Bilişsel yeteneklerimiz bizlerin düşüncesel olarak doğru karar verebilmemizin temel koşuludur. Bilişsel yetenek aynı zamanda bireyin zihinsel olarak neler yapabileceğini ve becerilerini ifade etmektedir. Bilginin anlaşılması, alınması, sorunların çözüme ulaştırılabilmesi ve yaratıcılık açısından bilişsel yetenekler bizlere yol gösterici olmaktadırlar. Bu yeteneklerin hepsi ya da bir kısmı bireylerde olabilir. Ancak önemli olan hangi yetenek olursa olsun en iyi şekilde kullanabilmektir. Bilişsel beceriler ve yetenekler kişiden kişiye değişiklik gösterebildiği gibi aynı zamanda aynı kişide zamansal/dönemsel olarak da değişiklik gösterebilmektedir. Zamansal olarak yaşanabilen değişimler aynı zamanda bizlerin tutum ve davranışları ile çevresel etkilerin kontrolü altında olmaktadır. Çevreyi kontrol edebilmek aslında hayatımızda çoğu faktörü kontrol etmek anlamına gelecektir.
Bilişsel beceriler genel olarak doğuştan gelen yeteneklerin çevresel faktörler ile şekillendirilmesiyle oluşmaktadır. Doğan her insanın özel durumlar dışında bilişsel yetenekleri bulunmaktadır. Önemli olan bu yeteneklerin nasıl yönlendirildiği ve nasıl kullanılabildiğidir. Bunun en önemli belirleyicisi ailenin bu konudaki yeterliliğidir. Ekonomik yeterlilik, kültürel yeterlilik, sosyal yeterlilik ve psikolojik yeterlilik bakımından en uygun seviyelerde olunması gerekmektedir. Ancak bunun mükemmelini bulmak söz konusu değildir. Ancak en iyiye doğru yönelmek ve gençlerimizi yönlendirmek mümkündür. Her insanın sahip olduğu yetenekler farklı olacağından nereye ve nasıl yönlendirilmesi gerektiği iyice anlaşılmalıdır. Yaptığımız çalışmalarda gençlerin yaklaşık %72’sinin istediği okulda okumadığı tespit edilmiştir. Bu çok yüksek mir miktardı ifade etmektedir. Aynı zamanda çalışanlarında %68’i ise istedikleri işte çalışmadıklarını belirtmişlerdir. Bunun temel nedeni çevresel faktörlerin ağırlıklı olarak hayatımıza yön vermesidir.
Bilişsel yeteneklerin her insanda farklı olması aynı zamanda bir zenginlik olarak değerlendirmek gerektiğin düşünmekteyim. Herkesin bilgisayardan anlaması gerekmediği gibi herkesin psikolog ya da istatistik uzmanı olmasına da gerek yoktur. Önemli olan kimin neyi çok daha iyi yapabileceğinin bilinmesi ve buna göre yönlendirilmesidir. Böylece toplumsal olarak daha başarılı şekilde olgunlaşabileceğiz. Bilişsel becerileri kısaca şu şekilde açıklamak mümkündür;
- Hafıza: Buna kısaca bellek de demek mümkündür. Aslında bireyim yalamış olduğu olayları, deneyimlerini, yaşanmışlıklarını, sahip olduğu bilgiler ile becerilerini sakladığı yerdir. Gerekli olması halinde buraya gider ve bilgileri alıp getirerek yeniden kullanıma sunmaktadır. Hafıza kısa süreli, uzun süreli ve işlemsel olmak üzere üç ayrı kategoride değerlendirilmektedir. Kısa süreli olana birincil ya da aktif hafıza da denilmektedir. Bu tip hafıza kısa süreler için hazır olanıdır. Konuşmadan itibaren birkaç dakika içinde bu yeniden hatırlanabilmektedir. Örneğin arkadaşınızla konuşurken onun adresini istediğinizde hemen aklınızda yer edinecek ve kısa süre içinde hatırlayabileceksiniz. Burada yapılan bilgiyi herhangi bir işleme tabi tutmadan kullanma yeteneğidir. Uzun süreli hafıza ise aslına farklı unsurların arasındaki ilişiklere dayanmaktadır. Hafızada depolanan bilgiler uzun süre saklanmakta ve istendiğinde çağırılmaktadır. Örneğin çocuğunuzun ilk yürümesi ya da ilk konuşması gibi gelişmeler bu türdendir. İşlemsel bellek ise farklı becerilerin gerçekleştirilmesinde kullanılmayı ifade etmektedir. Örneğin saz çalmak istediğinizde önceden edindiğiniz bilgiler sizin saz çalmanıza yardımcı olacaktır. Örtük bellek olarak da ifade edilen bu hafıza aynı zamanda yapılacakların nasıl yapılması gerektiği konusunda bizlere bilgiler vermektedir.
- Dikkat: Bilişsel işlevler arasında yer almakla birlikte çok önemli bir yerdedir. Aslında bilişselliğin temelinde yer aldığını söyleyebiliriz. İnsanın çevresiyle olan uyumu ya da uyumsuzluğu aslında dikkatin derecesine bağlı olarak değişecektir. Dikkatli bireyler olayları anlaya çalışarak akıllıca hareket etmeye çalışırken dikkatsiz bireyler ise olayları anlama gibi bir sorumluluk almamaktadırlar. Yapılması planlanan bir çalışma için vereceğiniz dikkat aynı zamanda başarı içinde bir ölçü olacaktır. Dikkati toparlamak çözüme odaklanmak için gereklidir. Ancak dikkatin süresini ayarlamak önemli hale gelmektedir. Dikkati olumsuz yönde etkileyebilecek olan faktörlerden uzak kalmak başarı için gereklidir. Dikkati dağıtacak her faktör aynı zamanda odaklanma sorununa sebep olacağı gibi aynı zamanda başarı şansımızı da azaltacaktır.
