28 yaşındaki İngiliz vatandaşı Beth Martin, eşi ve iki çocuğuyla 27 Nisan’da tatil için İstanbul’a gelirken uçakta fenalaşmış, ardından Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştır. 29 Nisan 2025’te yaşamını yitiren Martin’in ölüm raporunda “çoklu organ yetmezliği” ifadesine yer verilmiştir.
Cenazesi İngiltere’ye gönderildikten sonra, orada yapılan otopside kalbinin vücudunda olmadığı tespit edilmiştir. Ailesi, kendilerine herhangi bir bilgilendirme yapılmadan kalbinin çıkarıldığını öne sürerek Türkiye’ye karşı hukuki girişimlerde bulunmuştur.
Olayın Etik ve hukuki boyutları:
Bilgilendirme ve Rıza İhlali: İngiltere gibi ülkemizde de, vefat eden kişilerin organlarının otopsi dışında alınabilmesi için, kişinin hayattayken rıza göstermesi ya da yakınlarının onayı gerekmektedir. Beth Martin olayında, aileye herhangi bir resmi bilgilendirme yapılmadığı iddiası, ciddi bir hasta hakkı ihlali olarak değerlendirilebilir.
Adli Tıp Uygulamalarındaki Şeffaflık: Ölümünden bir gün sonra kesin ölüm nedeninin belirlemek üzere Martin’in cansız bedeni Adli Adli Tıp Kurumu (İstanbul) Morg İhtisas Dairesi’ne sevk edilmiştir. Yapılan ön otopsi işleminde kesin ölüm sebebi anlaşılamayan Martin’in naaşı 1 Mayıs’ta eşi Luke Martin’e teslim edilmiş.
Adli Tip Kurumu tarafından yapılan açıklamada, kalbin ölüm sebebinin netleştirilmesi amacıyla alınarak detaylı incelemeye gönderildiği belirtilmiştir. Bu işlem, teoride, tıbbi ve hukuki olarak gerekçelendirilebilir olsa da, süreçte ailenin bilgilendirilmemesi ve kalbin İngiltere’de yapılan otopsiye kadar ‘kayıp’ olması, kamu vicdanında şüphe uyandırmıştır.
DMM’nin açıklamasında (Dezenformasyola Mücadele Merkezi), Beth Martin’in İngiltere’de yediği bir yemekten zehirlendiği yönünde beyanda bulunduğundan dolayı, vakanın adli vaka olarak değerlendirildiği ve 28 yaşındaki kadının kesin ölüm nedeninin ön otopside tespit edilmediği belirtilerek şunlar ifade edildi:
“Eşinin, seyahat öncesi ülkelerinde yedikleri bir yemekten zehirlenmiş olabilecekleri yönündeki beyanı, ilk bulgular doğrultusunda olay adli vaka olarak değerlendirilmiş, ön otopsi yapılmış ancak ölüm nedeni belirlenememiştir.
Bunun üzerine savcılık, otopsi işlemi için Adli Tıp Kurumu’na sevk kararı vermiştir. Şahsın gerek yaşı, gerekse de otopsideki müphem bulgular nedeniyle kalp, histopatolojik inceleme için bütün olarak örneklenmiştir. Otopsi işlemleri için gerekli örneklerin alınmasından sonra naaşı ailesine teslim edilmiş, kalp örnekleri üzerinde otopsi işlemleri ise halen devam etmektedir” denilmiştir.
Uluslararası İlişkiler ve Güven Krizi: Turizmde her yıl milyonlarca yabancı ziyaretçiyi ağırlayan ülkemiz için bu tür olaylar, turizm, sağlık sistemi ve adli yapının uluslararası itibarı açısından çok önemlidir. Bu olay ülkemizin sağlık hizmetlerine dair yabancı algının olumsuz etkilenmesine yol açmıştır.
Toplumsal ve Medya Etkisi: Olay sonrası İngiliz basınında çıkan haberlerde “organ ticareti” gibi iddiaların dile getirilmesi, toplumsal panik ve bilgi kirliliğini de beraberinde getirmiştir. Sağlık Bakanlığı, bu iddiaları yalanlamış ve otopsi işlemlerinin adli süreçle uyumlu olduğunu belirtmiştir. Ancak resmi açıklamalar ailenin duygusal travmasını hafifletmeye yetmemiştir.
Ailesi, kalbin organ ticareti için izinsiz alındığını öne sürüyor. İngiliz aileden korkunç iddia: ‘Türkiye’de ölen eşimin kalbini çaldılar’. Eşinin ifadesinden, Beth Martin’de Crohn hastalığı ve penisilin allerjisi olduğunu da öğreniyoruz. Elli yıl öncesi adli tıp bilgilerime göre, otopsi de üç boşluğun, göğüs, karın ve kafatasının açılarak, incelenen organlardan örnekler alınması gerekirdi. Hele de mevcut hastalığı ve alerjisi önceden bilindiğine göre, sindirim ve diğer organlardan da örnekler alınmalıydı. Otopside, sadece göğüs kafesi açılarak kalbinin alınması yeterli midir? Bu vakada, özellikle Adli tıp uzmanları ve patolog arkadaşlarımın yorumlarını bekliyorum.
Beth Martin’in ölümü ve kalbinin kaybolması olayında, hem etik ihlaller hem de sitemsel aksaklıklar göze çarpmaktadır.
Böyle olayların tekrar yaşanmaması için:
* Otopsi ve organ inceleme süreçleri şeffaflaştırılmalı ve hasta yakınlarına açıkça bilgi verilmelidir.
*Uluslararası hasta protokolleri güncellenmeli ve özellikle yabancı turist vakalarında tercüman ve hukuki danışmanlık hizmetleri sağlanmalıdır.
*Adli belgeler ve organ saklama süreçleri kayıt altına alınmalı ve erişilebilir denetim mekanizmaları kurulmalıdır.
*Hukuki süreçlere dair işbirliği, hem yerel, hem de uluslararası düzeyde hızlandırılmalıdır.
Kaynaklar:
- Sağlık Bakanlığı basın açıklamaları
- Adli Tip Kurumu, DMM nin açıklamaları
- ntv.com.tr, halktv.com.tr
- The Sun, Daily mail, The Mirror, news.com.au
- TCK ve Hasta Hakları Yönetmeliği
- Avrupa Konseyi Biyoetik Sözleşmesi (Oviedo Sözleşmesi)
3 yorum
Ben 51 yıllık meslek hayatımda hiç böyle garabet bir olay görmedim takip ediyorum merakla
Sağlık sistemindeki kaçıncı rezalet? İzahı mümkün değil. Hem de Marmara Üniversitesi gibi bir kurumda. Tam bir rezalet.
İtibar itibar diyoruz. Bunu nereye koyacağız? İzah edebilecek kimse var mı?
Yazıklar olsun.
Haldun hocam şaştım kaldım bu kadar kopuklukların olduğu bu olay nasıl Hafife alnabilit