Kafatası dediğimiz yapı; bana göre sadece somut olarak beyni korumakla kalmaz; aynı zamanda Dünya’nın atmosferi gibi sahip olduğu katmanlarla beyni dış ortamdaki elektromanyetik dalgalanmalardan korurken; iç ortamdaki enformasyon depolama şekli olan elektromanyetik dalgaların dışarı sızmasını da önler. Bana göre kafatası kubbesinde bulunan radar-antiradar sitemleri beynin siber güvenliğini sağlamaktadır. Bu radar sistemlerini felç ederek beyindeki bilgileri hackleyebilir. Beyne bilgiyi yükleyebilir veya bilgileri silebilirsiniz.
Siber savaş, evrende bulunan elektromanyetik dalgaların somut madde yerine geçmesiyle eski savaş teknolojileri yerin dibine girmiştir. Uzayın bu alanı kullanılarak, yönetimde en etkin bir elektromanyetik

alan üreteci olan beynin de sahip olduğunu düşündüğüm ve bu yazıda özetlemeye çalıştığım anlık işleri yürüten parlamentosu; geçmiş-şimdi ve geleceği tahmin eden senatosu ve organizmada bilin ötesi yasalarla çalışan kalp, akciğer, dalak, karaciğer … gibi iç organlarla bilinçli çalışan beyin alanları arasındaki ilişkileri düzenleyen bir derin devleti vardır. Bu saha beynin hesap yapmaktan da sorumlu olan ve kafa kubbesinin en kabarık kısmı altında bulunan alanlardır. Bu alanları az gelişmiş olanlarda beynin hard disk ve RAM kapasitesi düşük bulunmuştur (Dörtgen içindeki alan). Resimde: beyin birleşik devletleri topluluğuna dışarıdan ya da içeriden yapılabilecek elektromanyetik siber saldırılara karşı beynin siber güvenlik radarları olan olan kafa derisi-scalp (S), kemik doku (K), beyin zarları (BZ), beyin omurilik sıvısı (BOS) ve nöral dokunun kendisi (B) beynin bu radar-antiradar sistemleriyle koruyan yapılar izlenmektedir. Kendi teorim olan bu konu hakkındaki çalışmalarım devam etmektedir.
Elektromanyetik alanlar üzerinden bilgisayarlara saldırılar düzenlenmekte ve bilgiler hacklenmektedir.
Elektrik ve manyetik alan üreten sistemlerin dengelerini koruyabilmeleri için yalıtılmaları gerekir. Çok yoğun bir elektrik ve manyetik alana sahip olan beynin aslında onu çevreleyen kafa derisi, kemikler, beyin zarları, beyin omurilik sıvısı ve beynin kendi özel nöral teşkilatları tarafından yalıtıldığı kesindir. İnsan örneklerinde, elektroensefalografi dalgalarının morfolojik özellikleri, kafa derisi kıl sayısı ve kafa derisi kalınlığı, iletkenlik, kafatası kalınlığı, kranial ve beyin hacimleri arasındaki oranlar, beyin omurilik sıvısının dolaştığı subaraknoid boşluğun kalınlığı gibi parametrelerle incelenmiştir. Elektroensefalografi dalgalarının geometrik şekilleri ile; kafa derisi kalınlığı ve kıl sayısı, kafatası kalınlığı, subaraknoid boşluğun derinliği, ventriküler hacimler, dura mater kalınlığı arasında ciddi bir ilişki vardır. Kapalı bıngıldaklı vakalarda veya kemik defektli erişkinlerde elektroensefalografi artefaktları aşırı düzeydeydi. Özellikle tavşanlarda dura mater’i yoğun bir şekilde innerve eden trigeminal sinirin duyusal ganglionunda nöron yoğunluğu arasında arasında istatistiksel olarak anlamlı güvenlik sınırları vardı. Kafatası ve beynin morfolojik yapısı, elektroensefalografi dalgalarının doğasını belirlemede çok önemlidir. Açık bıngıldaklı bebeklerde ve kranial kemik defektli bireylerde elektroensefalografi dalgalarının artefaktı, beyin zarları tarafından oluşturulan beyin zırhın yırtılmasının sonucu olabilir. Resimde beynin sibergüvenlik sistemi olan yapılar izlenmektedir. Bu yapılarda meydana gelen arızalar nedeniyle beynin elektromanyetik zırhı bozulur. Hem beynin kendi içinde ve hem de dış ortamla olan irtibatlarında elektromanyetik virüs sızıntıları olur. Ve beyin siber saldırılara maruz kalır.
