tahsis edilmiştir. Bu planlama 60’lı yıllarda yapılmış olup, Denizli DSİ İl müdürlüğünün bu konuda yapabileceği bişey yoktur.”
Anlıyoruz ki, don tehlikesi olmayan ılıman bir iklimde sulama yatırımları yapıyorsunuz, buna göre ürün deseni, bu ürünlere uygun tarımsal sanayi oluşturuyorsunuz. Taşkınları önlemek ve suyu regüle etmek için Adıgüzel barajını yapıyorsunuz. Baktınız ki yeteri kadar su var, hidroelektrik santrali kuruyorsunuz. Böylece sulama yatırımlarını suyun akışı nispeten garanti altında olan aşağı menderes havzasında yapıyorsunuz ki, kuraklık vb etkenlerle atıl kalmasın. Bu planın nesine itiraz edeceksiniz. Aksine planlı yatırım ve kaynakların verimli kullanımı bakımından takdir ve teşekkürü hak eden bir durum.
Son birkaç yıl içinde DSİ Denizli müdürlüğünü tekrar ziyaret ettim. Yukarıdaki anektodu anlatarak, Afyonkarahisar’daki yatırımların bu planlamanın neresinde olduğunu sordum. Aldığım cevap tüm olanları tüm çıplaklığı ile anlatmakta idi;
Menderes’in tek elden yönetiminden vaz geçilmiş. Her il müdürlüğünün kendi çabaları, bağlantıları ve inisiyatifleri ile yatırım yapabilmelerinin önü açılmış. Bu durumun “Su Profesörü” Veysel Eroğlu’nun memleketine yarayacağına hiç kuşku yok. Bu fırsatı iyi kullanmışlar diyemeyeceğim, bu fırsatı kendilerinin oluşturmuş olmaları büyük ihtimal.
Keşke, bu durum yıllar önce yapılmış sulama yatırımlarını atıl bırakarak, memleketin aleyhine bir hal olmasaydı da, Afyonkarahisar’da bu ülkenin bir parçası diyebilseydik…