- Sorunları anlama ve çözme: Eğer bir sorun varsa öncelikli olarak sorunun ne olduğu ve kaynağını belirlemek gerekmektedir. Kaynağını bilemediğiniz bir sorunun sebebini asla bilemeyiz. Bunun içince onu anlamak gerekecektir. Sorunu anlayabilmek ancak çok iyi bir dil becerisi gerektirmektedir. Dil becerisini çok yönlü olarak değerlendirmek gerekmektedir. Yazma, okuma, konuşma ve dinleme gibi değişkenleri içermektedir. Sorunu anlamak ve sonrasında çözebilmek için bu yeteneklerin en iyi şekilde kullanılabilmesi gerekecektir. Sorunu ne kadar iyi anlayabilir ve hakkında bilgi toplayabilirsek o çözümü konusunda o derece başarılı olabileceğiz. Sorunu anlayabilirsek çözümü konusunda farklı ve başarılı stratejiler geliştirme imkanına sahip olabileceğiz.
- Yaratıcı ve Yeniliklere Açık Olmak: Okuyan insan aynı zamanda düşünebilen insandır. Okudukça çok daha farklı şekilde düşünmeye başlanmakta ve çok daha özgün düşünmektedir. Özgün olmak aynı zamanda farklı olmayı ifade etmektedir. Ancak burada kastedilen özgünlük bilimsel bilgi olarak topluma yararlı olabilecek insani değerlere, sosyal, milli ve dini değerleri yok sayan ya da onlarla çatışan düşünceleri kapsamamaktadır. Orijinal düşünmek her zaman zordur. Belki de onu değerli yapan zorluğudur. Her özgün düşünce ve fikir bizlere yeni bir şey katmayabilir. Ancak bunları dışlamadan iyice analiz etmesini öğrenmemiz gerekir. İlk anda yabancı ve aykırı gelen fikirlerin iyice anlaşılmasıyla bizlere çok faydalı olabileceğini ve farklı bakış açıları kazandırabileceğini anlayabiliriz. Yaratıcı fikirler her zaman için okuyan ve araştıranlar tarafından geliştirilebilmektedir.
- Karar verme: Hangi meslek ya da konumda olursak olalım karar vermek zorunda kalma olasılığımız çok yüksektir. Ancak önemli olan karar vermek değil doğru kararlar verebilmektir. Doğu kararlar verebilmek için öncelikle kararın tespit edilmesi ve bunun hedefler ile uyumlu olup olmadığına bakılması gerekecektir. Bunlar belirlendikten sonra olayları anlayabilmek için mümkün olan en fazla bilgiyi toplamak gerekecektir. Bilgi miktarı arttıkça olayları kavram oranı artacak bu da bizi doğru karar verme konusunda etkin hale getirebilecektir. Bilgiler toplandıktan sonra çoğu zaman elimizde çok sayıda seçeneğin olduğunu fark edeceğiz. Bunlar arasında seçim yapmamız gerekebilecektir. Bunun içinde seçenekleri tek tek değerlendirerek gerekli elemeleri yapmamız gerekecektir. Son olarak ise en uygun karar verilecektir. Uygun karar aynı zamanda en başarılı karar olacaktır. Karar vericinin olayları, gelişmeleri ve fikirleri yargılama yeteneğinde olması önemlidir. Elbette yargılama yeteneği aynı zaman bilgi birikimi ve deneyimle ilgili olacaktır. Bu sağlanabilirse farklı alternatifleri değerlendirebilecek ve daha başarılı kararlar verilebilecektir.
- Uzamsal Düşünebilme Yeteneği: Uzamsal düşünme olayları ve düşünceleri zihinde üç boyutlu olarak düşünebilme ve canlandırabilme yeteneğidir. Uzamsal düşünebilen bireylerin karar alma konusunda çok daha başarılı oldukları bilinmektedir. Çünkü olayları zihinde canlandırabilmek olayları çok yönlü okuyabilmek ve buna göre daha başarılı değerlendirebilmek için gereklidir. Uzamsal düşünme yeteneğine insanların düşünceleri ve fikirleri 3D formatına çevirebilme yeteneği olarak da tanımladıkları görülmektedir.
Bilişsel yeteneklerin seviyesi bizlere ne kadar yeterli olacaktır bunun tam olarak bilme imkânımız bulunmuyor. Çünkü bunun seviyesini şimdilik ölçe becerimizde oldukça yetersiz. Ancak yaşanılanları ve insanların aldıkları kararları değerlendirince çok yeterli olduklarını söylemek mümkün gözükmüyor. Çevre faktörü bizleri ciddi olarak yönlendirerek bilişsel yeteneklerimizi gerektiği şekilde kullanabilmemize engel olmaktadır. Bu belki de sistem tarafından dayatılmaktadır. İnsanlık farklı şekillerde farklı işlemler ile yönlendirilerek toplumun istediği değil de birilerinin istediği yöne doğru girmektedirler. Gidilen yerlerin çok iyi olduğunu söylemek mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle bilişsel yeteneklerin bizlere faydası çok olmakla birlikte bunun gereğince kullanamadığımızdan aslında zarar vermeye başlamıştır. Bunlar iyilik ve güzellik için kullanılması gerekirken, kötülük için kullanılmakta ve toplumsal olarak zarar görülmektedir. Çözüm öze dönüştür.