Beyin Birleşik Devletleri Topluluğuna Yapılabilecek Siber Saldırılar
Beyin; konuşma, görme, koklama, tatma. dokunma … gibi farklı dış informasyonları işleyen ve iç organlarda oluşan informasyonları da bu silsilede işleyerek iç ve dış ortam arasındaki dengeyi ahenkli kılan eyaletlerden oluşmuş adeta bir BEYİN BİRLEŞİK DEVLETLERİ TOPLULUĞU’duır. Organizma (İNSAN) deney bu topluluğun en kritik yönetim merkezi olan beyin neden kendisi için neden kafatası adlı bir kale inşa ettiği her geçen gün dekode edilmektedir. Kafatası dediğimiz yapı; bana göre sadece somut olarak beyni korumakla kalmaz; aynı zamanda Dünya’nın atmosferi gibi sahip olduğu katmanlarla beyni dış ortamdaki elektromanyetik dalgalanmalardan korurken; iç ortamdaki enformasyon depolama şekli olan elektromanyetik dalgaların dışarı sızmasını da önler. Günümüzde çelik ve kurşun yapıları aşıp geçebilen farklı dalga tipleri üretilmiştir. Bu dalgalara beyne yüklenmesi ya da beyinden silinmesi gereken kodlar yüklenerek beyne müdahale olunabilir. Hatta beyne yapılan bu siber saldırıları subliminal mesajlarla da yapmak mümkün olmaktadır. Kulağın işitme sınırının altındaki ya da üstündeki seslerle beynin derinliklerine istenen mesajlar yüklenerek muvaffak olunabilir.
Beynin organlardaki büyük elçilikleri ya da istihbarat ajanları olan otonom ganglionlara siber dalgalarla müdahale olunarak; tansiyon değerleri, kan şekeri seviyeleri, göz bebeği çapı değiştirilerek görme bozuklukları, kan pH değişiklikleri ile ruhsal ve zihinsel yapının etkilenmesi, beynin ısısının değiştirilmesi, hatta beyin sıvılarında bulunan hidrojen iyonlarının hidrojen bombası gibi patlatılabileceği öngörülebilmektedir. Kişilere verilen gıdaların içine çeşitli kodlu atom ve moleküller yüklenerek, bu atomların ya da moleküllerin beyinden kodladığı bilgileri beynin yüce dağlarından adeta haykırabileceği, bu bilgilerin cep telefonları ve bilgisayarlar aracılığı ile okunabileceği mümkün olabilecektir.
Yine vücutta dolaşan kan hücreleri de; belki vücutta dolaşan nanoskopi cihazları gibi çalıştıkları için bunların içindeki bilgileri dekode etmeleri mümkün olabilir. Her canlı hücre aslında vücut hakkında derin bilgiler toplayan birer ajan da olabilir. Kan nakillerinde veline ve alınan kandan vücut hakkındaki bilgilere nüfuz edilebilir.
Kirlian fotoğrafçılığı tekniğinde, yüksek voltajlı, yüksek frekanslı, düşük amperli elektrik alanıyla çalışan aygıtlarla kütlelerden yayılan ışınımların fotoğrafik tekniklerle görüntülenmesini amaçlayan elektrografik fotoğrafçılık tekniğidir.