Anayasa yani temel olan, “Ana” olan, en kapsamlı olması icap eden, evrensel doğruları içermesi istenen, etik duyarlılığı olması istenen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetici ve vatandaşlarının tüm haklarının korunmasına hâiz olması gereken, bir yönüyle çağlar ötesi, kültürler ötesi, gelenekler ötesi, ancak bir yönden de devletin tüm vatandaşlarının mutlu yaşamalarını sağlayacak nitelikte bize özgü, diğer devletlerin yasa tarzlarından bu yönüyle farklı olması istenen bir yasa olmalı geleceğimizdeki değiştirilecek olan hayalimizdeki Anayasa. İdealimiz bu fikirler.
Ancak pratikte böylesi tam tekmil bir Anayasayı ne yazmak, ne de hayata geçirmek hiç de kolay diğil görünüyor. Bu minvalde tabi şu an yürürlükte olan anayasamıza tam tekmil diyemiyoruz, yönetimsel bazda ve sosyal yönden bazı kısıtlar içeriyor yönünde kaygılar mevcut ve değişmeli fikri konuşuluyor, medyayı seyir ettiğimizde.
Hadi kelimelerin anlamlarından başlayalım öyle ise .“Anayasa”; Ana demek, doğuran demek bir yönüyle, şefkatli demek, merhametli demek, anlayışlı demek, koruyucu demek, geliştiren demek, ilgili demek, bilgili demek, danışılan demek, “toprak” misali; kendi sessiz, dingin… ancak içinden her çeşit canlının neşvü-nema bulduğu, ne ekersen onu biçtiğin, devasa kapsamda, sayısız parçacıkları içeren, aklımızın alamadığı büyüklükte bir muammadan bahis ediyoruz.
Peki ya “yasa” kelimesi neyi ifade ediyor? Yasa denince; adaleti temsil eden, hak mevhumunu gündeme getiren bir olgu aklımıza geliyor. Eşitlikçi, şeffaf, sorumluluk üstlenen, koruyucu, toplumsal yaşamı kurgulayan kuralları ifade eden, özgürlükçü, huzur ve refahı önceleyen, devletin bölünmez bütünlüğünü sağlayan, insan haklarını sağaltan; hem mekânsal, hem iletişimsel, hem sosyal, hem psikolojik, hem ekonomik, hem siyasal, hem yönetimsel, hem sağlık, hem eğitim sınırlarını ihtiva eden, tek bayrak, tek millet ve milli marşı dillendiren şuuru ortaya koyan bir kavram çağrışımlarımızda odaklanan “yasa” ifadesi…
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana çok kültürlü, farklılıkları bir arada barındıran, değişik değerlere sahip, farklı örf adet ve gelenekleri içeren, farklı dil, din, ırk, siyasal ve sosyal yapılardan müteşekkil bir toplum olageldi günümüze değin. Çok badireler atlattık birlik ve bütünlüğümüzü huzurumuzu korumak adına milletçe. Şimdi ise silkelenme zamanı diye düşünüyoruz, kendimize gelme, karmaşık problemleri çözme yönünde adımlar atmaya ihtiyacımız olduğu konusunda farkındalığa ulaştık, aynaya bakmaya başladık, gördüklerimiz bizi endişelendirdi, “Dur yolcu” diyoruz şu süreçte, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı” diye seslenen milli şairimiz değerli Mehmet Akif’i anmadan geçemiyoruz bu süreçte. Peki burada bu ifadeyi anayasayı açıklamak açısından anlamsal boyutta sorgulayalım felsefi açıdan. Yol ne? Toprak ne manada? Ayak basmanın deyimsel derinliği nasıl yordanabilir? Binlerce kefensiz yatandan kasıt ne ola ki? Açalım manasını bakalım kuyunun içine; yolu; anayasayı oluştururken üzerinde yürüyeceğimiz devletin olmazsa olmaz yasa maddeleri diye düşünelim mesela bir boyutuyla. Toprak için, devletin temel toplumsal hukuki kuralları desek. Ayak basmak; anayasa maddelerini hangi konu başlıkları kulvarlarında içeriklendireceğiz bunu iyi analiz etmeliyiz. Toprağın içinde binlerle kefensiz yatanlar; milyarlarca vatandaşımızın dilekleri, istekleri, hayalleri, umutları, fikirleri, huzuru, mutluluğu, gelişimi, korunması, sağlığı, eğitimi, yani gündemdeki tüm konular vb. tek kelimeyle her şey. Bakın yine döndük dolandık geldik tarif, tabir, tasvir, tanımlama, açıklama, betimleme, anlatma, yazma, sınırlar koyma sağlayamıyoruz ve “şey” diyoruz… Ki daha yazıp, yayınladıktan sonra bir de tüm bunları hayata geçireceğiz….
