* Güvenlik ve askeri etkileri: Bölgesel İstikrarsızlık Riski: İran’ın vekil güçlerinin Suriye, Lübnan ve Irak’ta aktif olması, Türkiye’nin güney sınırlarını doğrudan tehdit eder hâle gelmiştir. İran destekli milislerin Suriye’de İsrail’e misilleme amacıyla hareket etmesi, Türkiye’nin İdlib ve Tel Rıfat bölgelerindeki askerî varlığını riskli hâle getirmiştir. Türkiye’deki ABD üsleri ve diğerlerinin ülkemize yakınlığı ve NATO üyeliği nedeniyle, Türkiye’nin dolaylı hedef hâline gelme riski de artmıştır.
Sınır Güvenliği ve İstihbarat Yoğunluğu: Türk ordusunun bölgedeki birlikleri, özellikle Hakkâri-Şırnak-Urfa hattında İran bağlantılı hareketliliğe karşı teyakkuz hâlindedir. SİHA, radar ve elektronik harp sistemlerinin sınır hattında kullanımında artış gözlenmiştir.
* Ekonomik Etkileri: Orta Doğu’daki çatışma petrol fiyatlarını 120 doların üzerine çıkarmıştır. Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için bu durum, enerji giderlerini artırmakta, bu da enflasyonun ve cari açığın büyümesine neden olmaktadır.
Ticaret ve Lojistik Zorluklar:. İran üzerinden yapılan Orta Asya kara ticareti (Trans-Hazar geçişi) güvenlik nedeniyle yavaşlamış, şirketler Türkmenistan ve Gürcistan güzergâhlarına yönelmiştir. Kızıldeniz üzerinden gelen konteyner taşımacılığı, Husi saldırıları nedeniyle darbe yemiş; bu durum Türk ihracatçılarının teslimat sürelerini uzatmıştır.
* Diplomatik ve jeopolitik etkileri: Türkiye, savaş boyunca tarafsız kalmaya özen göstermiş, hem Tel Aviv hem Tahran ile diplomatik temaslarını açık tutmuştur. Dışişleri Bakanlığı, BM ve İİT nezdinde “bölgesel diplomasi inisiyatifi” çağrısı yapmıştır. Bu konum, Türkiye’ye barış sürecinde arabulucu veya kolaylaştırıcı ülke olma şansı tanımaktadır.
Batı-Doğu Dengesinde Konumlanma: İsrail ile ilişkileri normalleştirme sürecindeki Türkiye, bu savaş nedeniyle denge siyaseti yürütmeye zorlanmıştır. NATO üyesi olması nedeniyle Batı’yla tam uyum beklenirken, İran ile sınırdaş olmanın gerektirdiği realpolitik tutum, Türkiye’yi özgün bir pozisyona sokmaktadır.
* İç politika ve toplumsal yansımaları: Kamuoyunda Çatışma Hassasiyeti: İsrail’e yönelik tepkiler artarken, İran’a karşı da “mezhepçi yayılmacılık” eleştirileri vardır. Bu ikili baskı ortamı, Türkiye’nin iç kamuoyunda sağ–sol, seküler–İslamcı çizgilerde yeni tartışmalara neden olmaktadır.
Enerji fiyatlarındaki artış ve olası tedarik sorunları, hükümetin iç politikada karşı karşıya kaldığı ekonomik memnuniyetsizlik riskini artırmaktadır. Tüm bu gelişmeler, 2026 ve sonrası için yapılacak yerel seçim ve olası erken seçim hesaplarını da etkileyebilir.
Bundan sonraki hedef, Türkiye olur mu? Bu soruya direk evet ya da hayır demek doğru olmaz. Öncelikle ülkemiz NATO üyesi ve bölgemizdeki Müslüman ülkeler le de tarihten gelen ilişkilerimiz var.. Ülkemizin doğrudan hedef olma olasılığı düşük. Ancak dolaylı da olsa, şimdi olduğu gibi, ileride çıkabilecek olan bölgesel savaşlardan etkilenebiliriz. Ülkemize doğru gelişen mülteci akınları, petrol fiyatlarındaki artışlar ve sınır güvenliği konularında etkilenebiliriz. Suriye Irak ve Lübnan gibi ülkelerde bulunan milis güçler ve terör grupları, zaman zaman olduğu gibi, ülkemizin sınır bölgelerini de etkileyebilirler. Kısa vadede, Türkiye’nin doğrudan hedef olması mümkün görülmüyor. Olaylara karşı izlenilecek mantıki yaklaşım, halen de uygulamakta olduğumuz ‘denge politikasına’ devam etmemizden geçiyor.
Sonuçta, İsrail–İran savaşı, Türkiye açısından doğrudan askerî bir tehditten çok, dolaylı ve çok katmanlı bir baskı alanı yaratmıştır. Savaşın sonucu ne olursa olsun: enerji güvenliği, bölgesel istikrar, ticaret yolları ve diplomatik manevra alanı konularında, Türkiye’nin çok yönlü stratejik reflekslere ihtiyacı olacaktır. Türkiye’nin bu süreçte “savaşın tarafı olmayan ama barışın aktörü olan” bir konumda kalabilmesi, dış politikasının esnekliğine, ekonomik güç ve direncine bağlıdır. İşin doğru ve gerçek olanı, ülkemizi yönetenler, savunmamızı güçlendirilmenin yanında, üretim, istihdam, halkın refah ve kazancına bakmalı, Ülkenin vatandaşları olarak, ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ ilkesine dün olduğu gibi bugün de sıkı sıkıya sarılmalıyız.
Kaynaklar:
- fokusplus.com, 20.6.2025
- fikirturu.com, 23.6.2025
- indyturk.com. 21.6.2025
- Gazete oksijen.com, 26.6.20255.
- forbes.com, 13.6.2025
1 yorum
Dilerim zararsız çıkarız bu ortamdan