Gerçekleri konuşmak gerekirse, anayasa konusunda elini taşın altına koyması icap eden Tüm kesimler olarak iğneyi başkasına çuvaldızı kendimize batıralım evvela. Eski anayasayı hangimiz detaylı tam tekmil üzerinde düşünerek derinlemesine okuyor? Bakın “okumak” diyorum. Okumak kelimesinin felsefi anlamı derinlikli. Öyle göz gezdirip, kısa sürede yazılanları hızlıca gözden geçirmek değil kastedilen. Derinlemesine üzerinde düşüne düşüne her bir maddesini incelemek gerek, anlayarak okumak yani, bu şekilde okumaz isek yeniyi güzel oluşturamayız. Yeni anayasa maddeleri önerenlerin önerilerine bakıyor muyuz? Bakalım. İnceleyelim. Eski-Yeni arasındaki gri çizgilerde kaybolmayalım, Devletçe kendimizi toplum olarak tanıyor muyuz? Devlet olarak duruşumuz ne? Arka planımız, tarihimiz, kültürümüz, geleneklerimiz, evrenselliğimiz, eksiklerimiz, fazlalıklarımız, doğrularımız, yanlışlarımız ne durumda? Atatürk’ün işaret ettiği çağı takip edişi, diğer devletlerle bir arada yaşamayı… tüm bunları yeni yasaya nasıl yansıtacağız? Doğaldır ki 1982’den sonra üzerinde çok eklemeler yapılmış gündemdeki konuları çözme adına anayasamıza. Ama hala değişmesi gereken hususlar var…
Şu etapta tartışmalar hangi başlıklar üzerinde yürüyor bir de ona bakalım. Meclisteki milletvekili sayısı, seçilme yeterliliği yaşı, askerlikle ilişiği olma durumları, seçim dönemleri, Cumhurbaşkanı sorumlulukları, kanunların imzalanmasında üye salt çoğunluğu konuları, bakanlar kurulu ibarelerinin kaldırılması, meclis araştırması, soruşturması konuları, yazılı soru meseleleri, Cumhurbaşkanı seçim süreçleri, olağanüstü hal konuları, askeri mahkemelerin durumları, anayasa mahkemesi üye sayıları, hakimler, savcılar kurulu meseleleri, mali ekonomik hükümler başlıklarındaki maddelerde değişimler öneriliyor. Sıkıyönetim ifadelerinin kaldırılışı, ailenin korunmasıyla ilgili hükümler, kadın-erkek eşitliği ve benzeri meseleler… Tabi ki bu hususları konuların uzmanları inceliyor. Hepsi düzelecek umudumuz.
Sonuç olarak kendi bilim alanım olan sağlık ve etik bakış açısından söyleyebileceğim anayasa değişikliği sağlanır iken, geleceği de düşünerek hareket etmek, tüm farklı bakış açılarını dengeleyecek orta noktalarda buluşabilmek, temel amacımızın çatışma ve savaş kültüründen öte; sevgi ve saygı odağında Yüce Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin dirliği, birliği, bütünlüğünü koruyacak durumda oluşturulmasıdır. Ayrıca anayasa değişimlerinin, yönetici ve yönetilenlerin tümünü mutlu edecek tarzda sağlanması için; doğruluk, iyilik, adalet, yararlılık, zarar vermeme, orantılılık ve gizlilik etik ilkelerini kapsayacak nitelikte hayata geçirilmesi önemlidir. Saygılarımla…